Becan, basına yönelik tasarruf tedbirlerini sert bir dille eleştirdi:
‘ÜÇ-BEŞ GAZETE ABONESİ İLE BİRKAÇ REKLAMI KISITLAMAK VİCDANLA BAĞDAŞIR MI?’
..”Belediyelere kesilen faturanın kurumlar vergisi, stopajı, katma değer vergisi devlete ödeniyorken, tasarruf tedbiri adı altında bir nevi ambargoya yol açmak demek, yasal olmayan-örtülü desteklere zemin hazırlamak demektir ki, bu, devlete gelecek vergiyi de yok eder, gazeteciyi de yanlış yollara sürükler, gazeteye yasal yoldan ödeme yapamayan yerel yönetimleri de açmaza sokar!”
Önceki akşam TBMM Genel Kurulu’nda söz alan Yalova milletvekili Tahsin Becan, tasarruf tedbirleri paketine ilişkin eleştirilerini dile getirdi. Becan, konuşmasının ilk bölümünde hayat pahalılığına vurgu yaparak hükümete yönelik eleştirilerini sıraladı. Yalova milletvekili Tahsin Becan’ın konuşmasının ilk bölümü özetle şöyle: “Sayın başkan ve değerli milletvekilleri. Fahiş fiyat artışı ve stokçuluk cezalarının arttırılmasını da içeren Türk Ticaret Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifi üzerinde söz aldım. Bugün hayat pahalılığı varsa, içinde bulunduğumuz dar boğaz nefes almamızı engelliyorsa, ölüm sınırında yaşayan emekliler feryat ediyorsa, emekçiler güvencesizse, piyasalar tedirginse, sosyal güvenlik sistemi çökmüşse, sağlık sistemi piyasanın insafına bırakılmışsa, eğitim sistemi tarikat ve cemaatlere teslim edilmişse, bu düzen, maalesef iktidarınızın eseridir. Adına istikrar dediğiniz bu düzenle yüz yılın çöküşüne imza attınız. Bugün görüştüğümüz kanunla; fahiş fiyat ve stokçulukla mücadele edeceğinizi iddia ediyorsunuz. Peki; biz bu duruma nasıl geldik? Hangi kıstasa göre stokçuluk diyeceksiniz? Örneğin; arsalarına arsa katanlara, dövizlerine döviz katanlara da stokçu mu diyeceksiniz? Yoksa esnaf-tüccar, ticaretini yürütmek için enflasyonla mücadele adına yaptığı ticaretin mamulünü, üç-beş tane malı aldığı zaman da buna stokçuluk deyip ceza mı vereceksiniz? İktidarınız yıllarca ekonomiyi canlandırmak, büyümeyi teşvik etmek için maalesef tüketime yöneldi. ‘Ekonomide yeniden dengelenme sürecine girdik’ dediniz. 12. Kalkınma Planı’yla bütün yükü ücretlinin, dar gelirlinin, fakirin ve fukaranın sırtına yüklediniz.”
Yalova milletvekili Tahsin Becan, konuşmasının ikinci bölümünde Anadolu basınına sahip çıkarak, gazete ve gazetecilere ilişkin alınan kararların büyük bir haksızlık olduğunu vurguladı. Becan, basına yönelik tasarruf tedbirlerini şu sözlerle eleştirdi: “Değerli milletvekilleri. Malumunuz üzere, tasarruf tedbirleri paketi kapsamında, belediyeler başta olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarınca gazetelere abone ve reklam verilmemesi karara bağlandı. Tedbir paketindeki, ‘Kurum faaliyetleri ile doğrudan ilgili olan tanıtım giderleri hariç’ şeklindeki muğlak ifadenin ise ne anlama geldiğini anlayabilmiş değilim? Buradan şu çıkarımı mı yapmalıyız? Örneğin, bir belediye herhangi bir alanda ürettiği hizmet ve yatırımı bu kapsama sokup istediğinde reklam verebilir; öyle mi?
Değerli milletvekilleri. Bir belediye, icraatlarını basın aracılığı ile kamuoyuyla paylaşır. İcraatları halka duyuran basına abone yasağı getirmek de neyin nesidir? Özellikle yerel basının kaynakları zaten yok denecek kadar sınırlıyken, dahası, pandemi döneminde gazetelerin özel ilan, reklam ve abonelikleri büyük yara almışken tasarruf tedbiri adı altında üç-beş gazete abonesi ile birkaç reklamı kısıtlamak vicdanla bağdaşır mı?
Bu genelge ile mevcuttaki birçok haber portalı ve yerel gazete kapanacağı gibi kadrolu çalışan fikir işçileri de büyük ölçüde işsiz kalacak, işten çıkarmalar hızla artacaktır.
Ayrıca.. Siz eğer gazetelere böylesi bir örtülü ambargo uygularsanız başka yanlışların da önünü açmış olursunuz. Zira belediyelere kesilen faturanın kurumlar vergisi, stopajı, katma değer vergisi devlete ödeniyorken, tasarruf tedbiri adı altında bir nevi ambargoya yol açmak demek, yasal olmayan-örtülü desteklere zemin hazırlamak demektir ki, bu, devlete gelecek vergiyi de yok eder, gazeteciyi de yanlış yollara sürükler, gazeteye yasal yoldan ödeme yapamayan yerel yönetimleri de açmaza sokar.
Bu vesile ile…
Alınan yanlış ve haksız kararın düzeltilmesini, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurtuluş savaşı yıllarındaki mücadelesinden ötürü ‘FAZİLET ADALARI’ olarak tanımladığı Anadolu basınının üzerindeki baskının ortadan kaldırılmasını talep ediyor..
Hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.”