yalovahabercihabergazetegündemgüncelson dakikaenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhpak parti
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

HİCRETE HİCRET ETMEK

27.06.2025 12:51
0
A+
A-

Sevgili dostum.

Hicret alelade bir göç değil, her yönüyle düşünülmesi gereken, ders alınması gereken, kıyamete kadar nasiplenilmesi gereken, müminin hürriyete, adalete, kardeşliğe, beden ve ruhunu diri tutmaya, İslam’ın evrensel bir din olduğunu anlatmaya çıkılan, yolun adıdır hicret. Geçmiş bütün peygamberleri, bizim olarak kabul eder, fakat onlardan bir şeyin kalmadığını da insanların, yoldan çıktığını da bilir ve görürüz. Bu göze bu kalbe. Bu ruha, bu şuura, hicret sayesinde ulaşmışızdır. Bu yüzden bizim için hicret bir başlangıç, bizim için yeniden hayat kurmak bizim için yeniden bir dünya inşa etmektir. Geçen zaman tarih olsun ondan ders alalım ama biz tarih yazmak için hicrete hicret edip yeniden hayat kuralım. Eğer hicret olmasaydı, yani Allah Resulü Medine’ye ulaşamasaydı, ben adım gibi eminim biz Müslüman olamazdık. Bunu ben söylemiyorum, Mekke müşrikleri söylüyor, Muhammed Medine’ye ulaşamadan öldürelim. Zira Medine’ye ulaşırsa, Mekke’nin de putlarımızın da sonu olacak ya Mekke’yi terk edecek ya ölecek ya da Müslüman olacağız diye haykırdılar. Aynen öyle oldu, Mekke aslına rücu etti, Medine ile kardeş oldu. Müşrikler ellerinden geleni yaptılar, Mekke’nin fethine mani olamadılar. Çünkü müşrikler, Mekke’yi kaybedeceklerini, Müslümanların samimiyetinde gördüler, çünkü hicret bunu anlattı. Mallarını, evlatlarını, kadınlarını, akrabalarını, Mekke’de bırakarak, yalın ayak Medine’nin yolunu tuttular. Ayrılırken, bizi bekle Mekke, geri geleceğiz. Özgürlüğe doğru yürürken, seni özgürleştirmek, Kabe’yi putlardan temizlemek, cehaleti yeryüzünden silmek için geri döneceğiz, dediler ve umutsuzluğa değil, umuda yelken açtılar. Mekkelilerin bu azmi bu samimiyeti, bu inanmışlığı karşısında, Medineliler boş durmadı. Dünya durdukça bize ders niteliğinde, bir hayat, insanlığın en üstünde bir insanlık, din kardeşliğinin, bütün kardeşliklerin, çöpe atıldığı, bir ruh sundular. Kendilerine ait ne varsa, hiçbir karşılık beklemeden, Mekkelilerle paylaştılar. Muhacir ve ensar olup, takvimi yeniden başlattılar. Devlet kurdular. Sadece dünya için devlet kurmaya değil, devleti insanı kurtarmaya, insanca bir hayat yaşamaya hizmet etsin, gönül kırmasın gönül yapsın, yer yüzüne rahmet yağsın diye kurdular. Bunları bize, hicret sayesinde ulaştırdılar, hicret sayesinde anlattılar. Hicret sıratı müstakime giden yolu, anlamak ve bu yolu açık bırakmak için yapılan, yolculuğun adıdır ve asla kapalı tutulmayacak, gönülden gönüle hicret edenler hep var olacaktır. Bu günkü dünya ne kadar modern, ne kadar gelişmiş, ne kadar ilim bilim çağı olsa da hicretten nasiplenmedikçe insanlık adına sınıfta kalmış, kalacaktır. İnsanlığı öğrenene kadar, ders tekrarı yapmak gerekir. Hicret bizim olsa da muhacir ensar bize hayat sunsa da tekrar edilmedikçe, muhacir ensar olunmadıkça, anlatmakta yaşamakta zor hale geliyor. Bu sefer insan, kötülükleri hatırlayan, iyilikleri unutan, bir varlık haline dönüşüyor. Büyüklerimiz, et tekrarı ahsen, velev kane yüz seksen demişler. Yani iyiliği ne kadar çok tekrar edersen o kadar güzeldir, bıkma demek istemişler. Hicreti unutmamak, ondan feyz almak, hicri yıl olarak takip etmek, gerekirse iki takvim kullanmak, her yıl yeniden bismillah demek, yenilenmek, bizi şuurlandıracaktır. Bu bizi bütün peygamberlere tarihe, peygamberimize, dinimize, ecdadımıza, din kardeşlerimize ulaştıracak, onlarla kopan bağımızı yeniden kuracaktır. Hicret her daim, her yıl, har ay, her gün, her saat bir milattır. Hicretten ne kadar nasiplenirsek o kadar İslam’ı anlayabiliriz. Biz Müslümanlar olarak, muhacir ensar kardeşliğini hatırlar, kardeşlerimizle dünya kavgası yapmaya utanırız. Yol kavgası, ırk kavgası yapmaktan haya eder, miras da adaletli davranır kimseyi mağdur etmeyiz. Hicret sayesinde muhacir ensar kardeşliğini her şeyin üstünde tutar, paylaşmayı, bölüşmeyi, hakkına razı olmayı, insandan kıymetli hiçbir şeyin olmadığını anlarız. İnsanların en hayırlısının, insanlara faydalı ve menfaatli olanın olduğunun, bunun sadece söz olmadığını, yaşandığını, yaşanabileceğini, hicret, muhacir ensar kardeşliğinden anlıyor ve öğreniyoruz. Bu hayatı dinimizi yaşayan, sahabe efendilerimiz, gurur duyduğumuz, ecdadımız bize yaşayarak anlattılar. Bizde aldık kabul ettik. Birileri ne derse desin, bu milletin tamına yakını, Türküyle, Kürdüyle, Laz’ı Çerkes’i kim varsa, hicreti anlamış, ensar olmayı tercih etmiş ve hayat kurmuştur. Bundan böyle de ne hicretler bitecek ne muhacirler azalacaktır. Sen ensarsın ensar kal, sana yakışıyor. Sana merhamet, sana iyilikte yarışmak, sana yetime kucak açmak dün yakıştı, bugünde yakışıyor. Lafıgüzaf edenleri boş ver senin yolun uzun bir o kadarda zahmetli ama sonu rahmet, ayağına diken batsa canın yansa, bedenine şifa sunacak iğne acısı gibi, ruhuna şifa verecek, seni güçlendirecek, insanlık insan görecek, belki de senin vesilenle insanlık dirilecektir. Sen hicretten asla vaz geçme, her saniye hicrete hicret et. Ahirete sonra git.

Yazarın Diğer Yazıları
07.02.2025 17:52
15.11.2024 13:24
24.07.2022 14:48
03.07.2022 16:04
29.09.2023 14:41
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.