Kadınların erkekler tarafından binlerce yıldır ezildiği tezi amentü gibi kabul edilir. Sorgulanmaz bile. Ama ataerkilliğin erkeğe de zarar verdiğini iddia etmelerine karşın bu zararlar umurlarında bile değildir. Hatta muhafazakar olarak tanımlayabileceğimiz feministler geleneklerin erkeği ezen kısımlarını, aksine kadın lehine daha çok güçlendirmeye çalışır.
Erkek hakları hareketinde hareketin babası sayılan Warren Farrell ve hareketin dünya çapındaki amiral gemisi sayılan ‘A Voice For Men’ internet sitesinin sahibi Paul Elam olarak örneklendirebileceğimiz ılımlı kanat olduğu gibi, çok daha radikal eğilimli olanlar da mevcuttur. Kendi içlerinde PUA ve MGTOW gibi birbirleriyle çatışan kamplar da mevcuttur. Ortalama olarak bakarsak hat safhada bir keskinlik olmamakla beraber genel kısmı şahinlere daha yakındır. Türkiyedeki öncüsü olarak adlandırabileceğimiz Sema Maraşlı gibileri ise Warren Farrell’dan bile daha ılımlıdır.
Hindistan‘da ise ‘Save Indian Family’ gibi erkek hakları savunucularının birbirlerine destek oldukları platformlar mevcuttur. Bana sorarsanız bu tarz platformlar oldukça yararlıdır. Sinerji ve dayanışma ortamı her zaman iyidir.
Dediğim gibi genel olarak mesele; kadınlara yüklenen sorumlulukların azaltılıp haklarının arttırılmasına karşın, erkeklerin sorumluluklarının arttırılıp haklarının azaltılması ve bunun eşitlik olarak adlandırılmasıdır.
Örnek olarak askerlik yapanlar ile en ağır ve tehlikeli işlerde çalışanlar genç erkeklerdir. Ama bu elzem hizmetlerin karşılığında genç erkekler saygı bile görmeyi bırakın; potansiyel tehlike, potansiyel suçlu, potansiyel tecavüzcü olarak görülüyorlar. En ağır yüklerin onların sırtında olmasına karşın hakettikleri karşılığın onda birini bile alamıyorlar. Erkekler daha genç yaşta ölmesine karşın sağlıklarını kimse önemsemediği ve sağlıklarına yatırım yapmadığı gibi, sosyal sigortada ve sağlık hizmetlerinde avantajlı olanlar kadınlar oluyor. Erkekler çok daha fazla şiddete uğruyor ve bunu da kimse önemsemiyor. Tepe noktalarda eşitliği dayatırlarken, madenler gibi yerlerde hiç eşitlik aramıyorlar. Erkeklerin intihar oranları çok yüksek olmasına karşın erkeklerinki değil kadınların psikolojik sorunları önemsenen şey oluyor. Statüsü için uğraşılan kadınlar olmasına rağmen, eşit şartlarda askerlik yapmayı ve gerektiği zaman hayatlarını riske etmeyi hiç istemiyorlar. Eğer birileri hayatını gerekli olduğu için riske ediyorsa statüsünü geliştirme önceliğini onlara vermelisiniz, rahatlarına bakanlara değil.
Warren Farrell’ın temel kitabı olan The Myth of Male Power, sanılanın ve yapılan propagandaların aksine erkeklerin hiçte güç sahibi olmadıklarını, aksine her yerde erkeklerin daha çok şiddete uğradıklarını, ağır iş ve askerlik gibi görevlerin onların sırtında olduğunu ki bu hizmetleri erkeklerin görmeyip kadınların gördüğü hiçbir toplum yoktur, sağlıklarının genel olarak kadınlar kadar önemsenmediğini, sosyal sigortada dezavantajlı olduklarını ve bunun gibi pekçok konuyu anlatır.
Erkek hakları hareketinin birçok konusu olsa da en öne çıkan iki konu kadınların attığı iftiralar ve boşanmalarda kadın lehine karar veren mahkemeler, bütün dünyada hareketin ağırlığının çoğunluğunu oluşturur.
Meselemiz hak ve adalet meselesidir. Tarihin her zamanında toplumun yükü erkeklerin üzerindeydi. Erkekler eğer kadınlar üzerinde tahakküm kurduysa nedeni budur. Eğer askerlik yükünü ve madencilik gibi ağır ve tehlikeli işleri eşit şekilde yüklenmek istemiyorlarsa eşit hak taleb etmemelidirler. Bu işleri birileri yapmak zorunda. Statüsü yükseltilmesi gerekenler bana göre bu zor, tehlikeli ve ağır hizmetleri görenler olmalıdır. Eğer kadınlar eşit sorumluluk alırlarsa eşit haklar kendiliğinden gelecektir. Ama şu andaki durum kadınların erkekleri deyim yerindeyse köleleştirmesidir.
Dünya düzeni teoride ‘Ezenin ezilenin olmadığı bir dünya’ sloganını kullanıyor günümüzde ama pratikte olan şey kadınların erkekleri, zencilerin beyazları, alt kastların üst kastları ezdiği bir sistem. Türkiye’de bu pek bilinmiyor ama uluslararası dünya düzeni muhalifi yayınlarda bu çokça dillendirilen bir problem. Cinsiyet ve diğer farklılıklar üzerinden insanları kamplaştırıyorlar; hem de bütün dünyada. Klasik ‘Böl ve yönet’ taktiği. Birbirimize karşı kışkırtılıyoruz. Dünya düzeni işte bizi böyle yönlendiriyor ve sonunda kaybeden hepimiz oluyoruz!
Ekonomik ve fiziksel güç, gerçekten erkekte olabilir. Teoride bu güçler kadın lehine çalıştırılan yasa gücüyle dengeleniyor. Ama yasa gücü, ekonomik ve fiziksel güçten çok daha üstün bir güçtür. Dolayısıyla yasa gücü kadın lehine çalıştırılınca güç dengesi dengelenmiş olmuyor, tam tersine bu sefer kadın lehine, erkek aleyhine bozulmuş oluyor. Yasa gücünden mağdur olan ve haklarını isteyen erkekler genellikle sıradan, işinde gücünde olan erkeklerdir. Kafamızdaki tipik kadın düşmanı imajı olan aşırı maço erkekler ise çoğu zaman şartlar ne olursa olsun yolunu ve mağdur olmamayı bir şekilde buluyor; hatta tartışma konusu olan süresiz nafaka ve 6284 gibi yasaların da çoğu zaman destekçisi oluyorlar. Bana sorarsanız bu mağduriyetleri gidermek için gerekli olan şey mağdur erkeklerin de kendini ifade edebilecekleri ve haklarını arayabilecekleri bir platform. Ayrıca kendi içlerinde yardımlaşma ve dayanışma ağları da kurulursa çok iyi olur. Ama mağdur erkekler genelde kendilerine ancak kıyıda köşede kalmış yerlerde bir yer bulabiliyor. Seslerini duyuramıyorlar. Gerçi şu da var ki global plütokrasi günümüzde erkeklerin hakkını aramasına şiddetle karşı ve bu tarz platformlara karşı çok ciddi bir baskı uyguluyor. Ama global plütokrasi de tıpkı bütün insan yapımı şeyler gibi sonsuza kadar süremez ve bir gün sonu gelecek. Belki de bu sonu getirecek olan biz erkekler olacağız.
En önce insanın zihni özgür olmalı. Dünya düzeni günümüzde zihnimizi köleleştirmek için elinden geleni yapıyor. Dünya düzeni özgür bireyler değil itaatkar köleler istiyor. Ama düşünmeliyiz! Sorgulamalıyız! Bize söylenen, bize aşılanan herşey doğru mu gerçekten de? Medya ve Sosyal Medya sürekli birşeyler pompalıyor; elbette ki düzen istediğini pompalıyor, istediğini ise sansürlüyor. Türkiye’de İngilizce bilen sayısı azdır. Ama günümüzde google ve yandex translate gibi çeviri programları var. Wiki4men ve wikimannia gibi siteleri incelemenizi tavsiye ederim. Orada benim anlattıklarımdan çok daha detaylı şeyler bulabilirsiniz.
Dünya düzeni hepimizi bir yerlere sürüklüyor. Daha belki anlatılabilecek sayısız şey var ama bu platform bunlar için çok da uygun değil. Teorisyenlere ihtiyaç var. Ama teoriyle ilgilenen pek kimse yok. Zaten bu işlerle insanlar genelde ancak mağdur olduktan sonra ilgilenmeye başlıyor. Sonuçta dünyanın her yerinde riskli bir konu. Ama sadece teorisyenler yetmez; bunun dışında teşkilatçı yönü güçlü insanlara da ihtiyacımız var. Teşkilatçı insanların bu platformlarda alacağı görev; dayanışma, yardımlaşma, sinerji ortamını sağlayıp topluluğu bir kütle halinde icraata geçirmek olacaktır.
Hakkımızda hayırlısı! Şu var ki bu dünya kimseye kalmamış; sonuçta ölümden bugüne kadar kaçabilen olmadı. Gerçek bir anne hiçbir çocuğunun acı çekmesini istemez! Sabırlı ve sakin olalım!