Taşıma kalbinde kötülük
Kötüleri görürsün
Her daim, Temiz tut yüreğini
Seni Güzele götürsün
Her güzelde bir kusur
Her çirkin de bir güzellik vardır
Nereden bakarsan onu görürsün
Senin işin yanlış aramak değil
Kendi İçindeki yanlışı bulmak
Unutma, nasıl yaşadıysan
Öyle ölürsün
Sevgili dostum. Bir hikayeyle başlayalım sohbetimize. Günün birinde, bir medresede, talebelerin içinde, Ahmet adında bir öğrenci varmış. Talebelerin çok değer verdiği, kıymet verdiği ilmi irfanı yerinde olan, tabi ki birde hocaları. Talebenin biri sormuş, hocam tarikatla şeriat arasında ne fark var demiş. Hoca, arkadaşlar demiş, şeriat, seninki senin, benimki benim, tarikat seninki senin, benimki de senin, birde hakikat var ki oda ne seninki senin nede benimki benim, her şey Allah’ın demiş. Ahmet söz alarak devam etmiş, birde marifet var hocam, bunların ruhunu bilmektir. Hoca gülümsemiş, oğlum Ahmet yine yaptın yapacağını demiş. Hocanın Ahmet’e olan sevgisinin biraz fazla olduğunu fark eden bazı talebeler, hocam Ahmet sizin gözdeniz diyerek, kıskançlık belirtisi göstermeleri üzerine, hoca arkadaşlar çıkarın kağıt ve kalemlerinizi yazın demiş. Biri size kötülük yapsa, siz o kişiye ne yaparsınız, yalnız en az bir sayfa dolacak demiş. Her kes kağıt kaleme sarılmış, kimi bir sayfa kimi iki sayfa yazmış. Hoca kağıtları toplamış okuyup gelmiş. Her kesin kağıdında farklı şeyler yazarak sayfayı doldurmuşlar. Ahmet’in kağıdında ise sadece iyilik, iyilik, iyilik yazıyormuş. Hoca öğrencilerine hitaben, arkadaşlar yazdığınız her bilgi doğru ve benim için çok değerli, fakat Ahmet sadece iyilik yazmış, gelin bunu Ahmet’e soralım. Oğlum Ahmet neden sadece iyilik yazdın demiş. Hocam başka bir şey düşünmem, bu yüzden demiş. Ahmet bu kişi sana yine kötülük yapsa, ben ona yine iyilik yaparım hocam demiş, o sana yine kötülük yapsa dediğinde ise, Ahmet hocam kendinizi yormayın o bana kıyamete kadar kötülük düşünse, ben ona iyilik düşünür, o bana kıyamete kadar kötülük yapsa ben ona iyilik yaparım demiş. Hoca başka bir şey söylemeden sınıftan çıkmış. Sınıfı bir sessizlik kaplamış, böyle bir arkadaşları olduğu için sevinmiş, hocalarını yanlış anladıkları için ise üzülmüşler.
Değerli dostum sen üzülme, bu konuşmalar bu dersler İslam medeniyetinin yaşandığı dönemlerde, medreselerde zuhur etmiş. Yunus Emrelerin, Mevlanaların, İbni Sinaların Fatihlerin yaşadığı dönemlerde gerçekleşmiş. Bu gün kaybettiğimiz medeniyetten uzak bu ruhu ne anlayabilir nede yaşayabiliriz. Anlamak ve yaşamak için dertli hocaya, birde bilgiye açık talebeye ihtiyaç var. Avamlık ya da cehalet ne bu hocayı ne yaşananları nede Ahmet’i anlayabilir.
Fakat Allah’ın nurunu tamamlayacak olduğuna inanan biri olarak, ümidimi asla kaybetmiyorum. Yine İslam medeniyetinin yaşanacağına inancım tamdır. Nice Ahmet’ler, Mehmet’ler yetişeceğinden eminim. Yalnız bunun kolay olmayacağını biliyorum. Nasreddin Hocamı çok iyi anladım. Bu yüzden her daim göle maya çalanlardan olmak istedim. Mayanın ne zaman tutacağını ancak Allah bilir. Benim gibi derdi insan olanlar eminim maya çalmaya devam ediyorlar. Bu dünyada gözlerimle görmek en büyük arzum. Medeniyetin ayak seslerini hissediyor, yüzümde her daim bunun tebessümünü taşıyorum. İnancım tam fakat, göremesem de ahiret aleminde İslam medeniyetinin kurulduğu haberini bir gün mutlaka alacağım. İşte o zaman cehennemde isem cennet, cennette isem cennetin keyfini o zaman süreceğim. Kim nasıl yaşarsa yaşasın ben Ahmet’in izinde yaşayacak ve öyle öleceğim.