CIA ve KGB gibi örgütlerin astroloji, telekinezi, kara büyü ve benzeri uçtu-kaçtı olarak görülen alanlarda ciddi ciddi deneyler ve araştırmalar yaptığını biliyoruz. Bana sorarsanız esas hata bu tarz, ortodoks bilimin reddedip dışladığı alanları uçtu-kaçtı olarak görüp ciddiye almamaktır. Mesela Sovyetlerin çöküşünden önce fon bulamayan KGB, falcılara başvurmuş ve bazı falcıların %80 ve üzeri isabet oranına sahip olduğunu kaydetmiştir. Bu tarz alanlar, tarihin büyük çoğunda insanoğlunun bilimsel bilgi dağarcığının çok önemli bir kısmını oluşturmuştur. Amerikan yerlilerinin geleneksel bilgi birikimlerinin doğa ve bitki bilimleri alanında modern ortodoks bilimden daha ileride olduğunu artık bir çok bilimadamı dahi söylemektedir. Ortodoks bilimin tamamen reddettiği alanların araştırılmasında ne gibi sakıncalar var? Eğer bu alanlar gerçekten uçtu-kaçtı iseler o zaman en azından bu alanların böyle olduğu kanıtlanmış olur. Kaldı ki eğer hiçbir doğruluk payı olmasa neden CIA ve KGB gibi dünyanın en önemli örgütleri bu işlerin peşinde ciddi ciddi koştursun ki?
Özgür düşünce ve sorgulama çok önemlidir! Isaac Newton da okült ve simya ile uğraşmıştı ama bu eserleri sonraki sözde takipçileri tarafından sansürlendi! 18. Yüzyılda özgür düşünce ve sorgulama kavramlarını bayraklaştıranlar bugün özgür düşünce ve sorgulamanın en büyük düşmanı kesilmiş durumdadır. Onlar sözde Giordano Bruno’nun mirasçısı kabul ederler kendilerini ama aslında bugün bulundukları konum itibariyle aksine onu yakanların mirasçısıdırlar! Uçtu-kaçtı olarak görülen iddiaları inceleme zahmetinde bile bulunmadan çöpe atmak ne kadar doğrudur? Gerçekten uçtu-kaçtı iseler o zaman en azından onların öyle olduğunu kanıtlamanın ne zararı var? Mesele şu ki uçtu-kaçtı damgası yiyen şeyler gerçekten hayalet öykülerinin ötesinde şeyler içeriyor ve en azından bir miktar da olsa gerçeklik payı barındırıyorsa o zaman son birkaç yüzyılda batının bilim ve resmi görüş olarak gördüğü herşey çok ciddi şekilde sarsılmış olur. Peki o zaman bu sözde gerçeklikten fayda gören ve bu sayede birşey olan kimseler ve kurum-kuruluşlar ne olacak? Ben zaten ana akım bilimsel metodun hakikate ulaşmada tek yol olmadığını ve başka birçok bilimsel metod olabileceğini her ortamda ısrarla tekrarlıyorum! Bilim, bilim olabilir ama bana sorarsanız okült de bilimdir! Ortaçağ hristiyanlığında hristiyanlık dışı ritüeller ve dualardan fayda görme çabası büyücülük olarak adlandırılıyordu. O zamanın hristiyanları bunu tehlikeli olarak görmüyordu çünkü zaten başarılamayacağına inanıyorlardı. Buna karşın mesela Hitit medeniyetinde kara büyücülük çok ağır bir suçtu. Kara büyülerin farklı kavimlerde çok ağır bir suç olmasının nedenini Babam bu iddialarda gerçeklik payı olmasına bağlamıştı.
Doğaüstü sandığımız şeyler gerçekten doğaüstü müdür? Meşhur fütürolog Arthur C. Clarke, yeterince ileri bir teknolojinin büyüden ayırd edilemeyeceğini söyler. Cep telefonlarımızı ilkel bir kabileye göstersek bizim hakkımızda ne düşünürler sizce? Babam, ilk cep telefonları çıktığında bir telefonun kablo olmadan çalışamayacağına eminmiş. Bugünkü televizyonlarımızın ve internetin büyücü filmlerindeki sihirli kürelerden ne farkı var peki? Teknolojinin hızla ilerlediğini söylüyoruz. Bu hızla ilerlerse 4. ve 5. Milenyumlara geldiğimizde nerelerde olur sizce? Kara büyü, okült ve uçtu-kaçtı olarak gördüğümüz meseleler de aslında bilimsel olarak mantıklı bir şekilde açıklanabilecek şeyler olabilir. Maalesef günümüzde ortodoks bilimciler kendi açıklayamadıkları herşeyi külliyen red ve inkar etmeyi seçiyor. Birşeyin mantığını açıklayamıyor olmamız öyle bir şeyin varolmadığı anlamına gelmez. Sonuçta 2 yaşında bir çocuk tabletle oynayabilir ve o tablette gerçekleşen prosesleri bilemiyor olması onun o tabletle oynayamaması anlamına gelmez.
Özgür düşünce ve sorgulama çok önemlidir! Zihninizi kapatmayın; aksine açabildiğiniz kadar açın! Çok daha farklı bir dünya var!
Sevgi ve Selametle!