Yazı başlığımı bir örnekle açıklamaya çalışayım.
Yalova’nın Çınarcık ilçesine bağlı Şenköy, mezra köylerinde bile bulamayacağınız kadersizlikle 2024 yılını geride bırakıyor.
Dağları rüzgârgülleri, denizini midye çiftlikleri, arazileri de zengin yazlıkçılarla çevrili. Köy mücavir alanındaki 18 farklı maliye yeri sudan ucuz fiyatlarla Çınarcık belediyesi tarafından zenginlere ve hatırlı tanıdıklara satılmış durumdadır. Biraz daha ilgisiz kalınırsa köy diye bir şey kalmayacak.
Geçenlerde şahit olduğum bir olayı anlatayım sizlere…
Köy içindeki iki dönümlük arsaya babasının evinin yanına küçücük bir ahşap bina kurma mücadelesi verenlerin çabalarına takıldım.
Ne mümkün!
Ceza üstüne ceza…
Ev yapmak istedikleri arsa, köy içi…
Gerekçe, köyde imar uygulaması olmaması.
Baba, oğluna mahcup, oğullar evsiz barksız…
Şimdi bu olaylara görgü tanığı oldum ya…
Gerçekten layık görülen uygulamaya en büyük tepki benden geldi.
Çünkü köyün etrafında hem de birinci sınıf tarım arazilerinde yer satın alan Araplara, zengin yazlıkçılara, hatırlı eski bürokratlara her şey serbest…
Adam zeytinliğin içine saray yapıyor da ses çıkaran yok!
Hemen yolu asfaltlanıyor. Elektrik, gaz, su gibi hizmetler koşarak kapılarının önüne kadar geliyor.
Kanunların hiçbir maddesi onları olumsuz yönde etkilemiyor.
Sahi Şenköy’ün gençleri nasıl çiftçilik yapacaklar?
Babalarına ait arsalarının üzerine ev yapamıyorlar. Çınarcık’ta ya da Yalova’da daire alıp tarlalarına şehirden mi gidip gelecekler?
Sayın valimiz bu yazıyı okur mu bilemiyorum. Fakat bu konuyu farklı bir üslupla mutlaka cumhurbaşkanımıza ulaştıracağım.
Sayın bürokratlar, çok kıymetli siyasetçiler ve yerel yöneticiler!
Araplara, zengin yazlıkçılara, eski bürokratlara var da Şenköylülere niye yok!
Üstelik Şenköylüler, tarım arazisi olmayan köy içi mevkiine ev yapmak istiyorlar. Zeytinlik içlerine ya da birinci sınıf tarım arazilerine değil…
Neden köylüyü devlete ve hükümete düşman yapıyorsunuz?
Bu işte bir kasıt yoksa ihmal ve yönetim beceriksizliği var demektir.
Köylü, zeytinliklerine ve bahçelerine traktörle gidemezken zenginlerin kapısı önüne kadar stabilize ya da asfalt yollar götürülüyor.
Geçenlerde yine şahit olduğum bir olayda köylünün traktörü çamura saplanmıştı. Toprak yol, yağmur nedeniyle kayganlaşmış ve çamurlaşmıştı. Zavallı köylü, battığı yerden başka traktörlerin yardımıyla çıktı ama aracın da yarı ömrü gitti.
Köylüler, yaşadıkları bu garip olayın sebebini devletin kendisi zannediyor. Yerel yöneticilerin, bürokratların ve siyasetçilerin sorumluluğunu nereden bilsinler!
Çoğu sorumlu, Yalova’nın bir il olduğundan ve köylerinden herhalde habersiz!
Bütün hayatları Yalova merkezde, üç sokak içinde geçenler kent insanının gözünde yer edinemezler.
Köyleri de gezin be kardeşim…
İnsanların dertlerini dinleyin.
Şehirli bir şekilde derdini yetkili makamlara iletiyor. Köylü öyle değil ki!
Devleti de hükümeti de bir zannediyor ve küsüyor.
Tarlasını evini satıp şehre kaçanların sayısı hızla artıyor.
Küçük bir anıyla yazımı bitireyim.
1954’lü yıllarda İstanbul valisi Fahrettin Kerim Gökay’dır…
Yalova’da İstanbul’a bağlı bir ilçedir.
Fahrettin Kerim Gökay, her ayın son haftası Yalova’ya gelir, atına biner Esenköy’e kadar tüm yerleşimleri dolaşır ve halkın derdini dinlermiş.
Belli yaş grubu Fahrettin Kerim Gökay’ı hala hatırında tutar. Öyle ya her ay atın üstünde Yalova’nın bütün köylerini dolaşan valiyi kim unutur.
Yıl, 2024. Yer, Yalova’nın Çınarcık ilçesine bağlı Şenköy…
Köyün hala yerleşim planı ve imarı yok.
Mezraları bile kıskanmamak mümkün mü?
Kaç köyü var ki Yalova’nın?
Hele Çınarcık ilçesinin!
Bir elin parmak sayısı kadar bile değil.
Siz bu yazıyı okuya durun. Ben tüm dertleri teknik yönleriyle cumhurbaşkanımıza aktarmaya çalışacağım.
Belki Şenköy’ün dertleri sebebiyle ülkemizdeki tüm köylerin sıkıntılarına dikkat çekmeyi başarabilirim.