..”Maden arama ruhsatları verme konusunda yetkili olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü, yerel düzeydeki kurumların bu konuda alandaki yetkilerini görmezden gelerek, uygulamanın kendi istekleri doğrultuda yapılmasını adeta dikte ettirmeye çalışmıştır.”
..”Yalova ili dahilinde, yereldeki hiçbir birime sorulmadan doğrudan Ankara’dan verilen maden arama ruhsat sayısı 2008 yılında 24’e ulaşmıştır. Bu gelişme üzerine Valilikçe verilen görev neticesinde Orman İşletme Müdürlüğü tarafından çalışma yapılarak teknik bir rapor hazırlanmış ve sonuçları açıklanarak ilgililerin dikkatine sunulmuştur.”
..”Verilen maden ruhsatı sayısı artmaya devam etmiş ve 2010 yılında 46’ya, 2011 yılı Mart ayı itibarıyla 67’ye ulaşmıştır. Verilen bu ruhsat alanlarının Yalova’nın genel yüzölçümüne oranı % 21, orman alanlarına oranı ise % 37’dir.”
..”Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından verilen bu ruhsatlara Valilikçe de GSM Ruhsatı verildiği takdirde, orman varlıklarımızdan meşe, kayın, kestane, ıhlamur, karaçam, fıstıkçamı, kızılçam, gürgen olmak üzere yaklaşık 6.996.000 (altı milyon dokuz yüz doksan altı bin) adet ağacın kesilmesi gerekecektir.”
…………………….
NOT: Bu yazı dizisi, Prof. Dr. Yusuf Erbay’ın, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi’nde, 2012 yılında yayınlanan (Cilt 21, Sayı 2, Nisan, ss: 25-47) “Türkiye’de Yerel Düzeye Aktarılan Bazı Yetkilerin Doğurduğu Çatışmalar. Örnek Olay: Yalova İl Planlama Süreci ve Plan Uygulamaları” adlı bilimsel makalesinden faydalanılarak hazırlanmıştır.
Ülkemizin yönetim sisteminin güçlendirilmesi gerektiği ve demokratikleşmesinin yolunun yerel yönetimlere verilen ve verilecek olan yetkilerden geçtiği sıkça ileri sürülmektedir. Bu yüzden, siyasi iktidarlar da sık sık ‘Yerel Yönetimler Reformu’ tasarıları hazırlar ve hayata geçirmeye çalışırlar. 2005 yılında çıkarılan kanunlarla yürürlüğe konan reform sayesinde arzulanan bazı yenilikler hayata geçirilmiştir. Ancak, yapılan kanunların gerçekten ve engelsiz olarak uygulanması her zaman mümkün olmamaktadır. Yetkilerin yerel yönetimlere (decentralisation), merkezi yönetimin yerel temsilcilerine (deconcentration) ya da incelediğimiz planlama sürecinde olduğu gibi her ikisine birden aktarılması, bu yetkileri uzun yıllardır kullanmakta olan merkezi birimler tarafından kolayca kabul edilmemektedir.
Yalova planlama sürecinde yerel düzeydeki birimlere verilen yetkilerin kullanılması sonucunda merkezi birimlerle yereldeki yöneticiler arasında meydana gelen yetki çatışmaları, bu sürece ilginç bir ‘örnek-olay’ niteliği kazandırmıştır. Özellikle, merkezi yönetim tarafından gerçekleştirilmek istenen maden arama talepleri, planlarla verilen yetkiye dayanılarak yerel düzeydeki yöneticiler tarafından kabul edilmemiştir. Yapılan planları ve bunlara dayalı olarak hayata geçirilen çevreye duyarlı projeleri anlamsız hale sokacak olan bu taleplerin yerine getirilmesi, ağaç katliamına da göz yumulması anlamını taşımaktaydı. Esas olarak, Yalova ormanlarını korumaya yönelik olarak takınılan bu tavrın doğurduğu gelişmeleri izlemek, yapılan reformlarla yerel düzeydeki yönetimlere bırakılan yetkilerin kullanılmasında karşılaşılan güçlükleri anlamaya yardımcı olabilir.
Bu gelişmeler süresince ortaya çıkan yetki çatışması, merkezdeki ve yereldeki kurumlar arasındaki yazışmalarda ve uygulamalarda kendini göstermiştir.
Maden arama ruhsatları verme konusunda yetkili olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü, yerel düzeydeki kurumların bu konuda alandaki yetkilerini görmezden gelerek, uygulamanın kendi istekleri doğrultuda yapılmasını adeta dikte ettirmeye çalışmıştır. Buna karşın, Valilik, Çevre Kanunu’nda yer alan Mahalli Çevre Kurulu’na dayalı yetkilerini ve 2005 yılında yapılan kanunlarla yerel düzeye aktarılan Strateji Planı ve Çevre Düzeni Planı yapma yetkilerini sonuna kadar kullanmıştır. Üstelik, bu uygulamalar sırasında karşılaşılan idari yargı süreçleri dikkatle yürütülmüş ve ülke düzeyinde emsal teşkil edecek olumlu bir yüksek yargı kararına ulaşılmıştır.
Yalova Valiliği Mahalli Çevre Kurulu 2005 yılında, ilin ekolojik dengesinin ve özellikle orman varlığının korunmasını hedefleyen iki adet kararla “…işletmeye geçmiş ocakların kullanılmasını ve bundan sonra il genelinde planlanan maden ocağı faaliyetlerine izin verilmemesini ve konunun ilgili kurumlara bildirilmesini” hükme bağlamıştır. (Yalova Valiliği Mahalli Çevre Kurulu, 2005: 11-12)
2007 yılı Haziran ayında yürürlüğe giren Çevre Düzeni Planı Açıklama Raporu’nda aynı doğrultuda, ‘Orman alanları, sit alanları ve korunması gerekli diğer doğal alanlar içerisinde yeni taş ocağı açılamaz, maden, taşocağı ve mermer ocağı faaliyetleri yapılamaz’ kararı alınmıştır. (Yalova İl Özel İdaresi, 2007: 74) Bu kararların da içinde bulunduğu Çevre Düzeni Planı ve Strateji Planı’nın yasal dayanakları ile uygulamalarında izlenecek yolu gerekçeleriyle belirten 18.06.2007 tarih ve 1106 sayılı Valilik genelgesi yayımlanarak İldeki bütün birimlere gönderilmiştir. (Yalova Valiliği, 2007:1-3)
Genelgenin özellikle altını çizdiği birinci husus, çevrenin ve orman alanlarının korunmasına ait hükümler; ikinci husus ise uygulamada karşılaşılacak yetki çatışmaları konusunda yasanın öngördüğü çözümdür. Buna göre, 5302 sayılı kanunun 70. maddesinde belirtildiği üzere, ”Bu kanunla, İl Özel İdaresi’nin sorumlu ve yetkili kılındığı görev ve hizmetlerle ilgili olarak…içlerinde İmar Kanunu ve İl İdaresi kanununun da bulunduğu bir dizi kanunda…bu kanun hükümlerine aykırılık bulunması durumunda bu kanun hükümleri uygulanır.”
Belirtmek gerekir ki, bu madde ile yerel yönetimlere ve merkezin yerel düzeydeki temsilcilerine belki de bugüne kadar en kapsamlı yetkiler aktarılmıştır. İli bütünüyle planlayan ve uygulama hükümleriyle birlikte yürürlüğe konacak olan Çevre Düzeni Planı yapma yetkisi, kanunun 6. maddesiyle Vali’nin koordinasyonunda belediye ve özel idarelere verilmiştir. Belediye Meclisi ve İl Genel Meclisi tarafından onaylanarak yürürlüğe girecek olan planın, yerel kalkınmada oynayacağı yaşamsal rol açıktır. Kendilerine yetki verilmemesinden şikayetçi olan yerel yöneticilerin, yetki kullanabilme yetisini göstermeleri kaydıyla, önemli ve kapsamlı bir yasal güçle donatıldıkları kolaylıkla ileri sürülebilir.
Çevre Düzeni Planı ve genelge yürürlüğe girdikten sonra, o güne kadar yerel düzeydeki hiçbir kuruma/kuruluşa sorulmadan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından verilen maden arama ruhsatları konusunda bu birime, 27.11.2007 tarih ve 2469 sayılı açıklayıcı bir yazı iletilmiştir. Ormanlık alanlar da içinde olmak üzere verilmiş olan 9 adet yeni maden arama ruhsatı söz konusu edilerek; “Yalova İlinde yeni maden arama ruhsatı verilmesi amacıyla Bakanlığınıza yapılacak müracaatlarda, Yalova Valiliği’nin önceki yazılarının, Mahalli Çevre Kurulu Kararlarının ve Yalova İli Çevre Düzeni Planı’nın dikkate alınması hususu“ bildirilmiştir. (Yalova Valiliği, 2007: 2)
Bu kararların bildirilmesindeki amaçlardan biri de, yerel düzeydeki yönetimlerden taş ocağı ruhsatı alamayanların, Ankara’dan alacakları maden ocağı ruhsatlarıyla açacakları ocaklardan taş ve toprak çıkarma arzularının Bakanlığın dikkatine sunulmasıydı. Sıkça başvurulduğu bilinen bu yöntemle, yerel düzeyde karşılaşılacak olası zorluklar bir çeşit ‘kanuna karşı hileyle’ aşılmakta, özellikle Yalova’da alınan plan kararları ‘bypass’ edilmek istenmekteydi. Yasal düzenlemelere uygun olarak yapılan bu hatırlatmalara karşın, Genel Müdürlük, eski uygulamalarına devam ederek maden arama ruhsatı vermeyi sürdürmüştür. Bu durum karşısında Valilik kendisine verilen, Gayri Sıhhi Müessese (GSM) ruhsatı verme gibi, ilgili bazı diğer yetkilerini kullanma yoluna gitmiş ve bunu 17.07.2008 tarihli, İl Özel İdaresi çıkışlı yeni bir yazıyla Bakanlığa iletmiştir. Konuya ilişkin bütün yeni ve eski mevzuatın özetlenerek bir defa daha hatırlatıldığı yazının sonunda; “Yukarıda anlatılan nedenlerden dolayı Bakanlığınızca verilen Maden Arama Ruhsatları, Yalova İli Stratejik Planıyla ve Çevre Düzeni Planı ile Plan Uygulama hükümleriyle çelişmektedir. Bundan ötürü arama ruhsatı sahiplerinin Gayri Sıhhi Müessese Ruhsatı başvurusu halinde idaremizce GSM ruhsatı verilmesi mümkün olamayacaktır. Yapılan kamu harcamalarının anlamını yitirmemesi ve dolayısıyla kamu yararı ilkesine aykırı düşülmemesi için verilen maden arama ruhsatlarının yeniden gözden geçirilmesi ve iptal yoluna gidilmesi halinde, ortaya çıkan ya da çıkabilecek olan idari ve hukuki sorunlar çözülebilecektir” ibareleri kullanılmıştır. (Yalova Valiliği, 2008: 1-3)
Verilen maden arama ruhsatlarıyla ilgili olarak ortaya çıkan anlaşmazlık devam ederken, yine aynı Bakanlıktan, ‘Yalova’da bulunan 17 adet sahanın Maden Kanunu’na göre ilan ve sonrasında ihale edilmesiyle’ ilgili 19.11.2007 tarih ve 17531 sayılı bir yazı gelmiştir. (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü, 2007: 1 )
Yalova Valiliği tarafından 05.12.2007 tarih ve 4947 sayı ile Bakanlığa gönderilen yazıda, Mahalli Çevre Kurulu’nun iki kararı, Stratejik Plan’ın çevreyle ilgili koruyucu ilkeleri ve Çevre Düzeni Planı’nın yeni maden ve taş ocağı açılmasını engelleyen hükümleri gerekçe gösterilerek, “Bu nedenle yukarıda belirtilen hükümler doğrultusunda, ihale edilmek istenilen alanlar ilan edilmemiştir. Bilgilerinize arz ederim” cevabı verilmiştir. (Yalova Valiliği İl Özel İdaresi Strateji Geliştirme Birimi, 2007: 1) Verilen bu cevap üzerine, Bakanlığın Maden İşleri Genel Müdürlüğü, Valiliğe, 03.01.2008 tarih ve 25199 sayılı, görevlerini uyarıcı bir dille hatırlatan yeni bir yazı yollamıştır. Bu yazıda sonuç olarak; “5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 9. Maddesinde, “Valiler, ilde devletin ve hükümetin temsilcisi ve ayrı ayrı her Bakanın mümessili ve bunların idari ve siyasi yürütme vasıtasıdır” hükmü öngörülmüştür. Ancak Valiliğiniz Yalova İl Özel İdaresi’nin ilgi (b) de kayıtlı yazısının tetkikinde maden sahalarının ekonomiye kazandırılması bağlamında 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 30. maddesi ile bu kanuna dayalı olarak çıkarılan Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin 118. maddesi hükmünün ilinizdeki maden sahalarına ait bilgilerin en az bir ay süreyle Valiliğiniz ilan tahtasında ilan edilmesi gerekirken bu ilanın yapılmayarak Maden Kanunu’nun uygulamasını engellemeye çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle Maden Kanunu hükümleri icrasının engellenmemesi gerektiği, ilgi (a) yazımızdaki hususların yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri gereğince yerine getirilerek 17 adet sahanın iliniz ilan tahtasında en az bir ay süreyle ilan edilmesi ve sonucunda Genel Müdürlüğümüze bilgi verilmesini rica ederim.” ifadesine yer verilmiştir. (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü, 2008: 1-2 )
Genel Müdürlüğün bu ikinci yazısına karşılık olarak, Valilik, kararlı tutumunu sürdüren bir tavır sergilemiş, verilen ilk cevaptaki gerekçeler ve uygulamanın nedenleri yeniden izah edilerek, ihale edilmek istenilen alanların ilan edilmediği tekraren bildirilmiştir. Yalova ilinde yürürlüğe giren planların kararlı bir şekilde uygulanacağı ise, yazının son cümlesinde ortaya konmuştur: “Söz konusu nedenlerle idaremiz görev ve yetkilerinin temelini oluşturan 5302 sayılı kanun hükümleri doğrultusunda hazırlanan Çevre Düzeni Planı ve Stratejik Plan’ın bağlayıcı hükmü bulunmakta, ilgili tüm konularda ilimizde uygulanmaktadır. Bilgilerinize arz ederim.” (Yalova Valiliği, 2008:1)
Maden arama sahalarının ilan edilmemesi ve planlara aykırı olarak verilen maden arama ruhsatlarına GSM verilmemesine rağmen, MİGM, ruhsat verme işlemini hızlandırmıştır. Yalova ili dahilinde, yereldeki hiçbir birime sorulmadan doğrudan Ankara’dan verilen maden arama ruhsat sayısı 2008 yılında 24’e ulaşmıştır. Bu gelişme üzerine Valilikçe verilen görev neticesinde Orman İşletme Müdürlüğü tarafından çalışma yapılarak teknik bir rapor hazırlanmış ve sonuçları açıklanarak ilgililerin dikkatine sunulmuştur. (Yalova Orman İşletme Müdürlüğü, 2008: 1-4 ) Ancak ruhsat sayısı artmaya devam etmiş ve 2010 yılında 46’ya, 2011 yılı Mart ayı itibarıyla 67’ye ulaşmıştır. Verilen bu ruhsat alanlarının Yalova’nın genel yüzölçümüne oranı %21, orman alanlarına oranı ise %37’dir. Yalova Orman İşletme Müdürlüğü’nce bu alanlara yönelik olarak hazırlanan ve daha sonra güncellenen teknik rapora göre, Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından verilen bu ruhsatlara Valilikçe de GSM Ruhsatı verildiği takdirde, orman varlıklarımızdan meşe, kayın, kestane, ıhlamur, karaçam, fıstıkçamı, kızılçam, gürgen olmak üzere yaklaşık 6.996.000 (altı milyon dokuz yüz doksan altı bin) adet ağacın kesilmesi gerekecektir.
YARIN: YARGI KARARLARI