Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul’da Polisiye Yazarlar Birliği’nin 7. genel kuruluna katıldım.
Ardından Kristal Kelepçe Ödül Töreni’yle yılın ‘en iyi polisiye romanı ve öykü kitabı’ seçildi. Bu harika etkinliğe ev sahipliği yapan Rami Kütüphanesi’ne tek kelimeyle bayıldım.
Geçmişi 18. yüzyıla dayanan Kışla Çiftliği olarak yapılan daha sonraki yıllarda sefere çıkan orduya çeşitli amaçlarla kullanılmak üzere tahsis edilir.
Ordu karargahı olarak kullanıldıktan sonra 1836-1837 yılları arasında Mühendishane talebelerinin de kışla içinde bulunan Mekteb-i Harbiye’ye taşınması ile yalnızca askerî bir üs olmaktan çıkarak bir bilim yuvası kimliği de kazanır.
1.Dünya Savaşı’nın ardından bazı bölümler hasar gören o Rami Kışlası, Cumhuriyet Dönemi’nde 1971 yılına dek askeri amaçlı kullanılmaya devam eder. Bu tarihten sonra kışla mülki idareye devredilir.
Çiftlikten, kışlaya sonrasında eğitimhaneden, mülki idareye, at çiftliğine kadar çeşitli amaçlarda kullanılan bu devasa ve muhteşem yapı; yani Rami Kışlası’nın kütüphane olarak yeniden yapılandırılması fikri ‘İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti’ çalışmalarına dayanmaktadır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yoğun gayretleri ile 2014 yılında başlatılan Rami Kışlası 9 yıl içinde tamamlanmıştır.
4200 kişilik oturma alanı olan 36.000 m2 kapalı alan ve 51 bin metrekarelik yeşil alana sahip Rami Kütüphanesi dünyanın en büyük kapalı peyzaj alanına sahip kütüphanesidir.
İçinde farklı bloklardan oluşan kütüphanedeki toplantı ve sergi salonları kadar çocuk kütüphanesi, çocuk park alanı ile ailelerin uğrak noktası haline gelmiş bir yapıdır.
Ben birkaç bölüm gezebildim. Her bölümün girişindeki alıcılar sayesinde günlük ziyaretçi sayısını görebiliyorsunuz. Kütüphane bölümündeki gençleri ve ziyaret sayılarını görünce sevinçten alkışlayacakken, kütüphanede olduğum aklıma geldi. Kampüs bünyesinde bulunan ‘Okuma Salonları’ 7 gün 24 saat boyunca kesintisiz hizmet veriyor.
Her gün açık olan ve ücretsiz hizmet veren bu devasa ve muhteşem yapıyı lütfen ziyaret edin. Çocuklarınızla birlikte kültür gezisi yapın onlara, hem köklü geçmişimizin izlerini taşıyan bu muhteşem kütüphaneyi gezdirip, oyunlar oynayarak dolu dolu bir gün geçirebilir, her hafta yapılan çeşitli etkinliklere de katılabilirsiniz.
Rami Kütüphanesi’ni övmüşken bir övgümde ülkemizde okuma oranları ve kitap fiyatları herkesin malumu iken zoru başaran, zorluklarla savaşan kendini yazmaya ve okurlara ulaşmaya çalışan Don Kişot ruhlu yazar dostlarıma bir teşekkür ve takdir sunmak istiyorum.
Yazmak her kategoride zordur. Ama Polisiye roman yazmak; kurguyu zincir misali ardı ardına işlemek ve bunun matematiğini sağlamak, heyecanı ve aksiyonu hep zirvede tutmak gibi tutkusu olan biraz deli biraz çılgın bir tarzdır.
İşte bunu başaran çılgın dostlarımı ayakta alkışlıyorum.
Yazımın son satırında ise yine bir rica belki de öneri ile sonlandırıyorum.
Sevgili okur dostlarım; sizi Türk yazarları okumaya davet ediyorum. Lütfen şans verin, pişman olmayacaksınız.