‘Su akar yatağını bulur’ demişler… İyi demişler! Mesele zaten yatağını bulana kadar oluyor. En zor anda dahi sakin olabilmek ve sakin kalabilmek hiç kolay değil; bunu elde edebilmek için onca talim yapıyorlar… Gerçi, ‘bu iyi birşey değildir’ de diyebilirsiniz tabi.
Peki, ‘doğru olanı yapmak’ cümlesi sizin için ne çağrıştırıyor?
Hiçbir zaman hep çıkış olmaz; hep iniş de olmaz! Bu dünyada herşeyin bir sonu vardır elbet! Beklemesi ve sabretmesi oldukça zordur; ama illa bir gün nihayete erecek her şey! Dünyadaki süremiz, bizim için bir armağandır; tek bir saliseyi dahi ziyan etmemeliyiz!
İnsan, doğru yaptığını sanarak yanlış şeyler yapabilir! Doğru olanı yaptığınızdan gerçekten de emin misiniz? Denkleme koyduğunuz bütün girdilerin eksiksiz olduğundan peki? Aslında bu dünyada hata yapmaktan azade tek bir kişi dahi yoktur; ama ne yaparsak yapalım elimizden gelenin en iyisi olsun, ve elimizden gelenin sınırlarını da olabildiğince genişletelim, genişlettikçe genişletelim!
Yapay Zeka, Genetik Mühendisliği, Nükleer Füzyon… Dünyanın pek çok coğrafyası şu zamanda kriz içinde! Zor zamanlardan geçiyoruz! Nükleer savaş korkuları yeniden geri döndü… Nükleer kaygılar uzay yarışını, uzay yarışı da teknolojinin ilerlemesini sağladı aslında! Ve Nükleer’in dehşeti insanoğlunu 2. Dünya Savaşı çapında konvansiyonel savaşlardan dahi alıkoydu!
1984 ve Cesur Yeni Dünya gibi distopyalar adım adım gerçeğe dönüşüyor… Ama Global Plütokrasinin sahipleri insandır ve kudretleri kesinlikle sınırsız değildir! Kendilerini sınırsız kudrete sahipmiş gibi göstermeye çalışıyorlar ama bu sadece kalplerimize oynanan bir hücum! Batı Medeniyetinin son 200 yılında Sezarlar hakim olacak diyor Oswald Spengler! Ve Karl Polanyi de Kapitalistlerin ister istemez zayıflayacağını ve yumuşamak zorunda kalacağını öngörüyor! Gerçi her çağın ayrı bir sıkıntısı vardı; sonuçta şu anda her birkaç yılda bir kıtlık olmuyor, veya mesela bizi şok eden Korona’dan çok daha beteri Çiçek salgınları endemik halde değil; ama onun yerine psikiyatrik problemler ve Sosyal Kredi Sistemi gibi şeyler var elbet!
Aslında denkleme katmayı unutmamamız gereken, ama hep unuttuğumuz bir bileşen var: Bu dünyaya yalnızca geçici süre için geldik; ve eninde sonunda da nasılsa terkedeceğiz bu dünyayı! Maalesef; dediğim gibi bu çok mühim gerçeği denkleme katmayı unutmayı alışkanlık haline getirdik! Bu dünya en kötü haline bile gelse, çekeceğimiz en en kötü birkaç yüzyıl perişanlık olacaktır! Kaldı ki en perişan halde bile ferahlık sağlayacak yan etkiler de illa olacaktır! Ayrıca ölüm korkusu da insanlara asla yapmaması gereken şeyleri yaptırabiliyor! Aslında ölüm korkusu olmasa yaşam devam edemez gibi; çünkü saçma sapan şeyleri illa yapardık, en azından deneyebilirdik; ve en sonunda da çok kötü sonuçlarla karşılaşmamamız imkansız olurdu! Ama kontrolsüz, freni patlamış ve raydan çıkmış olanı da en azından hiç olmadığı seçenek kadar kötü ve korkunçtur! Çok da düşünemiyoruz! Çok ağır bir sorumluluktur düşünmek ve sorgulamak! Birilerinin illa yapması gerekiyor! Ama herkes yapamaz! Herkes kaldıramaz! Kaldıramayacak olanlar ne yapmalı peki? Bu bedeli ödemeye razı olan ve deyim yerindeyse kendini feda eden bu kimselere kulak vermeli; öğütlerini dinlemeli!
Genel olarak en hayırlısı olur İnşallah!
