Yaklaşan 14 Mayıs seçimleri tüm Türkiye’de olduğu gibi Yalova’da da öyle bir hal aldı ki; deyim yerindeyse, tek başına Cumhurbaşkanı seçimine gidiyoruz…
Milletin vekili olacak, Yalova’nın temsilcisi olacak insanları seçmiyor gibiyiz; böyle bir hava hakim…
Bir tarafta tamamen kişisel hırs ve hesaplaşmaların gündeme geldiği; hakaretlerin, iftiraların, tehditlerin, rövanş çığlıklarının havada uçuştuğu bir seçim atmosferi…
Bir tarafta ise, başta ekonomi olmak üzere; işsizlik, terör, sığınmacılık gibi konuların ele alındığı bir seçim atmosferi..
…Ve bu yoğun siyasi gündemin, propaganda döneminin içerisinde, seçip TBMM’ye göndereceğimiz vekillerin Yalova’ya ilişkin tespitleri, görüş ve önerileri, plan-program-projeleri konuşulmuyor, tartışılmıyor…
Yine aynı yoğun gündemin içerisinde; Yalova’nın çözüm bekleyen sorunları, Yalova halkının ihtiyaçları, geleceğin Yalova’sının nasıl şekilleneceği gibi konular yok…
………………….
5 Haziran 1995 tarihinde il olan ve 24 Aralık 1995’te yapılan seçimler ile ilk vekillerine (Merhum Cevdet Aydın ve Yaşar Okuyan) kavuşan bundan 28 yıl öncesinin Yalova’sında, dönemin Yalova Ticaret ve Sanayi Odası yönetimi bir organizasyona imza atmıştı. Kadıköy’de depremde yıkılan Baronet Otel’in konferans salonunda tüm partilerin milletvekili adaylarının katılımı ile bir toplantı düzenlenmiş ve o günkü adaylar kürsüye çıkıp Yalova’ya ilişkin görüş ve önerilerini, vaatlerini Yalova kamuoyu ile paylaşmışlardı.
Aradan tam 28 yıl geçti ve bugün geldiğimiz noktada benzer bir organizasyonu göremediğimiz gibi, Yalova kamuoyundan da bu yönde bir talep ya da baskı olmadığını hissedebiliyoruz.
Tek başına partilere ya da adaylara yüklenmenin bir anlamı olmasa gerek…
Zira toplum olarak, şehrin yaşayanları olarak her birimizin üzerine ölü toprağı serpilmiş vaziyette; maalesef manzara aynen bu…
Hal böyle olunca iş nereye varıyor biliyor musunuz?
Karşı kıyıdan büyükşehrin belediye başkanı, Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı geliyor Yalova’ya; genel siyasetin yanında Yalova’nın yerel siyasetine öyle bir giriyor ki, adeta Yalova ilinin sahipsiz olduğunu haykırıyor…
Güler misin, ağlar mısın?
Döver misin, sever misin?
Kızar mısın, küser misin?
Bir bakar mısınız yaşadığımız trajikomik duruma…
Kimlerin konuşması gerekirken…
Kim konuşuyor…
Belki de işin doğrusu…
KONUŞANA DEĞİL DE…
KONUŞTURANA BAKMAMIZ GEREKİYOR!
………………..
Ne dersiniz değerli okurlarımız; saygıdeğer Yalovalılar…
Biz sorunlarımıza sahip çıkmaz, çözüm üretmez ve çözmezsek…
Biz Yalova olarak kendi ipimizi kendimiz kesmezsek…
Biz kendi şehrimizde, kendi seçtiklerimizle sonuç elde edemezsek…
Birileri de gelir, eline mikrofonu alır; Yalova’da, Yalovalılara, Yalova’yı anlatır…
Adeta başında bulunduğu belediyenin bir mahallesinde, mahallelisine seslenir gibi seslenir ve çeker, gider…
Yıllardır HABERCİ olarak söylediğimiz, söylemek ve anlatmak istediğimiz aslında tam olarak buydu…
‘Bu şehri adam gibi yönetmezsek birileri gelir Ankara’dan şehri yönetmeye kalkar ve yönetir’ diyorduk ya…
İşte bu defa da Yalova meydanında yıllardır yaşadığımızın muhalefet versiyonunu görmüş olduk…
İsimlerden, adaylardan, partilerden bağımsız olarak diyoruz ki:
Ya bu şehri, şehrin seçilmişleri yönetecek…
Ya da sazı eline alan birileri Yalova meydanında ahkam kesecek ve…
“SAHİPSİZ ŞEHİR YALOVA!”
Nutukları atacak…
Umarız alınması gereken dersler alınır da…
Yalova’mız; Yalova’dan, Yalova’nın seçtikleri tarafından yönetilir…
