Hep tatlı olmaz, bazen rüyalar
Arada bir insan, en çokta rüyasında korkar
Hayat toz pembe değildir, her daim
Gün gelir, ayakta durmak bile insanı yorar.
Ne kerem yanmıştır aslı için
Ne Mecnun olmuştur Leyla
Ne de dağı deldirecek kadar Şirindir, Şirin.
Aşığın derdi, aşkı öldürmemek için.
Kendini Aslı sanıp, Kerem’i yakma
Leyla olup, düşürme Mecnunu çöllere
Şirinsen eğer, Ferhat’ın üzerine yıkma dağları
Sen de Ferhat ol, sabret sevgiliye ulaşmak için
Sevgiyi sevgiliden aldığını bilirsen eğer
O zaman hayat her daim güzel, yaşamaya değer
Aşk ilahidir, karşılıksız sanma aşkı
Taş bile olsan, aşk içinde cevher.
Sen devsin, devlerin aşkı büyük olur
Dünyayı ısıtır yüreğindeki kor
Güneş gibi parlar, her daim gözlerin
Ayın on dördü gibidir, yüzün ve yüreğin.
Mecnun Leyla’ya hayran olup
Rüzgar gibi çölü geçsin
Ferhat yüreğine koysun şirini
Dağı delmekten asla vazgeçmesin
Yürekteki buzları, senin aşkın eritsin.
Aşkın değil nefsin gözü kördür
Aşk ile bakanın gönül gözü görür
Gönül gözü nedir ne bilsin sevmeyen
Duymaz, görmez, bilmez, sevmeyen kör
Yaratan aşk için yarattı Dünya’yı
Sahte cennet yaptı koydu içine insanı
Her şeyi emrine verdi hatta hayvanı
Başıboş bırakırdı seni, sana olan aşkı olmasaydı.
Aşkı olan yeryüzünde başıboş gezemez
Gülü sever Allah için, başka sevemez
Cehennemi bile cennete çevirir aşkın gözyaşı
Allah için yaşar, Allah için ölür, başka ölemez.
Yeter artık sazı da sözü de aşıklar söylesin
Cahil, aşkı sevdayı nereden bilsin
Er meydanına gerçek aşıklar gelsin
Sevenler sevinsin, asla aşk ölmesin
Mevlana Mevla’sı için dönsün
Yunus aşkın ölmediğini öğretsin
Bebekler sevgiyle aşk ile büyütülsün
Beden ölsün, baki olan aşk ölmesin.
Aşk ile çalsın sazı Kerem, Aslı’na dönsün
Aşkı anlayanlar sevdiğini, ilk günkü gibi sevsin
İlahi kalsın aşk, ilk günkü gibi
Beden ölsün amma, aşk ölmesin.
Toprağa aşk değil, beden gömülsün.