Unutmadık…
Unutmayacağız…
Unutturmayacağız…
Sloganımız buydu. Gazete manşetlerimiz böyle çıkıyordu.
Unuttuk.
Arkadaşım Faruk Kırtay bu konuda çok güzel yazı kaleme almış. Unutmama konusunda Faruk Kırtay’ın yazısının üzerine söyleyecek söz bulamadım.
Bir de yalova Kent Konseyi Gençlik Meclisi’nin çalışmasını hatırlatmak isterim. Aferin Fatih Ayaz’a. Çalışmasını kamuoyuyla paylaşacağı günü merakla bekliyorum.
Unutur veya unutturursak işte o zaman enkaz altında kalırız.
…
Bir konu daha dikkatimi çekti.
Teşvikiye ve Kocadere’de bu sıralar kanser vakaları normalin üzerinde bir artışla devam ediyor.
Dikkat çekici bir durum.
Ne var bu iki yerleşimde?
Suları mı kirli?
Delmece Yaylası evleri, yerleşkeleri, oturma mekanlarının foseptikleri mi karışıyor sulara?
Ne var?
Neden ilgili kurumlar harekete geçmiyor? Normal olmayan bir durumla karşı karşıyayız.
Valilik acilen bir komisyon kurup bölgeye göndermeli.
Teşvikiye, Kocadere ve Şenköy mercek altına alınmalı.
İnsanlarımızın sağlığına değer vermek zorundayız.
…
Dikkat çekmek istediğim çok önemli konulardan biri de Esenköy çöplüğü…
Çöplüğün konuşlandığı vadi sathı Kocadere Yalısı’na kadar suyun akar istikametinde devam ediyor.
Yoksa çöplükte yıllardır kimyasallaşan atıklar yer altı ve yağmur sularıyla Şenköy’den Kocadere’ye oradan da sahil kısmına doğru toprak altından sızıp gidiyor da insanların zehirlenmesine mi sebep oluyor.
Acilen bu çöplüğün kaldırılması ve başka bir yere taşınması gerekiyor.
Öğrendiğime göre esenköy çöplüğünün kimyasallarının aktığı istikamette Kocadere bir su kuyusunu içme amaçlı olarak kullanıyormuş.
İçime bir tedirginlik düştü.
Elbette teknik bir heyetin incelemesi gereken konudur.
Bölgede kanser vakaları birden artmaya başlayınca sorgulamak zorunda kaldım.
…
Yıllar önce Vali Bey, Delmece Yaylası’ında bungola evler yaptıracağını ve turizmde önemli bir atılım olacağını söylerken ben dayanamadım ve şöyle dedim:
“Delmece Yaylası’nın aşağısındaki üç köy zehirlenir” dedim.
Bana öyle bir kızdı ki, hâlâ konuşmuyoruz.
…
Efendiler!
Bu Yalova’nın neresinde ne var iyi bilirim.
Su kaynaklarının nereden nereye aktığını bilim adamları bile benim kadar bilmez.
Turizme karşı geliyormuşum!
Turizme değil, kirliliğe karşıyım.
Bakınız Rüzgar Gülleri’ni yazdım.
Cevap yok.
Dağları mahfettiler.
Dağların zirvesindeki zeminler iş makinalarıyla kazıldı.
Ortaya çıkan hafriyat yer altı ve yağmur sularına karışıp bizim yaşam sahamıza iniyor.
Bizim hayatımıza karşılık Rüzgar Gülleri tercih edildi.
Neden insan hayatına daha çok değer verilmiyor?
Bölge insanları niçin organize olup bu garabet duruma karşı çıkmıyor?
Çevre Müdürlüğü elinde tüfek gördüğü bir köylüye okkalı ceza yazmasını biliyor.
Haydi, bu konularda çalışıp bir rapor tutun.
Resler’e ceza yazın.
Esenköy çöplüğünü kalıntılarıyla birlikte olduğu yerden kaldırın.
Var mısınız?
Çulluk kuşuna ateş etti diye katil gibi gördüğünüz köylüye acımıyorsunuz.
İnsan hayatını tehlikeye atanlara da acımayınız.
Göreyim sizi…
He bir de Hıfzıssıhha var ya…
Var mı yok mu bilmiyorum da…
Varsa eğer, devreye girmesini bekliyoruz.