Ya Muhammed sen son nebi, son peygamber, son rehbersin,
Kuransa, son kurtuluş, son kitap, son çıkış, son dokunuş, bir de bunları bilensin.
Eğer sen gelmeseydin, dünya olur muydu bilmem, zahmete değil rahmete gelensin,
Ya Muhammed görmeden seni tanıdım ya buna rağmen her zerremsin.
Ay on dördünde, bu kadar güzel, görünür müydü gözüme,
Her akşam her sabah bana gülen güneş, beni okşarcasına değer miydi yüzüme.
Yıldızlar bu kadar parlak, benim için yerini alır mıydı gökyüzünde,
Bunların hepsi, adım gibi eminim, seni taşıdığım için yüreğimde.
Ya Muhammed sen olmasaydın ne Ramazan olurdu ne de bayram,
Bir ben değil, alem sana hayran.
Sevgili dostum, ben Nasreddin Hocan. Tıpkı sizin gibi biz de beklerdik Ramazan’ı ve ona sultan derdik. Hepimiz saygı gösterirdik. Sultanı bile böyle beklemezdik. Çünkü on bir ayın sultanı geldi derdik. Çok sevinir çok eğlenirdik, çocuklar oruç tutsun diye sırtımızda gezdirirdik. Renk renk şekerler olurdu çocuklar için, sizdeki horoz şekerine benzemese de, çöreğimiz aynı olurdu. Dolardı camilerimiz, çocuk sesleri kuş seslerine karışırdı. Herkesin yüzünde bir tebessüm bir gülümseme olurdu. Çünkü Ramazan demek bolluktu. Rahmet yağardı tepemizden, huzur kaynardı hanemizden. Oruç tutar açlığı anlardık. İnsanları bırak hayvanlara bile bakardık. Eli öpülmeyen ihtiyar, başı okşanmayan çocuk bırakmazdık. Merhamet depolardık on bir ay yetsin diye. Böyle girerdik Ramazana öylede kalırdık gelecek Ramazan’a. Bizi biz yapan, orucu namazı bize gönderen Allah’a şükreder, getiren Peygamberimize de teşekkür ederdik. Unutmazdık bir de dinimizi bin bir zahmetle bize kadar ulaştıranlara. Onlara da dua eder, ahirete göçenlerin kabrini ziyaret eder, yaşayanların elini öper sözünü dinlerdik. Kapı kapı gezerdik, zengin fakir bilmezdik hepsini kendimizden bilirdik. Fakirimiz çalışkan zenginimiz merhametli olurdu, Ramazan geldi mi aynı sofrada bulunurdu, genelde sofralar zenginlerin evinde kurulurdu. Diş kirası adet sayılır fakirler korunurdu. Fakire fakir denmez onuru korunurdu. Onlara iş üretilir cepleri doldurulurdu. Çocuklarımız beraber oynar beraber büyürdü. Arkadaşlık nedir çocuk yaşta öğrenirdi.
Her hanede aşlar kaynar aşlar değiştirilirdi. Böylece her hanede her aş bulunurdu.
Hep beraber teravih kılınır, hatimler okunurdu, çocuklar eğlendirilir onlara çok değer verilirdi, böyle eğitilirdi. Böyle yaşar, Ramazan bize hayat katar, bayramı hakkederdik. Bayramları bayram yapar hiç unutmazdık. Çünkü dinimiz bizde medeniyetti, rahmetti, merhametti. Ben Nasreddin Hocan, biz böyle büyüdük, böyle inandık, böyle yaşadık, böyle yaşlandık. Sende böyle düşün böyle yaşa, huzur böyle bir hayatta. Kim ne düşünürse düşünsün sen farklı düşün. Düşüncende Allah rızası, birde peygamber sevdası olsun, aklında bulunsun. Geçmişine sahip çık, çık ki geleceğin kurulsun. Yoksa sende unutulursun. Örfünü adetini dinine uydur, değişmeyen kitabının, örnek olan peygamberinin kıymetini bil. Açlık korkusu yüzünden kimseye zulmetme, Müslüman açgözlü değildir. Kanaatkar ol gözün tok olsun. O zaman Ramazan Ramazan bayram da bayram olsun. Gönüller sultanı hoş geldin evimize, sefalar getirdin hanemize.