“Hükümeti en ufak eleştiren ya FETÖ’cü ya vatan haini ya da PKK’lı oluyor” diyen Gürel’den çarpıcı sözler:
‘KRAL ÇIPLAĞI GÖRMEK İSTEMİYORLAR!’
..“24 yıldır toplanan 40 milyar dolar deprem vergisi nerede?”
..“Enkazdan çıkarılanlar arasında belki açlıktan da ölenler oldu!”
..“Hazırlıklı olmama, karar vermede gecikme ve yanlış karar verme; bunu gördük, yaşadık.”
..“Orada birileri soğuktan ölüyorsa, biz buna tepki göstermeyecek miyiz?”
Cumhuriyet Halk Partisi il başkanlığından istifa ederek önümüzdeki dönem Yalova milletvekilliği için kolları sıvayan, milletvekili aday adayı Mehmet Gürel, “3 haftayı aşkın süredir toplum olarak büyük bir acı yaşıyoruz. Kaybettiklerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun” dedi.
“Bundan 24 yıl önce biz de burada, Yalova’da bir deprem yaşadık. 1999 yılından bu yana yaklaşık 40 milyar dolar deprem vergisi toplandı. Depremler zaten hep oluyor. 40 milyar doların 1 milyarı bile depremle ilgili bir şeye harcanmadı. Bu toplanan 40 milyar dolar nerede? Aslına bakılırsa siyaset olarak büyük bir deprem var ama bu konuda yapılan gerçek bir şey yok” şeklinde konuşan CHP Yalova milletvekili aday adayı Mehmet Gürel, “20 yıldır devletin ciddi bir hazırlığı olmadı; onu anladık. AFAD var, Kızılay var; ancak bunların elinde stok malzeme yok. Var olan stokta da ciddi bir eksiklik var. Hem teçhizat olarak hem de ekonomik olarak hazırlık yapılmamış. Toplanan para başka şeylere harcanmış” dedi.
Gürel, Güneydoğu Anadolu bölgesinde 11 ilde yıkımlara yol açan depremler sonrası yaşananlar hakkında şunları söyledi: “Depremden hemen sonra bir şeylere karar verme, eyleme geçme sürecinde ciddi hatalar var. Karar vermede gecikme var. Gece yarısı 04.17’de deprem oluyor, Hükümet ne yapacak; hemen askeri sahaya sürecek. Bunu yapmıyorsun; 1,5 gün sonra 3 bin asker orada. Senin iktidar olarak hemen yapman gereken; askeri sahaya sürmek, madencileri kurtarmaya göndermek. AFAD ve Kızılay’ı o bölgede konuşlandırmak. Sahra çadırlarının kurulması, hem kurtarma hem bakım demek. Enkazdan çıkarılanlar arasında belki açlıktan da ölenler oldu. Depremin hemen sonrasında radikal karar vermen gerekiyor. Tamam; çadır koyuyorsun. 4. gün koyuyorsun. Ancak 3 haftadan fazla zaman geçti; hala çok ciddi çadır eksiği var. Ölüyor insanlar. 50 bin civarı ölü diyorlar ama sayı çok daha yüksek diye düşünüyorum. Kim bilir; belki de bu insanların yüzde 10’u depremde yıkımdan dolayı öldü, yüzde 90’ı ise donarak öldü. 3 gün geçmiş; hükümet yok ortalıkta. 3-4 günün ardından ziyaretler sonrasında ‘kader’ diye yorum yapıyorsun.”
“Yanlış karar verme de oldu. Örneğin; askeri yeterli sayıda sahaya sürmemek. Bu, yanlış bir karardı. Örneğin; interneti yavaşlatma. Adam enkaz altında, twitterdan mesaj gönderiyor; ‘şuradayım’, ‘buradayım’ diye. Kısıtlama geliyor. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Belki binlerce insan bu yüzden öldü. Bunların hepsinin sebebi siyasi” şeklinde konuşan Mehmet Gürel, daha sonra şu tespitlerde bulundu: “Son günlerde ne diyor Sayın Cumhurbaşkanı; ‘şu kadar konutun temellerini attık’ diyor. Uzmanlar uyarıyor, ‘bu aşamada beton atılmaz’ diyor. Bu da yine siyasi bir beklenti ile verilmiş yanlış bir karar. Bir de herkesin gözlemlediği gibi, ciddi anlamda bir koordinasyon eksikliği oldu. Sahada, yollarda kıyafetler, gıda kolileri ve bir de bunları kendi maddi çıkarları için kaçıranlar. Bunların hepsini gözlemledik. Hazırlıklı olmama, karar vermede gecikme ve yanlış karar verme. Yaşanan bu sürecin bir de siyasi yansımaları var. Siyasi rant, beklenti, siyasi gelenekler ve bunların yansımalarından dolayı sorunlar var. Deprem oldu, 1. gün, 2. gün, 3. gün; henüz daha şokta olduğumuz zamanlar. Siyasiler orada, halk orada. Ömer Çelik çıktı dedi ki; ‘merak etmeyin; Cumhur ittifakı kaldırır’. Hemen bir ayrıştırma yaptı. Ne demek Cumhur İttifakı? Orada bir sürü CHP’li, İYİ Partili ve diğer partililer var var. Herkes orada; sen, ‘Cumhur ittifakı yardım ediyor’ diyorsun. ‘Biz buradayız, onlar burada yok’ havası yaratmaya çalışıyorsun.”
Deprem bölgesindeki habercilerin gerçeği gösterme durumunun kısıtlandığını söyleyen Gürel, daha sonra şunları söyledi: “Nerede bu devlet diyen olduğunda, yayın kesiliyor. Gönderilmiş kolilerin üzerine Sayın Cumhurbaşkanı’nın pankartları asılıyor. Yardımların bile muhalif kesimden geldiğini engellemeye çalışan bir atmosfer var. Bu psikoloji insanlığa sığar mı? İnsanlık yapmıyorlar, siyaset yapmaya çalışıyorlar. Eleştiren herkes de vatan haini. Aslında siyaseti tam da o zaman yapmanız lazım. Ama siyasetten ne anladığınız önemli. Siyaseti kendi propaganda aracın olarak da yapabilirsin, habercileri engelleyerek de yapabilirsin. Onların yaptığı siyaset tam da bu. Bir de, ‘Burada şu eksik var, şunun acil gelmesi lazım’ şeklinde siyaset yapabilirsin. Muhalefetin yaptığı bu ikincisidir. Şimdi ne yapalım; susalım mı? Bakanların açıklamaları, İçişleri Bakanı’nın komedisi. Çözüme odaklanan değil de, siyasete odaklananlar. AFAD rezil olmuş, çünkü sen onu siyasi bir yuvalanma haline getirmişsin. Herkesin en çok güvendiği Kızılay ne oldu şimdi; AHBAP kuruluşuna parayla çadır sattığı ortaya çıktı. Çadırın varsa zaten deprem bölgesine göndermek zorundasın. Para kazanmaya çalışmışsın. Neden milyonlarca kişi, AFAD varken, Kızılay varken kalktı AHBAP’a, Babala TV’ye yardım gönderdi? Kendilerini sorgulamaları gereken bir durum. Hükümetine güvenmeyen bir millet Haluk Levent’e güveniyor. Geçen gün televizyonda izledim: Kızılay’ın 80’ini aşkın yöneticisi yıllık 300 bin lira maaş alıyor. Ciddi maaş alan bir grup var. Biz bunlara tepki göstermeyelim mi? Tabii ki göstereceğiz. Orada birileri soğuktan ölüyorsa, biz buna tepki göstermeyecek miyiz?”
“Enteresan bir olay oldu; Fenerbahçe maçında, Beşiktaş maçında. Binlerce kişi, ‘hükümet istifa’ diye bağırdı. Hükümeti en ufak eleştiren ya FETÖ’cü oluyor ya vatan haini oluyor ya da PKK’lı oluyor” diyen Gürel, sözlerine şöyle devam etti: “Artık korkmuyor kalabalıklar. Buna rağmen çıkıyor Bahçeli, ‘Beşiktaş üyeliğinden istifa ettim’ diyor. Burada toplumsal bir çığlık var. İki gün geçiyor, Fenerbahçe’nin maçına taraftarsız oynama cezası getiriliyor. Bunun adı saçmalık. Bahçeli yine bir deprem bölgesinde, oradan birileri serzenişte bulunuyor. Azarlıyor onları, görmek istemiyor çünkü. Kral çıplağı görmek istemiyorlar. Fethiye’deki orman yangınında, hayvanlar, ağaçlar yanıyor. Sayın Cumhurbaşkanı, Fethiye’ye gelip otobüsten çay fırlatıyor. O gün çay fırlatan bugün askeri yeteri kadar sahaya sürmüyor, siyaset kurgulamaya çalışıyor. Televizyonda gördüm yine, ‘CHP kentsel dönüşümü engellemek istiyor’ diye eski yıllardan videolarla açıklama yapıyor. Senin milletin öldü orada. Kader diye tanımlıyordu süreci. Sonrasında çıktı Adıyaman’da; ‘geç kaldık, helalleşelim’ dedi. Hani kaderdi? Anketler farklı çıktı herhalde, anketler farklı çıkınca da 360 derece dönüş. Geçenlerde sosyal medyada gördüm, çok trajikomik. ‘Eğer depremde enkazın altında kaldıysanız, hükümet istifa diye bağırın, muhakkak kelepçeleyip çıkarırlar sizi oradan’ şeklinde. Bir vatandaşın böyle bir espri yapabilmesi ne kadar kötü bir şey; değil mi? Neler yaşanıyor ki bu ülkede; böyle bir cümle söylenebiliyor.”
Gürel, TV’lerdeki kampanyalara ilişkin de şöyle konuştu: “Yapılan bir de bağış komedisi var. Merkez Bankamız 30 milyar TL, Halk Bankamız şu kadar lira. İnanamıyorum; ‘gerçek mi bu?’ diyorum. Zaten o bizim paramız. 116 milyar TL para toplanıyor o gün, 86 milyar TL’si devlet kuruluşlarından bağış. Şaka gibi. Bu millet dinine bağlı, geleneklerine bağlı ama bu insanlar geri zekalı değil. Bu, milleti aptal yerine koymaktır. Bir de… Kaybettiklerimizin yüzde 90’ının ölümü bilinen eksiklik ve yanlışlıklardan dolayı olacak ama kimse hükümet istifa etsin demeyecek. Sorumlu kim; üç tane müteahhidi yakalayalım. Suçu da onlara yamadık mı; ne güzel. Siyasi iktidar bu süreçte ne yazık ki başarısız olmuştur. Bu başarısızlık sonucunda da ne yazık ki on binlerce insan ölmüştür. Bunun sorumluluğunu hissetmek lazım. Olaya kadercilik yaklaşımı ile değil; gerçekleri görerek, vatandaş sorumluluğuyla bakmak lazım. Asıl bu millet onların eksikliklerini not alıyor.”
“O bölgede ne yapılacak; depremzedelerin geçici olarak konaklayacağı alanlar yapılacak. Sadece konaklama değil; eğitim, sağlık gibi günlük döngülerin de olacağı alanlar yapılacak” diyen CHP Yalova milletvekili aday adayı Mehmet Gürel, bölgede yapılması gerekenleri şu cümlelerle ifade etti: “İşin teknik boyutunda ana 3 tane meslek grubu var: Yerbilimciler, Şehir Plancıları ve İnşaat Mühendisleri. Yeni kurulacak olan süreci, ana bilim dalı olarak 3 meslek grubundan oluşturmak lazım. Bunların şimdiye kadarkinden daha detaylı, daha derinden, daha çok alanı kaplayacak şekilde hazırlanmasını sağlayacağız. Önceden zeminde 30 metreden örnekler alıyorsak, şimdi 100 metreden alacağız. Artık kendimizi bilime teslim edeceğiz, dogmatik saçmalıklara değil. Kaynakları bilim insanlarına aktarmak çok önemli. Şehir planlama disiplini, hem öncesinde hem de sonrasında var. Sadece şehir planlamada bile depremle ilgili ne yapmalıyı konuşursak günler sürer. Çünkü bütün disiplinlerden beslenen bir şey bu; şehir planlama. Yeni oluşturulacak şehirler her türlü detay düşünülerek kurgulanmalı. 11 ili etkileyen bir acil durum var ortada. Oradaki planlama bölgesel olmalı. Bugüne kadar yapılmamış ancak; yeni, çağa uygun planlama çalışmalarını da uygulamaya sokmalıyız. Akıllı şehirler oluşturulmalı, yeşil kentler oluşturulmalı. Tarım alanları da ölçeklendirilmeli. O bölgeden ülke, ülkeden de dünya bağlantıları kurulmalı. Toparlanma süreci biraz daha uzayacak belki ama yüzyıllara hitap edecek bir anlayış ortaya çıkacak.”