yalovahabercihabergazetegündemgüncelson dakikaenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhpak parti
DOLAR
32,3848
EURO
34,7777
ALTIN
2.395,86
BIST
10.208,65
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Yalova
Hafif Yağmurlu
19°C
Yalova
19°C
Hafif Yağmurlu
Cuma Hafif Yağmurlu
16°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Açık
20°C
Pazartesi Açık
21°C

SAĞLIK SEKTÖRÜ VE PROF. KÜÇÜKUSTA (2)

04.04.2022 15:59
0
A+
A-

 

 

Son yazımda Küresel Sağlık Sektörü hakkındaki bazı düşüncelerimi yazmıştım. Bu düşüncelerimi dayandırdığım çok sayıda kişi ve kaynak var. Bunların içinde Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta‘ya ayrı bir önem veriyorum. Geçen yazımda Prof. Küçükusta’nın sektör hakkındaki bir yorumuna yer vermiştim ama yazı uzadığı için başka yorumlarına girememiştim. Bu yazımda ise Küçükusta’nın internet sayfasından aldığım bazı yorumları paylaşmak istiyorum.

*****

Mesela hoca şu meşhur gluten hassasiyeti üzerinde duruyor ve şöyle diyor: ”Gluten hassasiyeti ile piyasa oluşturuluyor. Gluten üzerinden çok büyük bir algı kampanyası yürütüldüğüne, sinsi pazarlama oyunları yapıldığına inanıyorum. Gluteni tüm kronik hastalıkların sebebiymiş gibi göstermek en çok glutensiz yiyecek üreten endüstrinin işine gelir. Amaç insanları tabii besinlerden uzaklaştırarak hazır gıdalarla beslenmeyi “sağlıklı beslenme” olarak dayatmaktır. Bu gidişle tabaklarımızda yemeklerin yerini haplar alacaktır. Ben elimden geldiği kadar “işlenmiş tahıl unlarından yapılan yiyecekleri yemiyorum veya olabildiği kadar az yiyorum.” Unlu mamullerden uzak durmamın esas sebebi gluten değil, tahılların un ve yiyecek haline getirilirken başlarına gelen gelenek dışı uygulamalardır…”

Gluten hassasiyeti hakkında yıllar önce Popular Science dergisinde aynı yönde bir yazı okumuş ve hayretler içinde kalmıştım. Dergideki yazı hocanın cümlelerinden daha ağır ithamlarda bulunuyordu, bazı yabancı bilim insanlarının ağzından. Çok hayret etmiştim çünkü bu dergi özünde dünyada işleyen çarklara çomak sokacak yazıları yayınlayabilecek bir dergi değildi yani tam da mevcut düzenin dergisiydi ama herhalde bu konuda mızrak çuvala girmemeye başlamıştı ki, böyle bir yazı yayınlamışlardı…

*****

Prof. Küçükusta, Koah taramalarını ve bunlar üzerinden de ‘erken teşhis’ kavramını da yoğun şekilde eleştiriyor. Diyor ki: ”Modern tıbbın en büyük tuzaklarından biri de hastalık taramaları ve erken teşhistir. Kronik hastalıkların hiçbirini tarama ile erken teşhis etmek işe yaramaz çünkü bunların neredeyse tamamı hayat tarzındaki yanlışlardan kaynaklanan dolayısıyla önlenmesi mümkün olan hastalıklardır. Yapılması gereken de bu hastalıklara yol açan hatalı beslenme, hareketsizlik gibi risk faktörlerinin ortadan kaldırılmasıdır. Erken teşhis aynı zamanda da “gereksiz teşhis” ve “gereksiz tedavi” (overdiagnosis/overtreatment) demektir ve artık adeta yeni türeyen bir hastalık gibi sağlığımızı tehdit etmektedir. Hastalıkların erken teşhisi “ticari tıbba” yeni adıyla McDonald’s Tıbbı’na “müşteri” kazandırmaktan başka bir işe yaramaz.

Türk Toraks Derneği’nin akciğer hastalıklarına dikkat çekmek için, başlattığı “Nice Yaşlara” kampanyasına itirazım ve birkaç sorum var. Böyle bir kampanyanın bilimsel olarak ispatlanmış bir faydası var mıdır? Kampanya için kaç lira harcanacaktır? Masrafları dernek mi yoksa endüstri mi karşılamaktadır? Kampanyanın sponsoru endüstri ise bu neyin karşılığıdır? Bu kampanyanın amacı “akciğer hastalıklarının önlenmesi” mi yoksa “erken teşhisi” midir?
Derneğin, akciğer hastalıklarında aşırı teşhis ve tedaviye, gereksiz ilaç kullanımına dikkat çekmek için kampanya yapması daha doğru olmaz mı?”

*****

Mesela bir başka konu meme kanseri. Prof. Küçükusta, saptandığı düşünülen her 3 meme kanseri teşhisinden birinin gereksiz teşhis olduğunu söylüyor: ”Ben bunu çok yazdım dinletemedim. Taramalarla meme kanseri teşhisi konan her kadın bu sayede hayatının kurtulduğunu sanıyor ama bu doğru değil. Bu vak’aların önemli bir kısmı aşırı teşhis. Annals of Internal Medicine’deki araştırma , Danimarka’da 1980-2010 arasında 35-84 yaş arasındaki meme kanseri taramalarına katılan kadınlar üzerinde gerçekleştirildi. Analizlerde meme kanseri taramalarının ilerlemiş kanser insidansında (ilerlemiş kanser hastalarının nüfusa oranında) bir azalma sağlamadığı, her 3 kanser teşhisinden birinin aşırı teşhis olduğu sonucuna varıldı. Bu kadınlar gereksiz yere kanser stresine giriyor, gereksiz yere ameliyat oluyor, kemoterapi ve radyoterapi görüyor ve bir çuval da para harcıyorlar. Meme kanseri taramaları dayatılmamalı, kadınlara bu yüzden gereksiz kanser teşhisi konarak, gereksiz tedavilere ve bunların ölümcül de olabilen risklerine maruz kalabilecekleri açık bir şekilde anlatılmalıdır.”

*****

Hep deriz, ‘her şeyin başı sağlık’. Sağlığımız hepimizin sahip olduğu en değerli şeyimiz. Dolayısıyla sağlık alanındaki faaliyetler de insanlık için çok değerli. Prof. Küçükusta’nın yapmaya çalıştığı şey de, bazı noktalarda gözümüzü açmak. Yoksa sağlık alanına toptan kara çalmak kimsenin haddi değil tabii ki. Hoca pek çok konuda yanılıyor da olabilir tabii. Önemli olan bu konuların, gerçek uzmanları tarafından tartışılabildiği ortamların üretilebilmesi.

Doktorların %80-90’ının tamamen iyi niyetle ve insancıl duygularla hastalarını iyileştirmeye çalıştıklarına inanıyorum. Ancak aldıkları eğitimin veriliş şekli ve Küresel Sağlık Sektörünün sürekli olarak ortama yaydığı renkli dumanlar, sanıyorum bazı sağlıkçılarda bir çeşit meslek körlüğüne yol açmakta. Bu körlüğü aşabilenlerin varlığı ise yüreğimize su serpiyor.

Uzun yazıların pek okunmadığını düşündüğümden, yazıyı burada bitirmek istiyorum. Sağlık konusuna Küçükusta’nın penceresinden bakmaya başka bir yazıda devam edeceğim…

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.