Bir şehrin planlamasında koruma; yani korunacak, bozulmayacak olan alanların net bir biçimde belirlenmesi, kullanma; yani hangi yatırımların-nereye konuşlanacağının tespit edilmesi son derece önemlidir. Kamu yararı-kamu menfaati esas alınmadan hazırlanacak ve uygulanacak her plan şaibelidir, tartışma konusudur. …………………………..
Konuyu biraz açmakta fayda var.. Yalova ilinin planları yıllardır konuşuluyor, tartışılıyor. Yapılan plan değişmez mi? Yeri ve zamanı geldiğinde değişir, revize edilir elbette. Ancak, yazının başında belirttiğimiz gibi, kamu yararı-kamu menfaati varsa bu değişiklik yapılır. Eski Yalova Valisi Prof. Dr. Yusuf Erbay döneminde hazırlanan ve kendi ifadesi ile ‘ŞEHRİN ANAYASASI’ olarak tanımladığı planlar aradan geçen yaklaşık 15 yıllık süreçte defalarca değişti, revize edildi. Zaman zaman yok hükmünde kabul edilen planların başına gelmeyen kalmadı. 1/25 binlik planlardan 1/50 binlik planlara geçişte körfez köprüsü, oto yollar, OSB’ler ve diğer faktörler gerekçe gösterildi. Buradan anladığımız şu: Planlar uygulamaya girdikten sonra eğer bölge ve ülke genelinde farklı yapılanmalar, yatırımlar devreye girerse, mevcut planlarınız elbette güncellemeye ihtiyaç duyar. Ancak, aradan kaç yıl geçerse geçsin, şartlar nasıl değişirse değişsin, asla değişmemesi ve taviz verilmemesi gereken iki vazgeçilmeziniz olmalı: 1- Kamu yararı-kamu menfaati, 2- Koruma-kullanma. Yani, yapacağınız herhangi bir plan değişikliği, her ne haklı gerekçe ile olursa olsun, kamu yararının, kamu menfaatinin dışına taşmayacak. Şehrin haritasını masaya yatırdığınızda, alanlarınızı, doğal yapıyı bozmayacak şekilde, korunması gereken biçimde koruyacak, korunup-kollanması noktasında asla taviz vermeyecek ve kullanılması, değerlendirilmesi gereken bölgelerinizi de planlara uygun biçimde ekonominin-yatırımın içine dahil edeceksiniz.
Peki; biz Yalova’da bugüne kadar ne yaptık? Türlü gerekçeler üreterek, yasal kılıflarını hazırlayarak, şehrin planlarını delik-deşik ettik ya da en iyi ihtimalle bunları yapanlara göz yumduk, görmezden geldik. Yalova’nın mutlak surette korunması gereken alanlarına sahip çıkmak yerine, bedava arsa-arazi peşindeki rantçı çevrelerin Ankara’dan güç kullanımlarına ses çıkartmadık, hatta zaman zaman şehrin yöneten konumdaki bazı siyasilerin pastadan pay alma çabalarına tanıklık ettik!!
Yalova’nın en büyük şanssızlığı ise ne oldu biliyor musunuz? Maalesef bu şehri düşünmeyen, yarınlarını önemsemeyen insanları başımıza taç ettik.. Bir başka ifade ile.. Kendimiz ettik kendimiz bulduk!!