Günler geceleri, aylar yılları kovalar.
Dünya da, güneş de sadece vazifesini yapar.
Aslında akıp giden zamanın deveran eden düzen içerisinde farklı bir yönü yoktur. Güneşin doğuşu yeni bir gün, batışı yeni bir gecenin habercisidir. Her gün bir öncekiyle aynı -takdir edilmiş ise- bir sonrakiyle de aynı… Varlık âlemindeki görevleri hususunda da değişen bir şey yoktur. Hepsi insanın hizmetine sunulmuş ve bu konuda vazifelerini eksiksiz ifa etmektedirler.
Ama bunun yanında bazı gün ve geceler dinimiz nezdinde büyük önem ve değere haizdir. Ancak bu hususiyetleri o gecenin veya gündüzün yukarıda da ifade ettiğim üzere kozmolojik varoluşsal boyutlarıyla alakalı bir şey değildir. O gün ve geceleri idrak edebilme tercihini kullananlara yönelik ilahi bir rahmet ve ihsan ayrıcalığıdır.
Yani aslında geceyi değerli kılan bizatihi sadece onda nefes alıp veren ilahi lütuf talepleridir.
Onun anlarını “Af” nidalarıyla kıymetlendirenlerdir.
Amel defterinde dolu olan hata, günah ve isyan ve benzerlerinin temizlenmesi umuduyla dökülen gözyaşlarıdır.
Yüreklere yük kahır, gam ve kederlerin izalesi için, bükülen boyunların, düşen omuzların dertlerden hafifletilme beklentisidir.
Açılan ellerin boş geri çevrilmeyeceğini umut eden kulların Rablerine arzuhallerini sundukları eşsiz vakitlerdir.
İşte o zaman dilimlerinden birisi de Berat Kandilidir.
Rabbimiz lütfeyledi, ihsan eyledi ve bizleri bir Berat Kandiline daha vasıl eyledi.
Binlerce şükürler olsun Rabbimize.
Bir fırsat olan bu gecenin kıymetini bilebilmeyi hepimize nasip eylesin Mevlamız. Çünkü ikramı çokça olan bir zaman dilimini yaşamış olacağız inşallah. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) buna dair bizlere şu müjdeleri sunar: “Allah Teâlâ -rahmetiyle- şâbanın on beşinci gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar.” (Tirmizî, “Ṣavm”, 39; İbnMâce, “İḳāmetü’ṣ-ṣalât”, 191)
Yine bir başka rivayette ise Hz. Peygamber(s.a.v.): “Şâbanın ortasında gece ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona âfiyet vereyim, yok mu şöyle, yok mu böyle!’ der” buyurmuştur (İbnMâce, “İḳāmetü’ṣ-ṣalât”, 191).
O halde gelin fayda ile zararı ayırt etme yetisiyle yaratılmış olan bizler burada ki ikramları kaçırmayalım. Rabbimizin davetine icabet edelim. Onun sonsuz lütuf ve ihsan sahibi olduğuna iman ederek ellerimizi açalım.
Affımızı talep edelim!
Sağlık, huzur ve afiyet talep edelim!
Tüm insanlık için barış talep edelim!
Zulüm ve savaşlardan uzak bir gelecek talep edelim!
Nesillerimizin hidayetini talep edelim!
Öbür âlemde beratımızı talep edelim!
Berat Kandiliniz mübarek olsun.