-Elindeki telefon çalışmıyor mu?
-Yo, çalışıyor!
-O halde neden yenisini almak istiyorsun?
-Yeni sürüm ….30 çıktı?
-Mantonu geçen sene almamış mıydın?
-Evet ama onun modası geçti!
Bu soruları yönelttiğin kişi için sadece genç diyemiyoruz artık! Çünkü bir çok yetişkin bireyde aynı cevapları verebiliyor. Değişen bir dünya var, bu hep böyleydi. Yani haşam kadar doğal bir olgudur değişim. Ama artık önceki kuşaklara oranla bu değişim, baş döndüren bir hızla algıları, bellekleri, kişilikleri, gelenekleri, aileleri, gençleri, halkları… her şeyi deyim yerindeyse tepe taklak etmekte. Sosyal medya platformlarının kontrol ettiği algoritmalar içinde sadece zaman değil anlayışlar da değiştirilmekte ve tüketilmekte.
Tüketim olmadan yaşam ilerlemez bu bir gerçek, yeriz , içeriz. Isınmak ve giyinmek ihtiyaçları için doğal kaynakları kullanırız. Ama bütün bunlar birer ihtiyaçtır. Ve Rabbimiz bizim ihtiyaçlarımızı karşılayacak bir sistem içerisinde bizleri var eylemiş ve bu anlamda doğayı da bizim hizmetimize sunmuştur. Ancak temel kural şudur: “İsraf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (En’âm 141)
Çünkü tüketimde israf Yaratan’a yapılan bir saygısızlıktır. Rızık herkes için tayin edilmiştir ama bir ölçü dahilinde. Yine israf, insanoğlunun kendi kendisine en büyük zulmüdür. İsraf ettiğimiz her bir kaynağın geri dönüşü, zarar olarak bize dokunmaktadır. Her insan için dengede bir tüketim miktarı düzenin idamesi için şarttır. Oysa modern zaman döngüsü ısrarla “harca, değiştir, at eskiyi, yenile, daha fazla, daha çok sahip ol….!” dikteleri üzerine döndürdüğü çarkları arasında insanın kendisini tüketmekte farkında olmamız gerek! Algıların algoritmalara hizmet ettiği sanal sistem içerisinde, en değerli hazinelerimizi tüketerek, kaybolduğumuzun idrakine varmamız gerek!
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bu hakikate şöyle buyurarak işaret etmiştir: “İki nimet vardır ki insanların çoğu (onları değerlendirme hususunda) aldanmıştır: “Sağlık ve boş zaman.” (Buhârî, Rikâk,1) Sadece boş vakitlerin değil bütün vakitlerin prangalandığı dijital dünya, insanın hem bedeni hem de ruhi sağlığını da ciddi anlamda tehlikeye sokmakta. Ahir zamanın en önemli göstergelerinden birinin zaman algısındaki kodların değişmesi olduğunu da haber vermiştir Allah Rasulü: “Zaman yakınlaşmadıkça kıyamet kopmaz! Bu yakınlaşma öyle olur ki, bir yıl bir ay gibi, ay bir hafta gibi, hafta da bir gün gibi, gün saat gibi, saat de saman alevi gibi veya kibritin tutuşup hemen sönmesi gibi (kısa) olur.” (Tirmizî, Zühd, 24) Ekran başında kaydırılan zamanın artık anlara dönüşmesi bunun bir göstergesi olabilir mi?
Zamanı tüketiyoruz, ömür geçip gidiyor!
Doğayı tahrip edip yok ettiğimiz için, doğal olmayanları tüketiyoruz, sağlıklı nesil olmaktan çıkıyoruz!
İhtiyacımızdan fazlasını tükettiğimiz için çevremizde kocaman bir çöplük oluşturuyoruz, nefes almakta zorluk çekiyor ve daha doğmamış nesillere hastalıklar ve alerjiler miras bırakıyoruz.
En acısı da Rabbimizin emrini çiğniyoruz israf ehli olarak ahiretimizi tehlikeye atıyoruz!
Ey Âdemoğulları! Her namaz kılacağınızda güzelce giyinin, yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (A’râf 31)
Rabbimiz bizleri müsrif olmaktan muhafaza buyur!
Amin!
