Sevgili dostum. Aile, devlet ve İslam arasında, kökü, gövdesi, dalları ve yaprakları bir bütün olan, çınar ağacı gibi bir bağ vardır. Sanki bir ipe dizilmiş ahenk içinde çalışan, tesbih taneleri gibi, asla kopmaması gereken çok kuvvetli bir bağ. Bu bağ her bireyin ruhunda, bedeninde, hayatında, var olması, bu ruh ve düşünce içinde, ömür boyu hayat sürmesi gerekir. Ailenin böyle kurulması, İslam’ın önce ahlak olmak üzere, bütün güzelliklerinin, çocukların yaşına göre, onlara aktarılması gerekir. Ahlak, edep, doğruluk, liyakat, samimiyet, saygı ve sevgi çerçevesinde, verilmesi gerekir. Her ne sebeple bu ilimleri biz alamamış olsak bile, çocuklarımızı, bu ilimlerden mahrum bırakmak, onlara yapılan en büyük kötülüktür. Çünkü gözümüz açıp kapayıncaya kadar, onlar evlilik çağına gelmiş, hatta geçmiş bile olabilir. Bu yüzden aile, devlet ve İslam bağı, evlenecek yaşa gelen çocuklarımızda var olması gerekir. Evlenecek olan gençlerde hayat bulması ve sonra aile kurulması gerekir. Daha küçük yaşta ailenin önemi, bilinçli bir düzen içinde, eğitim olarak verilmesi gerekir. Önce kendine, sonra eşine ve çocuklarına, sonra aile büyüklerine, devlet ve dinine karşı sorumluluklarını bilmesi gerekir. Farklı evlerde farklı, farklı kültürle, hatta yanlış verilen inanç düzeninde, büyüyen çocuklarımız, bir araya geldiklerinde, asla anlaşamayacaklardır. Bu yüzden sorumluluk bilinci verilmeyen, verilemeyen evlatlarımız, sağlıklı bir yuvadan mahrum kalacak, ya kurulamayacak, ya da kısa zamanda yıkılacaktır. Çünkü sağlıksız bireylerin, sağlıklı bir yuva kurmaları neredeyse imkansızdır. Bu bağ her ne sebeple olursa olsun koparsa eğer, İslam anlaşılamaz, aile olmaz, devlet huzur bulamaz, kurulamaz kurulsa bile, asla huzur temin edilemez. Allah’ın emri peygamberin sünneti üzere bizi bir birimize bağlayan bu ip Allah’ın ipidir. Bu yüzden aile kutsaldır, değerlidir, paha biçilemez kıymete sahiptir. Bu düşünceler ve duygular içinde kurulan aile, devletten bile önce gelir. Devlete güç veren, devleti ayakta tutacak olanda bu aile bağlarıdır. Çünkü devleti kuracak olan bireyler değil ailelerdir. Fakat ailelerde bireylerin bir araya gelmesiyle kurulur. Her birey bir halkadır. Ancak bir birine kenetlenirse zincir vazifesi görür. Müslümanların çoğunlukta olduğu bir bölgede, İslami eğitimden asla vaz geçilemez. Bu eğitimi alan bireyler, hem kendilerini, hem aile yapısını hem de devletlerini adalet üzere kurarlar. Başka inanca mensup olan insanlarda, Müslümanlardan etkilenir, ya Müslüman olurlar, yada saygı duyarlar. Bu inanç ve düşünce doğrultusunda, birey olmak, İslam’ı öğrenmek ve yaşamak, İslam ahlakı ve adaleti üzerine ilim, siyaset, ticaret ve devlet kurmak gerekir. Müslüman olmanın, Müslüman kalmanın, başka bir yolu yordamı yoktur. Kimse Allah ve Resulünün yolundan başka yol aramasın. Konuşmaktan çok çalışmak, şikayetten çok fikir üretmek, asla pes etmemek, ümitvar olmak zorundayız. Bizi çocuklarımız böyle görecek ve böyle sevecekler. Aile, İslam ve devlet bir bütündür. Ayırdığınız anda ayrılırsınız, asla unutmayın.