Sevgili okuyucum;
Bu hafta yorucu ve üzücü bir hafta geçirdim o yüzden kültür ve ülkemizdeki gelişmelerle pek ilgilenemedim. Ama bu hafta aklıma ne geldi biliyor musunuz? Daha doğrusu yalan söylemeyeceğim yatan bir hastamın sözü ile geldi. Yetenek nedir?
Mesela, yetenekler genetik midir? Ailemde roman yazan, edebi yönü güçlü akrabalarım var. Sesi güzel olan ve harika resim çizen akrabalarım var ama düşünüyorum da hiç biri bu yeteneğini parlatmadılar. Yetenek bence işte bu noktada başlıyor. Rabbimin verdiği bu hediyeyi devam ettirebiliyor, devam ettiriyor ve ileriye götürebiliyorsan yeteneklisindir.
Ben kendimi hatırladığımdan beri yazıyorum. Evet, imla hataları yapıyorum ama bence bu benim beynimin bir noktasının bu mevzuyu red etmesi ile alakalı afili bir isim bulursam okuyucuma ben de bu hastalık var o yüzden -de -da eklerini ayıramıyorum ve virgülü yanlış yere koyuyorum diyeceğim. Evet küçüklüğümden beri yazıyorum ama uzun zaman yazmadığım dönemlerimde oldu ve bu dönemlerde hep kendime ihanet ediyorum gibi gelmişti. İçimde bir yerlerde benimle konuşan ve beni yaz diye yalvaran kahramanlarım vardı. Hatta bazen kendimle konuşurken, kafamdaki roman kahramanlarımla konuşurken acaba herkes böyle mi diye düşünürdüm. Sonradan öğrendim ki değilmiş.
Mesela yeteneğin ham bir maden olduğunu ve onu yontup parlatınca kıymeti belirginleşiyor diye düşünürüm. Yazmaya başladıktan sonra algılarımın açıldığını etrafı farklı bir gözle görmeye başladığımı fark ettim. Algıda seçicilik denilen şey çok farklı bir duygu mesela hemşire olarak herkesin ilk önce ellerindeki damarlara bakarım. Hırsızlar evlerin balkonlarına bakarmış. Yazmaya başladığımdan beri insanları gözlemlemeye başladım. Fiziksel özellikleri, mimikleri, tekrarladıkları hareketlerinin hepsini beynimde not aldığım bölüme kaydedilir ve zamanı geldiği zaman kitabımda canlanıverir. İşte bence bu yetenektir.
Bu hafta yatan hastam resim çizdiğini ama ailesinin ders çalışmasını engellediğini düşündükleri için izin vermediklerini söyledi. Gece annesi uyuyunca yanıma gelip, ‘Hemşire abla bana kalem kağıt verir misin çizmeyi unuttum mu diye bakayım?’ dedi. Dakikalar içinde çizdiği portreyi görseniz, sergi açsın diye kredi çekersiniz öyle güzeldi. İşte bu yeteneği köreltmekte inanın ki; günah.
Ülkemizde her konuda öyle zeki, yetenekli gençler var ki; ama baskılanan ve engellenen bu gençlere keşke destek olabilsek onların parlatılmasına yardımcı olabilsek diye düşünüyorum.
Sadece matematik zekası, sayısal zeka ile ülkemizin ilerleyeceğini düşünmüyorum. Sosyal zeka ve sanatsal zeka ile çok güzel platformlarda yer alabileceğimizi düşünüyorum. Sanatsal anlamda, sinema, müzik ve enstrümantal yetenekleri olan sanat dünyasında parlayan gençlerimiz var. Futbol, voleybol, basketbol, boks gibi aklınıza gelen her spor dalında zirveye oynayan gençlerimizin olmasını takdirle izliyorum.
Aydınlık ülkemin güzel çocuklarını öteleyen veya bu yeteneklerini desteklemeyenlere inat şehirlerimizde yetenek kulüpleri oluşturmalıyız.
Ve sevgili dostlarım, siz de yazın, gördüğünüz güzellikleri belki kafiye ile yazarsınız şiir olur. Günlük olur ailenize hatıra kalan…
Gençlerimize destek olun, yaptıkları şeyleri takdir etmeyi, teşekkür etmeyi bilin. Onları onore edin.
Eleştirmek, yermek ya da parlayan insanları aşağılamak yetenek değildir. Başkalarının ışığından rahatsız olmak yetenek değildir.
Eğer yeteneğiniz var ise bu son sözümde size olsun;
Fazla tevazünün sonu vasat insandan nasihat dinlemektir.
İbn-i Haldun
Kendinize güvenin ve kimsenin sizin ışığınızı karartmasına izin vermeyin.
Bir yeteneğiniz varsa lütfen ama lütfen bu hafta onunla ilgili bir şeyler yapın.
Hayatınıza güzellikler katın.
Sevgiyle, saygıyla ve ışığınızla kalın…