HABERCi HER ZAMAN HAKLININ YANINDA!
Saygıdeğer HABERCİ okurları, değerli Yalovalılar;
Tüm gazetelere, gazete yönetimlerine ve basın mensubu arkadaşlarımıza büyük saygı duymakla beraber, HABERCİ olarak uzunca bir süredir ‘farklı-sıra dışı’ bir yayın politikası izliyoruz. Rutin haberlerin, ilgili kişi ve kurumların açıklamalarının dışında hemen her gün manşetlerimizde ‘ÖZEL HABER’ ibaresi ile, HABERCİ’ye özel haber ve yorumlarla karşınızdayız..
Tersaneler, fabrikalar, OSB’ler..
Şehrin doğusundaki sanayi yatırımları..
Ekonomik açıdan baktığınızda çok ciddi bir potansiyel, ancak çevresel açıdan baktığınızda da bir o kadar riski-tehdidi bünyesinde barındıran devasa sektörler..
SORGULAMAK..
Sizler adına, kamu vicdanı adına soruyoruz, sorguluyoruz, yeri geldiğinde eleştiriyor ve yetkilileri ‘denetleme görevlerini’ yerine getirmeye davet ediyoruz..
Sonuç alıyoruz ya da alamıyoruz..
Bu şehri yönetenlerin umurlarında oluyor ya da olmuyor..
Ama en azından vicdanen rahatız; bu şehirde, gücü her ne olursa olsun, kimsenin dilediği gibi at koşturamayacağını, HABERCİ olarak, 61 yıllık tarihi sorumluluğumuz gereği buna müsaade etmeyeceğimizi ortaya koyuyoruz..
…………………..
Şehrin gündeminde tuttuğumuz konulardan biri de Suudi iş adamı Mohammed Al Fozan’a ait, halk arasında arboretum olarak bilinen turizm imarlı tapulu araziler üzerine oynanan oyunlar..
Kısa, çok kısa bir özet..
Ata mirası topraklar..
Devlet bu toprakları yıllar önce belediyeye bırakıyor..
Belediye, Barbaros Binicioğlu döneminde (2004-2009) turizm imarı veriyor..
Yakup Koçal döneminde (2009-2014) ‘turizm yatırımları’ şartı ile ihaleye çıkılıyor ve satış gerçekleşiyor. (2013’ün başı)
Suudi yatırımcı Mohammed Al Fozan, imar durumunu araştırıyor, öğreniyor ve tapuların yeni sahibi oluyor. (2013 yılı sonları)
Aradan 11 yıl geçiyor..
Bu uzun süreçte; tüm hazırlıklarını yapan, ilk etapta 100 milyon doların üzerindeki yatırımın finansmanını sağlayan, tüm projelerini, görsel sunumlarını tamamlayan yatırımcı karşısında ne bulsa beğenirsiniz?
İşi bozmaya çalışan; iş adamı, siyasetçi, vakıf üçlemesi!!
Öyle bir üçgen kuruluyor ki; tapulu-imarlı araziye 11 yılda bir çivi bile çakılamıyor, dahası, hiçbir gerekçe gösterilmeden, hiçbir mantıklı dayanağı olmadan, turizm imarlı arazi, apar-topar yeşil alana çevriliyor..
Gelin bir empati yapalım..
Sizin-bizim, herhangi birimizin başına böyle bir şey gelse hangi adımı atarız?
Her türlü yasal yola başvururuz; öyle değil mi?
Peki; ne yapıyor Suudi yatırımcı?
Çıt çıkarmıyor; bekliyor, sabrediyor.. 11 yıl boyunca ne bir zimmet davası açıyor ne de ülkeyi zora sokacak bir uluslararası hukuki girişim başlatıyor..
“Ben ülkenizi ve Yalova’yı çok seviyorum. Ya hakkım verilir ve sözüm olan yatırımları hayata geçiririm ya da tapulu arazilerimi bu haliyle torunlarıma miras bırakırım.”
Aynen böyle diyor; Sayın Mohammed Al Fozan..
………………
Yayınlarımız Arapçaya tercüme edilmiş ve geçen yıllar içerisinde eksiksiz bir şekilde Fozan Ailesi’ne, Sayın Mohammed Al Fozan’a iletilmiş. Yalova’ya gelişlerinde aracılar vasıtasıyla teşekkür etmek ve tanışmak istedi; kısmet olmadı. Nihayet geçtiğimiz hafta bir araya gelip tanıştık; tercüman arkadaşlarımız aracılığıyla görüşlerini aldık. Açıklamalarını ve kamuoyuna mesajlarını hafta başında HABERCİ sayfalarında aynen yayınladık.
Tabii söz verdiğimiz için yayınlamadıklarımız da oldu..
Kimler-kimler ne taleplerle gelmişler?
Yatırımı baltalarken hangi üst düzey seçilmiş hangi vakıfla Ankara’da bakanlıkları, dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanı’nı manipüle etmiş ve yanıltmış?
Kimler kendi menfaatleri uğruna Yalova’nın turizm alanındaki devasa yatırımlarını sabote etmişler?
Resmi kurumları yanıltarak, imzası olan belediye yönetimlerini ve çok sayıda bakanlık bürokratını ateşe atmak, hukuki çıkmaza sokmak ne büyük bir cür’et!!
Bunların hepsi bir tarafa..
Bugün itibarıyla..
Her iki ülkenin ilgili bakanları olayın içinde..
Sayın Cumhurbaşkanı’na doğru bilgilendirme yapılmış durumda..
Sorun, uluslararası mahkemelere gitmeden çözülmeye çalışılıyor ve son rötuşlar yapılıyor..
Sayın Fozan; aynen bu bilgileri verdi ve son sözünü söyledi: “Ya ihale şartnamesine uygun yatırımları yaparım ya da bu araziyi torunlarıma miras bırakırım!”
……………….
Köprü yok, otoyol yok, metro-tren hattı ya da herhangi bir ulaşım ağı söz konusu değil; kamusal hiç bir gerekçe yok.
“Ben yaptım oldu” mantığı ile tapulu-imarlı bir arazi nasıl olur da yeşil alana çevrilir?
Bu soruya verecek cevabı olan herhangi bir yetkili çıksın, tek bir kelime etsin..
Biz de görelim..
Görelim ve yazalım!!
Bakalım; bekleyip yaşayacağız..
Hukuk mu üstün gelecek?
Yoksa..
Hukuk dışı uygulamalar mı geçerli olacak?