Sevgili dostum. Bu çalışmamızla hem sana hem bana, faydası olması hasebiyle, kibri ve tevazuyu yazmaya karar verdim. Rabbim anlamayı mütevazi olmayı, inanan ve iman eden tüm Müslümanlara nasip etsin. Çünkü tevazu sahibi olmayan, olamayan hiç bir Müslüman tebliği anlayamaz, davet dini olan İslam’ı, dava edinemez, daveti yanlış yapar. Müslümanlık sadece kendi bildiği kadar kendinde kalır. Halbuki İslam ancak tevazu ile kıyamete kadar baki kalabilir. Tevazu, verilenin alınanın haktan geldiğini kabul edip, ona göre hayat kurmanın adıdır. Gayreti kendinde verileni haktan bilmenin adıdır. Karşıdan ne bekliyorsa karşıya ona göre davranmanın adıdır. Ne kadar yükselirse yükselsin, kimseye tepeden bakmamanın adıdır. İnsanlığa, inanca, ahlaka zarar veren kim olursa ona dur diyebilen, kendi nefsine, zarar verilene sabretmenin adıdır. En çokta başkaları için yaşamanın yaşlanmanın, işe yaramanın adıdır.
Sevgili dostum. Yaradılış itibarıyla, kibir şeytanı, tevazu yani mütevazi olmak ise insanı temsil eder. Kibri tercih edersen şeytana, tevazuyu tercih edersen insanlığa hizmet edersin. Kibirli insana hizmet eder, kibirli olduğunu bile bile onunla arkadaşlık edersen, şeytanı memnun edersin. Tevazu sahibi olanla arkadaşlık edersen, hem mütevazi olur hem de Allah’ı memnun edersin. Çünkü Allah kibirli insanları değil, mütevazi, tevazu sahibi olan insanları sever. İnsanlardan zarar görür, tevazu olmaktan vazgeçersen, tevazuyu anlamamış yada tam kavramamış olabilirsin. Böyle yaparsan şeytana, çalışmak zor diye çalışmaktan vazgeçersen, insana köle olursun. Tevazu sahibi olursan, çıkmaz sokaktan çıkar, kör kuyudan kurtulur, tekeden süt çıkarır, yese kapılmaz, iman varsa imkan da vardır der, kırılanı onarır, döküleni toplar, tecrübene tecrübe katarsın.
İnsanlardan zarar görmemek için, kuralcı, kararlı, planlı, düzenli olabilirsin. Bunlar senin tevazu sahibi olmanı engellemez. Tevazu sana merhameti, şefkati, iyi huylu olmayı, çalışkan olmayı, adaletli olmayı, haksızlık karşısında susmamayı, kimseyi yarı yolda bırakmamayı, insanlara değer vermeyi, insan kazanmayı, insanlık yolunu açacaktır. Bu yol Allah’ın razı olduğu sıratı müstakim dediği, peygamberlerin, Allah dostlarının, doğru olanların, kurtuluşa erenlerin yolu olduğunu yüreğinde hissedersin.
Kibir ise öyle bir hastalıktır ki, bedeni bitiren, eriten kanser gibi, ruhu bitirende kibirdir. Kibir sadece sende olsa sana, bende olsa bana zarar vermez. Tüm insanlığa zarar verir hatta insanlığın tamamının yok olmasını sağlar. Şeytanı cennetten kovduran, Adem’i cezalandıran, orduları mağlup eden, Moğol’un zulmü de, yok olması da, Osmanlı’yı yıkan yıktıran, savaşları çıkaran, Rusya’yı Amerika’yı çini kuran, hatta yıkacak olan kibirdir. Ümmeti parça parça eden, elini kolunu bağlayan, İsrail’i başına bela eden, İsrail’i kuran kurduran kibirdir. Bir habis gibi insan ruhuna giren, insanlıktan çıkaran, işin garibi fark edilmesi çok zor olan, şirkten bile tehlikeli, tedavisi olmayan bu hastalık gizli şirktir. Şirk işleyeni açıktan görür, şirk işleyende kendini belli eder. Dışardaki yara gibidir. Zamanında müdahale edilirse tedavisi daha kolaydır. Kibir içerdeki yaradır ne yaralı nede başkası görebilir. Bu yüzden insanın ruhuna daha yakından bakmak, onun ruhuna dokunmak, yani ruhunun da röntgenini çekmek gerektirir. Kibir denilen illet, ilim öğrenende de, öğrenmeyende de zuhur edebilir. Zenginde de olur, fakirde de, Kürt’te, Türk’te, Arap’ta, Acem’de hatta her ırkta her dinde, her meshepte bu hastalık zuhur eder. Ben de yok bizde kibir olmaz diyen her toplumu sarar ve yok edene kadar bırakmaz. İlim alıyorum diyene ben bilirim, almayana oda çok biliyor dedirtir.
Kibirli insan hasetten kinden nefretten düşmanlıktan kendini üstün görmekten kıskançlıktan cimrilikten desinlere çalışmaktan gıybetten fitneden yalandan asla kurtulamaz ta ki kibrini fark edip tövbe edene kemoterapi görene kadar. Tevazu sahibi olanlar gösterişten uzak yaşadıkları için, uzaktan cazip görünmezler, huzur onlara yakın olmaktadır. Kibir sahibi olanlar ise daha çekici, daha keyf verici görünürler, bir biriyle yarışırlar, çok mutlu gibi görünürler, fakat kendilerini kandırmaktan öteye gitmez. Cennet bedava iken, kibir cehennemi çok yüksek bedellerle satın alır. Bu yanlış yoldan dönmek ve sahte olmayan gerçek huzuru anlamak için, tefekkür yani kendini hesaba çekmek, hesaplı yaşamak şarttır. İnsan olduğunu bir birine muhtaç olduğunu, asla unutmamak gerekir. Çöpü atanın çöpü toplayana muhtaç olduğu gibi, çöpçüde çöpü atana muhtaçtır. Yük hamala, hamal yüke, işçi patrona, patron işçiye muhtaçtır. Anne babaya, babaanneye muhtaçtır. Neslin devamı için, her ikisi de evlada muhtaçtır. Büyümek ve yürümek için evlat ana ve babaya muhtaçtır. Gerisini sen tefekkür et tamamla istersen. İnsanlığa, doğaya, hayvanlara, kuşlara ağaçlara, yaza kışa, yeniden bak. Ya kibirlen şeytana asker ol, ya tevazu sahibi bir insan ol insan kal. Seni tenzih ederim. İncir yetiştirmek için kara sineğe muhtaç olan çiftçiyi görünce, eşeğe muhabbetim, hürmetim arttı. Rabbim tevazu sahibi mütevazi insanların sayısını çoğaltsın, dünya ve ahiret saadetini anlamak ve huzuru, mutluluğu, yaşamak ve yakalamak için.