Henüz yaşım on beşti,
Davayla tanıştım.
Necip Fazıl ile arkadaştım,
Duvar yazılarına alıştım.
Bana göre ilk ve son aşkım,
Gün doğmadan uyandım,
Yalnız ben sokaktaydım.
Köpeklere ekmek attım,
Fırçam, kovam, bir de ben,
Başıma gelecek her şeye razıydım.
Hak geldi batıl zail oldu diye,
İlk yazıyı kendi duvarımıza yazdım.
Sonra bakkal Turan’ın duvarına,
Ne gelecekti ki benim başıma,
Çok güvendim yazdığım yazıma.
Gün ışıdı sanki kıyamet koptu,
Mahalleli iş yerime doluştu,
Kötü bir şey yazmadım,
Hakkınızı helal edin bana,
Biri dedi yazdığın yazıyı boya.
Bütün duvarı boyadım,
Bu arada çocuklarla oynadım,
Sordular çocuklar yazıyı,
Oturdum onlara anlattım.
Çocukların anladığını o zaman anladım,
Aldım mis kokulu ellerini,
Öptüm başıma koydum.
Avuçlarının içine Allah var diye yazdım,
Yıllarca o çocuklara,
Kitap alıp kitap dağıttım.
Baktım mahalleden ekmek yok,
Yazdığım yazıyı kimse anlamıyor,
Faiz haramdır diye,
Banka duvarına yazdım.
Bu seferde bankayı, polis koruyor
Faiz helal mi? Yanlış mı yaptım?
Üstat yaz da gör demişti bana
Yazmaya böyle başlamıştım.
Meğer kimse okumuyormuş gerçekleri,
Bunu çok iyi anlamıştım.
Şükür hem okur hem yazarım,
Kağıt kalem olsun mezarım,
Bana gelen, bana okumasın,
Beni okusun.
Körle yatan, şaşı kalkarmış,
Yazmak başka bir aşkmış,
Gün geldi, koca şehirde yazacak bir yer bulamadım.
Gençler sordular bana,
Hiç aşık oldunuz mu?
Ben de gönlüme yazdım,
Kahkahayla güldüler bana.
Ağzımdan çıkacak sözler,
Bir daha çıkmayacak,
İsterseniz yazın dedim.
Bizim sokakta yürüyordum tek başıma,
Yeni girmiştim on altı yaşıma,
Ne gelebilirdi ki benim başıma,
Köşeye döndü, benden önce gözlerim.
İki katlı kerpiçten ev
Pencereden sarkan bir güzel
Lambanın aydınlattığı sokak
Aldı içeri beni gözleri
Titredim vurgun yemiş gibi.
Beni sarıp sarmalamışken
Ihlamur ağacındaki mis koku
Sessizlik içinde bir nefes
Başımı kaldırıp baktığım pencere
Beni titreten nemli gözleri.
Sustum ve öylece kaldım
Nefesim kesildi öldüm sandım
Utandım bir an eğdim başımı
Toprak rengi nemli gözleri.
Bakmamıştım rengine
Girdim oradan içeri
Yüreğinin sessizliğine
Gezdim bütün kainatı,
Her mevsimdi gözleri.
Ne saçlarının rengi
Ne bedeninin teni
Bir tek tutmak istedim ellerini,
Birde ayırmamak
Gözlerinden gözlerimi.
Her açılıp kapanışında
Sanki başka bir dünya
İçinde gizli kocaman bir rüya.
Devi devirdim, ejderhayı yendim,
Bitmeyen masaldı gözleri.
Dalıyorum derin bir uykuya
Kayboluyorum gözlerinde
Dipsiz bir kuyuda yol alıyorum
Dünyanın öte tarafına çıkıyorum
Kainattı sanki gözleri.
Rüya değil başka bir alem
Güneşi tutuyorum ellerimle
Ay hep on dört gözlerinde
Yıldızlar ayağımın altından kayıyor
Bulutlara yaslanıyorum
Issız gecenin karanlığında
Gözlerinde kayboluyorum.
Ya dağların zirvesi
Ya okyanusların en dibi
Kainatı içine alan yüreğimi
Gözlerinde seyrediyorum
Buz dağına dönsem bile
Bahar gelmiş yüreğime
Kardan adam gibi eriyorum,
Çünkü ben, adam gibi seviyorum.
Sorarsanız eğer tuttun mu ellerini,
Ne tutabildim ellerini, ne de hissettim nefesini,
Yüreğimde taşıdım onun sevgisini
Bir de unutamadım hala gözlerini,
O gözlerle baktım yeryüzüne
Her yer onun gözleri göründü gözüme
Sonra bir aşk belirdi yüreğimde indi ta özüme
Bu bendeki göz benim değil, artık onun gözleri
Davam ağır bastı, erkek peşinde gezdim,
Bir adam kazanmak için ter döktüm,
Bu yollarda harcadım o gözleri…
Anladım her şeyi anlatıyormuş gözler
Emanetmiş bende, benim değilmiş
Meğer güzel bakanmış, Allah’ın gözleri.