‘Gerçek nedir’, ‘Bulunmalı mıdır’, ‘Doğru yolda mıyım’, ‘Niye yaşıyorum’, ‘Hayatın anlamı ne’ tarzındaki soruları neden kimse önemsemez. Herkes hayatın koşuşturması içinde sadece güç ve para için savaşmaktadır. Peki bunları niçin istiyorlar? Anlamı nedir? Çoğu güç ve para elde etmiş insan hala mutsuz bir hayat sürmektedir. Çünkü kimse hayatı sorgulamamakta, sadece belli kalıpların peşinde hayatı geçiştirmektedir. İnsanlara belirli bir motto verilmiş ve bunu kimse sorgulamadan pratiğe geçiriyor. ‘Ben neden bunu yapıyorum, ben niye bu işle ilgileniyorum’u kimse sorgulamıyor. Sadece eyleme geçiriyor, hiç düşünmeden. Ben diyorum ki; bir cephede İmam Gazali, Muhyiddin ibn Arabi, Rene Guenon, Henri Bergson var, öbür uçta ise Aleister Crowley, Marquis de Sade, Nietzsche, Anton LaVey var. Bence iki cephe de ilgilenilmeyi fazlasıyla hak ediyor. İki taraf da yanlış söylemiyor, birinin doğru olması demek diğer tarafın yanlış olduğu anlamına gelmiyor. İnsanların en büyük yanılgısı bu tekdüze düşünce sistemine sahip olmasıdır. Aslında her iki taraf ile ilgilenip, iki tarafın da doğrularını ve yanlışlarını görebilirler. Körlerin fil tarifi yani Anekantavada mühimdir. Çünkü herkes gerçeği bir açıdan görür ve o açıdan söylediği doğrudur. Anekantavada, Antik Hindistan’da ortaya çıkan metafiziksel gerçekler hakkında Jain doktrinini ifade eder. Jainism’e göre gerçek tek bir doğru ile açıklanamaz. Nihai hakikat ve gerçeklik, karmaşıktır, çok yönlüdür. Jain metinleri, Budist ve Hindu metinlerinde anekantavada kavramı yedi kör erkek ve bir fil hikayesi üzerinden anlatılır. Yedi kör erkek bir filin etrafına getirilir ve onlardan fili incelemeleri ve yorum yapmaları istenir. Her birinin yaptığı yorum doğru fakat tam değildi. Sonuçta bütünü fil olan bir gerçeklik vardı. İşte bütün resmi görebilmek önemlidir. Fakat bunu yaparken parçaları da yanlış görmememiz gerekir ki resmin bütününe ulaşabilelim. Kendi tecrübelerimden bahsedecek olursam; erkek hakları hareketiyle ilgili olduğum zamanlarda kadınların ezilmişliğini görmeyi uzun süre reddettim. Şimdi düşününce ise, kültürlerin her iki cinsi ayrı ayrı ezdiğini ve bu dengenin değerlerinin kültürden kültüre değiştiğinin farkındayım. Rusya’da bir kadının ezildiği konu farklı iken, Arabistan’da bambaşka bir konuda ezilme söz konusudur. Aynı şekilde erkeklerde de benzer durum geçerlidir. Hayata tek açıdan bakılmaması gerektiğini öğrenmiştim. Bu doğrultuda 2011 yılında sol eğilimli yayınlarla ilgili çok okuma yaptım, 2012 yılının sonunda ise aynı şeyi dini konularda yaptım. Bunlarla da yetinmeyip daha farklı felsefe, bilim ve tarih gibi alanlarda da kendimi geliştirdim. Bu bende epey bir sarsıntı yapmıştı fakat değdiğine inanıyorum. Örneğin aslında ülkücü ideolojiye uzak olmama karşın kütüphanemde Alparslan Türkeş’in Dokuz Işık kitabı da var. Söylemem o ki, sadece taraf olduğunuz alanlar ile değil karşı taraf ile de ilgilenin. İlgilenin ki gerçekleri daha net görebilesiniz. Bu size ya savunduğunuz tezi sağlamlaştıracak fikirler elde etmenizi sağlayacak, ya da kendi tezinizin zayıflığını gösterecektir. İki şekilde de kârdasınız. Tek gözünüz kapalı değil, iki gözünüz birden açık olsun. Sorgulamak, gerçeği arayanlar ve isteyenler için önemlidir. Ben doğru olan ne ise onu yapmak istiyorum. Yazı okumayı seviyorum, ailem bana sürekli sorgulamam gerektiğini öğretti, dinlemek istemediğim zamanlar olsa da dinledim, oldukça yorucuydu. Fakat bakıyorum ki hayata bakış açım diğer insanlara göre daha geniş ve çevrem de bunun farkında olduğundan daha ciddiye alındığımı görüyorum.
Gerçek bir puzzle gibidir ve felsefe disiplinleri bu puzzle’ın parçalarıdır. Toplayabildiğiniz parçalardan sonra gerisini niye getiremeyesiniz ki…
Mail: xyztu12345@gmail.com