yalovahabercihabergazetegündemgüncelson dakikaenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhpak parti
DOLAR
32,3616
EURO
34,7772
ALTIN
2.401,08
BIST
10.208,65
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Yalova
Hafif Yağmurlu
19°C
Yalova
19°C
Hafif Yağmurlu
Cuma Yağmurlu
16°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Açık
20°C
Pazartesi Açık
21°C

KARANLIK ÇAĞ

03.11.2023 17:39
0
A+
A-

Sevgili dostum. Dünya hayatını  yaşadığı zamanlara göre bölen insanoğlu, sürekli tekamül göstermiş ve  gelişim içinde olmuş.  Ya da kendini öyle avutmuş,  öyle inanmıştır. Halbuki  insan cennetten Dünya’ya eğitimi tam alarak gelmiş. Yeryüzüne  indirilen insan, O günün şartlarına münhasıl olarak yaşamış. Cennette öğrendiklerini dünyada doğan çocuklarına öğreterek onlara peygamber yani, önder olmuş. Hakkın rızası, hakkına razı olma düsturuyla hayat sürmeyi, insan olmanın medeniyeti olarak, kabul etmiştir.

Cennette gördüğü, dost gibi yaklaşıp, kıskançlık gösteren ve insanın düşmanı olan iblis, Allah’ın rızasına yani verilene  razı olmayarak isyan edip, Allah tarafından hem lanetlenmiş hem de cennetten kovulmuş. Cennette ölümsüz hayat süren insan, şeytana itibar edip inandığı için, Dünya’ya ölümlü olarak sürgüne gönderilmiş. ölümün dünya elbisesinden sıyrılıp, ölümsüzlük gömleğini tekrar giymek olduğunu bilen , Adem babamız tekamülün zirvesindedir. Çünkü bizim gideceğimiz yerden gelen, orayı bilen, bebek olarak dünyaya gelmeyen, ilk insan Havva anamız ve Adem babamızdır. Şeytanı cennette gördüğü  ve tanıdığı için, dünyada görünmeyen ama vesvese veren şeytanın vesvesesinden uzak durmayı çocuklarına sürekli olarak tavsiye etmiş ve anlatmış. Adem A.S.’dan sonra gelen bütün peygamberler, dünyaya gelişimizi insanın kaderi ve imtihanı olduğunu, şeytanın da insana muhalefet olarak yaratıldığını anlatmış, nefsine ve şeytana dikkat etmesi ve ona uyulmaması gerektiğini, ailesine ve tüm insanlara sürekli anlatarak onları uyarmışlar. Buna rağmen bugün olduğu gibi, asıl sorun,  çocuklarından bazıları hakkına razı olmayarak şeytana uyup, insanlıktan uzaklaşıp, nefsinin ve muhalefeti olan şeytanın vesvesesine tabi olarak, kendi ırkına, hatta yaşadığı Dünya’ya düşman olmasıdır.

Çoğalmaya başlayan insan, bir biriyle iletişim kurmaya ihtiyaç duymuş ve yaradılış gereği neye ihtiyacı varsa onu Allah’ın insana en büyük mirası olan aklıyla üretmiştir. İnsan yaratıcı değil, var olanlara şekil vererek üreticidir. Önemli olan, insanlığa hizmet eden, sana lazım olan ne varsa onu düşünmen ve üretmendir. İnsan beyni aynı olsa da çalıştırmaya gerek duyar, çalıştırılmayan, boş bırakılan beyinler, çalıştırılan beyinlere tabi olmak zorunda kalır. Efendilik ve kölelik böyle başlar. Efendiler iyi ise kölelerde iyi, efendiler kötü ise kölelerde onlara uyar ya da uydurulur. Çünkü yüce yaratıcı düşünenlerin ancak doğru yolu bulacağını, hatta insan olacağını bize tavsiye etmektedir. Allah’ın tavsiyesine uyan iyiler beyinlerini boş bırakmaması gerekir. Eğer boş bırakırsa şeytan insanı maddeye ibadet ettirir. Üretenlerin çağıyla, üretmeyen, düşünmeyenlerin çağı, aynı evde yaşasalar bile aynı olmayabilir. Ancak ruhen aynı çağı yaşayabilirlerse anlaşabilirler. Yoksa farklı çağların insanları kavgadan başka bir şey üretmez. Adem ve Havva soyundan geldiğine inanan hiç bir insan fikri ayrı olsa da bir birine düşman olamaz. Çağ icatlarla sıralanıyorsa, her yüz yıla bir isim verebiliriz. Yok eğer insanlıkla sıralanıyorsa, en karanlık çağı yaşıyoruz.

İnsanlık tarihi konusunda, birileri düşünüp, yazıyı icat etmese bu gün farklı olabilirdi. İnsanı tanıtmak yine insanla mümkündür.

Yazıyla beraber kendini tanımlayan anlatan insan, yazıdan önceki hayatından habersizdir. Ya da anlatma yoluyla gelen tarihi birileri yazmışsa kendi ruhuna göre yazmıştır. Yine de ilk insana gitmek için kutsal kitaplara inanmaktan başka çıkar yol, doğru yol yoktur. Bu yüzden  Değişmeyen son din İslam yeniden ele alınmalı ve insanlığa sunulmalıdır. Kıyamete kadar insanlığa ışık tutacak, bu karanlık çağı aydınlatacak, bizim bile haberimizin olmadığı, varlığını unuttuğumuz, bizim olan mucize İslam, yeryüzünün tek umudu ve kurtuluşudur.

İlim bilim geliştikçe gidenler hakkında sağlıklı olmasa da iyi kötü bir haber alınabilmiş.  Ancak giderken arkada bıraktığı, şekil verdiği taşlarla  antik çağ olarak bildiğimiz, diğer adı ilk çağ olarak adlandırılan tarihi, tarihçilerden öğreniyoruz. Yine de biz, insan oğlunun  yaradılışından günümüze kadar,  geçen zamanını çağlara,  bizde kabul görerek bölelim isterseniz. İlk çağdan önceki çağı bilemediğimize göre, ona geçmiş çağ diyebiliriz. İçinde insanları aynı, hayvanları farklı olan çağ dan başlayalım isterseniz, ilk çağ insan oğlunun yaratıldığı çağ olsun. Dünya’ya nasıl, niye gönderildiğini tartışmak, konuşmak ve yazmak istemiyorum. İnsan insanlığını unutmasın yeter. Kulluk kendi tercihi. Yaratılan her insan, birbirine muhtaç olduğunu, yalnız yaşanamayacağını anlamış olacak ki, bir araya gelme, beraber yaşama kararı almış. İnsanı mutlu eden, insana huzur veren, beraber yaşama, birbirine yardım etme kararı, zorunluda olsa, bence modern, medeni, insanların ilk çağıdır. Öyle olmasaydı hiç çağ atlayamazdık. Tabi bu atlama ilerimi gerimi tartışılabilir. Yirmi birinci yüzyıl, modern, bilim, yapay zeka gibi bilginin zirveye çıktığı bu çağda, insanlık olsa olsa barbarlık çağını yaşamaktadır. Gelecekte Dünya’da insan kalırsa, yirmi birinci yüzyıla karanlık çağ olarak tarihe not düşsün. Orta çağ ise Avrupa’nın bin yıllık sefalet çağıdır, ta ki İstanbul’un fethiyle insanlık yeniçağına kavuşmuştur.

Yani batı karanlıkta iken Müslümanlar medeniyet güneşi İslam ile insanlığa insan olduğunu hatırlatmış.  Zulmün son kalesi Romanın son kalıntısı Bizans’ın Fatih Sultan Mehmet tarafından kaldırılmasıyla yeni cağ başlamış ve Dünya’ya huzur hakim olmuştur.  Bunu kıskanan şeytan, kendine asker toplamış, medeniyete savaş açmış. Ta ki Osmanlı  yıkılıncaya kadar bu savaşı devam ettirmiştir. Halbuki medeniyete savaş açmak, insanın kendi kafasına sıkmak gibidir. Osmanlının yıkılmasıyla bütün çağlar gitmiş yerine karanlık çağ başlamış. Hala devam etmektedir.

hakkına razı olmayan birileri, daha fazla düşmanlık ederek medeniyeti yok etmişler. İlk çağ, orta çağ, yeni çağ, yakın çağ derken, bilimin zirve yaptığı, yaşamın kolaylaştığı, insanların daha rahat tanıştığı, kaynaştığı bu çağda, mutluluk, huzur, aydınlık beklerken, maalesef birileri Dünya’yı ele geçirme adına insanlığın en alçaldığı çağı yaşatmaya muvaffak olmuştur. Bu yüzden birileri  varlığın, gücün, zalim olmanın çağını yaşarken, birileri ilk çağını bile arar olmuş. Çünkü bir sabah uyandığında, yada uyanamadığında, her şey benim olsun diyenler Dünya’ya karanlık çağını yaşatmakta, insanlığı karanlığı gömmekten geri durmamıştır.

Cehalet dönemlerinde insanlar kendi elleriyle yaptıkları puta tapmış, yada taptırmış. Bu gün ise aklın zirvesinde olan insan yine kendi eliyle yaptığı icatlarını putlaştırmış ve ona tapmakta, taptırmakta. Yani putlar azalmamış çoğalmış. Hatta putlar savaşı başlamış. İnsanlığın en karanlık çağı Osmanlıyı yıktıktan sonra başlayan bu çağdır.

Birinci dünya savaşıyla İslam alemini karanlık çağa

İkinci Dünya savaşından sonrada dünyayı karanlık çağa mahkum eden Amerika  ve şeytanın öz evladı İngiltere, diğer emperyalist güçler, karanlık çağı daha da karartarak zindana çevirmek istiyorlar. Ateşe benzin dökme, Dünya’yı yakma işini ise Yahudilere ihale etmişler.  Korkmayın üçüncü Dünya savaşı çıkmaz, çünkü birinci ve ikinci Dünya savaşı bitmedi devam ediyor. Birinci Dünya savaşı böl parçala yut. İkinci Dünya savaşı ise istila et, köle et, mahkum et. Bu iki savaşlar hala devam ediyor. Sıcak ya da soğuk fark etmez savaş savaştır. Üçüncü Dünya savaşı kıyamet savaşı olacaktır. Ya zifiri karanlık çağ, yada tam aydınlık çağ olacaktır. Yani iyiler kazanırsa aydınlık, kötüler kazanırsa karanlık olacaktır. Önemli olan sizin şu an, ruhunuzun kimin tarafında olduğudur. Tabii iyi diyeceksiniz, ama kime hizmet ediyorsanız o kazanacak unutmayın. Şunu da unutmayın üçüncü Dünya savaşı soğuk savaşta olma ihtimali çok yüksek. Kötüler sizi kendine hizmet ettirmeyi başarırsa, sizi neden öldürsün ki, bırakın öldürmeyi ödül bile verirler, yeter ki kötülere tâbi olun. Filistinliler direnmese teslim olsa belki ölmeyeceklerdi, fakat bela büyüyecek, Ürdünlüler, Suriyeliler, Kürtler Türkler ölecekti. Yani bu savaş bitmeyecek, ta ki Müslümanlar birde insan olanlar durdurana kadar. Bu yüzden yeryüzündeki ben insanım diyen, bütün insanlar birleşin,  kötülüğü, düşmanlığı, kafanızda put olan, sizi bir birinize düşüren ne varsa yok edin. Ancak o zaman karanlık çağ kendiliğinden aydınlık çağa dönecektir. İnsanların insanlığını yaşayamadığı çağda, konuşacak hiç bir kelime yoktur.

Yazarın Diğer Yazıları
13.10.2023 13:11
11.09.2023 16:53
26.04.2024 13:13
05.06.2022 12:50
04.08.2023 15:08
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.