Vali Erol, dün basınla bir araya geldi. Açtı ağzını, yumdu gözünü. Bazı gazetelerde çıkan haberlere isyan etti..
Haber / Zeynep TAŞTAN
Yalova İl Özel İdaresi’ne ait Çınarcık sapağı olarak bilinen bölgede bulunan arsalar 140 milyon TL bedelle satış ihalesine çıkarılmış, ancak ihaleye katılan firma olmadığı için satış yapılamamıştı. Yalova Valisi Muammer Erol, dün sabah düzenlediği basın toplantısında konuya ilişkin şunları söyledi: “İhale yapıldı. 4 kişi dosya aldı ama hiçbiri teklif vermedi. Tekrar ihaleye çıkacağız. O ihaleye katılanlarla konuştuğumuzda, ihaleden önceki sürecin uzun sürdüğünü söylediler. O işte ve konuda bilgisi olan, bilgisi olduğunda ilgisi olacak herkes dinlenildi, bilgilendirildi. Usul ne olabilir noktasında TOKİ ile Emlak Konut ile konuşuldu, görüşüldü. Ondan sonra bir şartname oluşturuldu. O şartnameyle ilgili katılımcılar; İstanbul’da ciddi bir firmaydı. Patronu geldi ve ‘Nasıl buluyorsun şartnameyi?’ diye sordum. ‘İdare lehine çok avantajlı’ dedi. Ondan sonra girmediler ihaleye. Teklif dahi vermediler. O ihalelerde olmayan, bizim şartnamede olan bir iki husus vardı. Onlardan birisi mesela teklif edilen fiyatın yüzde 25’ini bize bir ay içinde nakit olarak verecek. Bu emlak konutun gelir paylaşım ihalelerinde olmayan bir şeydi; ağır geldi. Şimdi biz onu biraz geriye çekeceğiz. Bir de, ‘hazırlanamadık’ dediler. Hazırlanmakla ilgili kendilerine biraz süre tanıyarak o ihaleyi yeniden yapacağız.”
‘Günün sonunda karlı çıktığımız seçenek hangisi; buna bakacağız’..
Vali Erol, sözlerini şöyle sürdürdü: “O ihaleyle ilgili ağzı olan konuşuyor. ‘Yok ona verecekler, buna verecekler’ falan diyenler var. Onu diyenler belki utanmışlardır; birazcık insanlarsa, Allah’tan korkuyor, kuldan utanıyorlarsa; aynaya bakıp, kendilerine bakıp utanmışlardır. Varsa biraz izan, utanmış olmalarını beklerim. Muhammen bedel diye bir şey yok. Şartnameye bakarsanız, görürsünüz. Bizim bir yerimiz var. Kıymetli bir yer olduğunu düşünüyoruz. Buraya kıymet katacak ağabeyleri çağırıyoruz. Buraya ne kadar kıymet katarsanız, kattığınız kıymet ölçüsünde ne kadar çok gelir elde ederseniz, biz ondan pay almak istiyoruz. Gelir paylaşımı ihalesinin mantığı bu. En fazla parayı veren; örneğin biri geliyor 100 lira yatıracağım diyor, birisi 150, birisi 200 lira yatıracağım diyor. Birinci kriter bu. İkincisi de bizlere vereceği pay. Peşinat gibi bunlar önemli. Totalde biz günün sonunda en fazla karlı çıktığımız seçenek hangisi; buna bakacağız. İhale değerlendirmesi yapılırken buna bakacağız. Bu tüm süreçlerde, şartnamenin tüm kalemleri de herkese açık. Döner döner bir daha okurlar. Anlamadıkları bölüm varsa bize sorarlar, bizler anlatırız söyleriz. Bizim göremediğimiz bir üç kağıt, peşkeş, dalga, numara filan varsa, o ağabey gördüyse, ‘ya burada var’ filan diyorsa; bize göstersin.”
‘Kul hakkı’..
“Maalesef bazen sizler bir şekliyle alet oluyorsunuz” diyen Vali Erol, şöyle konuştu: “Bendeki sizin fotoğraf da bu. Yani boş beleş, akşam rüya görüp işkembeden atan ağabeylerin atraksiyonlarına gazetelerinizi falan mecra yapıyorsunuz. Onlara o fırsatı veriyorsunuz. Kendinizi kullandırıyorsunuz. Bir haberi yazmadan etmeden önce bu tür atraksiyonla gelen ağabeyleri bir dinleyin. Mesela işte; Özel İdare’nin yeri peşkeş çekiliyor, Arap geliyor, Çin geliyor deniyor. Ya aç, sor bana. O manşeti atmadan, o yazıyı yazmadan bir sor bana. ‘Bu ağabey böyle üfürdü, bunun doğrusu nedir?’ diye bir sor. Ofsaytta kalma. Doğruyu öğren, sonra yine ne yazıyorsan yaz. Bir tarafın dolduruşuna gelerek bunu yapma. Gazeteci tarafında ağabeyler çok meyilliler. ‘Ya kamudan birisi yamyamlık yaptı ya da yaptı şüphesi var, hadi biz bunun üzerine gidelim. Yapma ihtimali var, biz yapmış diye yazalım, kendini aklasın.’ Ayıkla sonra pirincin taşını. Bu bir kul hakkı. Bu kul hakkı meselesinde haberleri yaparken dikkat edilmesini tavsiye ederim. Yoksa size yazık oluyor. Gazetecilik olarak yaptığınızın da, açık söylüyorum, çok bir değeri kalmıyor.”
‘Doğruyu yazın, canımızı alın’..
Çınarcık sapağındaki arsanın imar durumunun belli olduğunu söyleyen Vali Erol, son olarak şunları söyledi: “Ticaret ve turizm alanı orası. Daha ihale şartnamesinin hazırlanma sürecinde gittik, profesyonellerinden akıl almaya çalıştık. ‘Bunun uzmanı vardır’ dediler. ‘Gel bize akıl ver’ dedik. Ondan sonra adam çıkıyor, ‘peşkeş çekiliyor’ diyor. Bunu söylerken Allah’tan korkuyor musun, kuldan utanıyor musun? Şöyle düşünüyor; Ben onların yerinde olsaydım kesin böyle yapardım diyor. Öyleyse yapmıştır diyor. Hayda; ayıkla pirincin taşını. Niye o adam kadar ahlaksız, hırsız olmadığını açıklamak zorunda kalıyorsun? Bizim zorumuza giden tarafı bu. Onun için ne olur kendinizi bu tür atraksiyonlara kullandırtmayın. Bu sizin haberciliğinizi, gazeteciliğinizi, değerinizi düşüren, küçülten şeyler. Doğruyu yazın, canımızı alın. Gelin; yanlış yaptınız diye kızın, sövün, yazın. Ne diyorsanız deyin; ama herhangi bir menfaat kaygısıyla sizin üzerinizden kamuyu, kamuda çalışanları sopalayarak, işten bizar etmek, hevesini tüketmek filan gibi gayreti olan ağabeylere de alet olmayın. Benim sizden talebim budur.”