Etiyopyalıların Kebra Nagast destanını duymuş muydunuz? Bizdeki Oğuz Kağan ve Ergenekon gibi destanları zaten biliriz. Beowulf ve Kalevala gibi Avrupa destanlarını da duymuş olanlarımız vardır. Ama Etiyopyalıların bu destanını bilen bir kişi ile henüz karşılaşmadım!
Bu destan, Süleyman ile Saba Melikesi Belkıs’ın oğlu Menelik’in hikayesini anlatmaktadır. Menelik, Etiyopya kralı olur ve sonunda da Etiyopya’nın günün birinde en parlak ulus olacağı kehanetiyle biter!
Tolkien mitolojisinde beni oldukça cezbeden bir kahraman Turin Turambar‘dır. Bu kahraman dünyadaki en lanetli hayatı yaşamaya mahkum edilmiştir ve en son savaşta ise büyük şeytan’ı öldürecek kişi olduğuna dair rivayet mevcuttur!
Elijah Muhammad mitolojisinde ise onun tarihinden 6600 yıl önce doğan Yakub isimli süperzeki ama aşırı canavar bir bilimadamı, siyah ırk dışında kalan ırkları günümüzde Doberman ve Pitbull gibi ırkları elde ettiğimiz yöntemle ortaya çıkartmıştır. Benim görüşüm ise Sarı ırkın Buzul çağında eksi 100 celsius gibi soğukları dahi görebilmiş olan aşırı kurak Yakutistan’da, Beyaz ırkın ise gene aşağı yukarı aynı tarihlerde Avrupa’nın buz takkesine yakın olup çok daha bulutlu ve nemli olan bir kesiminde ortaya çıktığına inanıyorum. Bana kalırsa özellikle Gürcü ve Bask dillerinin etkileşimleri Buzul çağının sandığımızdan çok daha renkli ve zengin bir tarihe sahip olduğuna dair işaretler veriyor. Gürcüce ve Baskça, birbirlerine en yakın dillerdir. Ancak öbür yandan Gürcüce, Arabcaya yakınken Baskça, Çince’ye yakındır; ve Çince ile Arabca ise birbirlerine oldukça uzaktır!
Bilim, arkeoloji, antropoloji ve benzeri alanlarda araştırmalar sansürsüz ve baskısız devam edebilse kimbilir daha ne hikayelere ulaşacağız… Medeniyet belki defalarca çöktü ve yokoldu! Tarım yaparken Avcı-Toplayıcılığa geçen kültürlerin de var olduğunu biliyoruz; ki zaten Tarım’ın Avcı-Toplayıcılığa göre tek avantajı daha küçük arazi miktarıyla çok daha yüksek nüfusun beslenebilmesidir, ve zaten yalnızca bu nedenden ötürü Avcı-Toplayıcı kültürlere baskın gelebilmişlerdir!
Özellikle antik çağlardaki veya medeniyetle karşılaşmadan önceki kültürlerin mitolojilerinin bir nevi bilim ve fikir olmadığından gerçekten de nasıl emin olabiliyorsunuz? Sümer mitolojisindeki olaylar aslında bir zamanlar gerçekleşmiş ve o zamanki astronomların da şahit olduğu çok ilginç uzay fenomenleri olamaz mı? ‘Gayet tabi devasa ve aşırı ilginç gök olayları, Tanrılarının arasındaki muharebeler olarak yorumlanmış olabilir’ önermesinde nasıl bir sıkıntı var sizce? Veya Hint destanlarının aslında nükleer silahlar, genetik mühendisliği ve uzay seferlerine işaret ettiğine dair de iddialar dolaşıyor! Tevrat ve Yahudilik binlerce yıldır var, ama Akhenaton binlerce yıl boyunca unutulmuştu! Peki binlerce değil onbinlerce yıl varsa arada? Ve hele de tıpkı Mayaların çöküşü gibi en az bir, ama belki daha fazla sayıda çok daha büyük çapta çöküş ayırmışsa bu kimselerle bizleri?
Hint mitolojisinde Milattan önce 3102 tarihinde başlamış ve 432 bin yıl sürecek olan Kali Yuga; yani en kötü dönemi yaşadığımıza inanılır! Bu dönemin özellikleriyle ilgili yazılmış olan metinlerin insan doğası ve genel yaratılış ile ilgili oldukça çarpıcı tesbitlerde bulunduğuna inanılmaz bir hayretle şahit olmuştum! Hintlilerin zaman ünitelerinde, Yahudilerdeki ‘Dünya 6000 yaşındadır’ görüşünün tam aksine trilyonlarca yıllık döngüler dahi mevcuttur! Zaten astrolojideki döngüler bir çeşit takvim değilse nedir? Mesela Azteklerde de biri 360 ve diğeri 260 günlük olmak üzere iki ayrı takvim; bunların da dışında gene bir sürü daha döngü mevcuttur! Hepsini altalta üstüste ekleyin! Ne çıkıyor? Bir yandan tıpkısının aynısı, öbür yandan ise birbiriyle alakası dahi olmayan bir sürü döngü değilse nedir tarih? Söylemedikleri ve söylemek istemedikleri bir sürü şey var! Bir de ‘Metakoloniyalizm‘ meselesi var! Batılılar, özellikle de günümüzdeki bilim anlamında tarihte daha önceki zamanlarda batılı olmayan bir filozofun, bilim adamının, mistiğin vs şu anda kendi görüşlerine muhalefet ettiğinde onun haklı ve batılı bilimin haksız olduğunu sindiremeyecektir! Çünkü onlara göre batılı bilim tek gerçektir ve batılı olmayan birinin batılınınkine muhalefet ettiği ne varsa sokak ağzıyla söylersek çöplüktür! Ama meselemiz ‘Hakikat‘ ise; ve her türlü tarafsız bağımsız araştırma inceleme vs sonucunda ‘Çöplük’ denilenin ‘Hakikat’ olduğu ortaya çıktığında peki?
Hakkımızda hayırlısı!
Düşünün ve Sorgulayın!
Son Kararı yanlızca Siz vereceksiniz!