ŞİKÂYET ETME ŞÜKRET!
Teşekkür etmek! Bu duygunun olağanüstü iyileştirici etkisini insan yaşı ilerledikçe daha çok anlıyor. Takdir etmek, takdir edilmek. Hem özne hem muhatap olmak hiç fark etmiyor.
Şükran duygusunu yoğun yaşayan insanlarda öfke ve gerginlik duygularının azaldığı, pozitif duyguların artıp hayat sevincini beslediği yapılan araştırmalar ile ortaya çıkmıştır. Teşekkür etmek ve aynı zamanda takdir edilme ihtiyacını gideren şükran ifadelerini duymak yüzlerdeki tebessümü artırdığı bi zatihi yaşayarak tecrübe ettiğimiz şeydir. Oysa toplum olarak hem teşekkür etme hem de özür dileme konusunda zaafları olan bir milletiz. O sebeple bu hususta elde edilecek davranış kazanımının bize duygu ve psikoloji konusunda birçok olumlu etkisinin olacağının farkındalığı çok mühimdir.
Burada altı çizilmesi gereken şey teşekkür etme hassasına sahip olmanın kişiyi Allah’ın rızasına da matuf kılacağıdır. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu konuda: “Halka teşekkürde bulunmayan Allah’a da şükretmez.” [Tirmizî, Birr 35, 1955) şeklinde buyurmuştur. Bu bize kulluk vazifesi olan şükrün bir yönüyle insanî ilişkilerdeki takdir, nezaket ve zerafet ile de ilişkili olduğunu göstermektedir. Bize yapılan iyilikleri en azından bir teşekkür ile karşılayabailmenin iman ile direk ilintili olduğu da söylenbilir. Çünkü “Şükür” Müslümanın şahsiyetinde çok önemli bir yere sahip olan kavramdır. Özellikle de Ramazan ayında, Rabbe şükretmek ile kula teşekkür etme arasındaki bağı tekrar hatırlayarak şikâyet ve isyan cümlelerini hayatımızdan çıkarmalıyız. Yerlerine rıza, şükür, hamd ve teşekkür kavramlarını yerleştirmeliyiz.
Küçük büyük karşımızdaki kim olursa olsun yapılan iyiliği gören ve takdir eden taraf olmalıyız. İyiliğin çoğalmasını sağlayacak sihirli cümlelerin başında “çok teşekkür ediyorum” cümlesinin geldiğini unutmamalıyız. Ve Peygamber efendimiz’in bu konudaki tavsiyesine kulak vermeliyiz:
“Kim, kendisine yapılan bir iyiliğe karşı, bunu yapana: “Allah sana çokça hayırlı mükâfaat versin!” şeklinde karşılık verirse, teşekkürü en mükemmel şekilde yapmış olur.” (Tirmizî, Birr 86.) Kuracağımız her cümlede bir güzellik olmalı bilhassa da şükran ifade etmek istiyorsak ayrıca özen göstermeliyiz. Hiçbir iyiliği küçük görmemeliyiz. Kibir ile yaklaşmamalıyız.
Tabii asıl teşvik Rabbimizin bu konuda bizlere emridir. Ve bir kul olarak bizlerin şükür ehli olmamızı istemesidir. “Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.”(İbrahim, 7) Rabbimizin sayısız nimetleri ile donanmış olarak idrak ettiğimiz Ramazan ayında dilimiz ile, kalbimiz ile, malımız ile ve tüm varlığımız ile şükür içerisinde olmalıyız. Aksi takdirde vermesi gibi alması da onun için çok kolaydır. Elindekinin kıymetini bilen, kanaat gösterip şükreden, kul hakkı bilinci ile hiçbir iyiliği küçümsemeden takdir ve taltif edenlerden olmalıyız.
Ramazan hürmetine Rabbimiz bizleri şükür ehli eylesin!