Mahalle Afet Gönüllüleri Yalova Temsilcisi Sabri Karaçam, yıkıntı altında mahsur kalma anında yapılması gerekenleri sizler için anlattı..
Her zaman deprem gerçeğine dikkat çeken ve deprem öncesinde, anında ve sonrasında yapılması gerekenleri sık sık kamuoyu ile paylaşan Mahalle Afet Gönüllüleri Derneği (MAG-DER) Yalova Şubesi Başkanı Sabri Karaçam yıkıntı altında kalınınca yapılması gerekenleri sizler için anlattı.
“Hareket kabiliyetiniz kısıtlanmışsa çıkış için hayatınızı riske atacak hareketlere kalkışmayınız. Biliniz ki kurtarma ekipleri en kısa zamanda size ulaşmak için çaba gösterecektir. Unutmayın, ne kadar çok eğitimli insan olursa o kadar şanslıyız demektir. Enerjinizi en tasarruflu şekilde kullanmak için hareketlerinizi kontrol altında tutunuz. El ve ayaklarınızı kullanabiliyorsanız su, kalorifer, gaz tesisatlarına, zemine vurmak suretiyle varlığınızı duyurmaya çalışınız. Sesinizi kullanabiliyorsanız kurtarma ekiplerinin seslerini duymaya ve onlara seslenmeye çalışınız. Ancak enerjinizi kontrollü kullanınız. Bir enkazda sesli ve sessiz aramalar yapılabiliyor. Erzincan depreminde Nurcan hemşire 9 gün, Senirkent sel ve heyelanında Gülsüm Nine 2 gün, Dinar’da 9 kişi 36-48 saat, Adana depreminde Sercan Güvercin ve Hatice Öğretmen 2 gün sonra, Marmara depreminde pek çok kişi 3 üncü, 4 üncü günlerde hatta 5 inci günde, Düzce depreminde Şaziye Bulut 41 saat sonra enkazdan sağ olarak çıkartılabilmiştir. Arama-kurtarma eğitimleri ilk önce kendiniz, eşiniz, çocuklarınız, komşunuz, arkadaşınız ve bulunduğunuz ilde yaşayanlar için önem arz ediyor.”
TARİHTE BUGÜN
İstiklal Marşı’nı yazmak üzere kendini Ankara’da Taceddin Dergahı’na kapatan Akif, kağıt yokluğundan duvarlara kazıyarak 2 günde İstiklal Marşını yazar. Türk halkının geçirdiği en zor süreci en derin duygularıyla ifade eden Mehmet Akif, milli duyguları harekete geçirerek halkın Kurtuluş Savaşına olan inancın pekişmesine vesile olacak mısraları yazmaya başlar. Anadolu halkının içinde bulunduğu kötü durumu, savaşlarda kaybedilen yüz binlerce evladın acısı dinmemişken savaşa devam etmenin zorluğunun farkında olan Akif, bağımsızlık ve hürriyet için yine bir gayretle cepheye koşulması gerektiğini anlatarak halkı harekete geçirir. İstiklal Marşını yazmadan önce de Anadolu’yu diyar diyar gezerek vaazlar veren Akif, halkı Milli Mücadeleye karşı bilinçlendirmek için elinden gelen gayreti yaptı.
Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşını yazıp bitirdiğinde Hamdullah Suphi’ye teslim etti. Yüzlerce gelen şiirinden yalnızca 7 tanesi seçildi ve bu 7 şiirden biri Türk Milletinin milli marşı seçilecekti. Mecliste ilk Mehmet Akif’in 10 kıta 41 mısralık şiiri okundu, henüz ilk kıtası okunurken tüm salon gözyaşlarıyla ayakta alkışlamaya başlayınca diğer şiirlerin okunmasına dahi gerek kalmadan Mehmet Akif Ersoy’un şiiri 12 Mart 1921 günü İstiklal Marşı olarak kabul edildi.
Maddi olarak çok zor durumda olan Mehmet Akif, yarışmadan kazandığı parayı kabul etmeyerek vakıflara verilmesini istedi. Ve kendi kitabı olan Safahat’a İstiklal Marşını koydurmadı. “İstiklal Marşı benim değil Türk Milletinin şiirdir’ gerekçesiyle kendi şiir kitabına İstiklal Marşını koymamıştır.
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
Raylar üzerinde 4 metre 80 santim yürütülen Yürüyen Köşk, aynı zamanda bir teknoloji harikasıydı. İlk elektrik kullanımı ve ilk yerden ısıtma sistemi Yürüyen Köşk’te kullanıldı.
Atatürk tarafından 1930 yılında bir ağaç dalı kesmemek için raylar üzerinde yürüttüğü Yalova’daki Yürüyen Köşk, sadece bir doğa ve çevre sembolü değil; aynı zamanda bir teknoloji harikası olma özelliği taşıyor. 1929 yılında yapılan köşkte Türkiye’de ilk defa elektrik kullanılmıştır. Aynı zamanda yerden ve duvardan ısıtma sistemi de ilk defa köşkte kullanılmaya başlanmış. Araştırmacı-Yazar Metin Erdoğan’dan edindiğimiz bilgilere göre; köşkün 50 metre uzağındaki jeneratör odasında bulunan 110 voltluk Siemens marka motor ile önce elektrik üretildi. Daha sonra bu elektrik, 50 metre uzunluğundaki bir kablo ile kazan dairesine ulaştırıldı. Burada ısıtılan su, borular ile duvar ve tabana verilmek suretiyle köşkün ısınması sağlanmıştır.