Haber \ Büşra GÜNDÜZ
Çin rejiminin zulmüne ‘dur’ demek ve Doğu Türkistan’da yapılanları protesto etmek için AGD Yalova Şubesi tarafından bir basın açıklaması düzenlendi. Dernek binasında gerçekleştirilen açıklamayı AGD Yalova Şubesi Başkanı Özkan Ak yaptı. Ak açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Sömürgecilerin yağma ve talanları dünyayı yaşanmaz hale getirmektedir. Adil bir düzenin hakim olması gerekirken, uluslararası anlaşmalar ve insan hakları olarak sunulan bazı iki yüzlü söylemler güçlülerin zayıfları ezmesine sebep olmaktadır. Dünya tarihinde yaşanan binlerce savaşa rağmen barış ve adalet sağlanamamış, aksine tüm anlaşmalar ve Avrupa Birliği, NATO gibi kuruluşlar başta olmak üzere uluslararası birçok kuruluş emperyalizmin ve sömürgeci anlayışın güçlenmesine sebep olmuştur. Çıkarlarını her türlü kutsalın üzerinde tutan ülkeler, zayıf bırakılmış ülkeleri ve halkları ezmeye devam etmektedir. Emperyalizm; işgallerle, iç savaşlarla, şiddet ve korkuyla, baskı ve tahakkümlerini sürdürmektedir. Mevcut dünya düzeninde İslam ülkeleri ve Müslüman halklar ya ABD, İngiltere, İsrail safında yer almaya ya da Rusya-Çin ikilisinden birine sığınmaya zorlanmaktadır. İslam coğrafyasında ise vesayet rejimleri bulunmaktadır. Bağımsızlığını ilan etmiş birçok İslam ülkesinde emperyalizmin üsleri ve askerleri bulunmakta, bu ülkelerin asker ya da sivil yöneticileri de maalesef tüm icraatlarını vesayet altında yürütmektedir. İslam ülkelerinin küresel güçlere bağımlı oluşları ya da küresel güçler arasında denge politikaları izlemek zorunda kalışları, haksızlıklar karşısında ya göstermelik tepki vermelerine ya da susmalarına yol açmaktadır. Emperyalist ve katil Çin devleti, yıllardır işgal ettiği Doğu Türkistan’da her türlü yöntemi kullanarak sistematik katliamlar gerçekleştirmektedir. 2016 yılından bu yana 3 milyonu aşkın kardeşimiz, toplama kamplarıyla hürriyetlerinden yoksun bırakıldı kısırlaştırma programlarına tabi tutuldu. Ayrıca hastalık ve salgın bahane edilerek insanlar Çin yönetimi tarafından evlerinde ölüme terkediliyor. Geçtiğimiz günlerde ise çıkan yangına müdahale edilmeyerek arasında çocukların da yer aldığı Uygur Türkü kardeşlerimiz şehit oldular. Doğu Türkistan’da yaşayan kardeşlerimizin birçok temel haktan mahrum bırakıldığına, inanç ve düşünce özgürlüklerinin kısıtlandığına, toplama kamplarında tecrit edilmiş bir yaşama zorlandığına, psikolojik ve fiziksel işkencelere maruz kaldıklarına dair acı gerçekler hepimizi derinden yaralamaktadır. Çin’in bu baskılara gerekçe olarak tüm Müslüman Doğu Türkistan halkını şiddetle ilişkilendirmesi de kabul edilemez. Tam tersine insanların temel hak ve özgürlük talepleri karşısında Çin yönetiminin baskı ve tahakküm uygulaması bir şiddettir. Başta Türkiye olmak üzere İslam ülkelerinin Müslüman Doğu Türkistan haklı talepleri doğrultusunda Çin’e karşı birlikte hareket etmeleri ve her platformda bu konuyu dile getirmeleri Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin seslerine ses katacaktır. Ayrıca bilinmelidir ki sadece üzüntümüzü belirtmek, sadece miting ve açıklama yapmak artık tek başına yeterli değildir. Zulmü durdurmak ve mazlum kardeşlerimize yardımcı olmak için eylem gerekmektedir. Kuklalara karşı hamasete dayalı söylemler geliştirip kuklacılara teslim olunarak gidilen yolda duvara toslamak kaçınılmazdır. Dünyanın herhangi bir yerinde bir insanımızın haksızlığa uğramasını istemiyorsak bunun yolu İslam ülkelerinin hak ve adalet ekseninde güç birlikteliği yapmasından geçer.”