Kurdeleyi kesmek kime nasip olur? Bunu önceden bilemezsin.
Ahsen Kaya, bize Rahmi Üstel’le Mahir Şellaki hikâyesini pek güzel anlatırdı. Aklımda kalmış. Ben de size anlatayım.
Fatih Caddesi’ndeki köprü Yalova Belediye Başkanı Rahmi Üstel zamanında yapıldı. Rahmi Üstel, Yalova’da en uzun süre belediye başkanlığı yapan usta bir siyasetçidir.
Köprünün yapıldığı tarihlerde Yalova kaymakamı Mahir Şellaki’dir.
İyi arkadaş olmalarına rağmen her nasılsa Rahmi Üstel’le Mahir Şellaki’nin arası açılır. Rahmi Üstel, köprünün açılışında kurdeleyi Mahir Şellaki’ye kestirmemek için ince bir plan yapar. İstanbul Belediye Başkanı Haşim İşcan’ı davet eder.
Malumunuz, Yalova, o yıllarda İstanbul’un bir ilçesiydi.
Haşim İşcan, köprünün açılış kurdelesini kesmek için Rahmi Üstel’in daveti üzere Yalova gelir.
Tören esnasında Mahir Şellaki’yi görünce boynuna sarılıp hal hatır sorar.
Çünkü ikisi de mülkiye mezunudurlar ve Mahir Şellaki, Haşim İşcan’ın bir üst devresidir. Kurdele kesmek için makas Haşim İşcan’a verilir. O da “Kaymakamımız, bizim büyüğümüzdür. O buradayken kurdeleyi kesmek bize düşmez.” deyip makası Mahir Şellaki’nin eline tutuşturur.
Rahmi Üstel’in onca yaptığı plan ve hazırlık boşa gider. Sonra bu olan bitene güler ve tatlı bir hatıra olarak yaşananları çevresindeki arkadaşlarına anlatır.
Demek ki kurdeleyi kesmek Mahir Şellaki’nin kısmetiymiş.
Eskilerin gelenek, görenek ve bakış açıları günümüzden çok daha farklı ve olumludur. Bir Yalova anısı daha anlatayım size…
İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay, her ayın son haftası Yalova’ya gelir, atına biner, Esenköy’e kadar gider, köyleri ziyaret edermiş. 70 yaş üstü bütün köylüler İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay’ı hatırlar.
Şenköy’den geçerken Fahrettin Kerim Gökay’ın aklına Ali Kemal Bey gelir. Ali Kemal Bey değişik ülkelerde elçilik yapmış ve milli mücadeleye destek vermiş önemli bir bürokrattır. Sivas kongresinde Atatürk’le birlikte çekilmiş fotoğrafı ders kitaplarında mevcuttur. Ömrünün son yıllarını Şenköy’de babasından kalma evinde geçirmektedir.
Fahrettin Kerim Gökay, köy muhtarını Ali Kemal Bey’in evine gönderir, köy kahvesine gelmesini ve görüşmek istediğini iletir. Ali Kemal Bey, muhtara der ki: “Ne zamandan beri küçükler büyükleri ayağına çağırır olmuş. Valiye söyle ben onun büyüğüyüm. O benim ayağıma gelsin.”
Fahrettin Kerim Gökay, hatasını anlar ve hemen Ali Kemal Bey’in evine giderek hal hatır sorup hasbihal eder.
İşte eskinin siyasetçileri de bürokratları da yaşa ve tecrübeye hürmet eder, makamını kendine kalkan olarak kullanmazdı.
Siyasetçisi de nezaket sahibiydi.
…
Önümüzde seçim var. Adaylar belli olmaya başladı.
İpi kim göğüsleyecek? Kurdeleyi kim kesecek?
Süreci hep birlikte yaşayacağız.
Kimse makamıyla anılmayacak.
Kubbede bir hoş seda bırakan hafızalarda yaşayacak.
Şöyle geriye doğru bir bakın!
Yüzünü görmediğiniz ve hiç aklınıza gelmeyen bir sürü siyasetçi var kent tarihimizde…
Bazen gençlere sorarım. “Yalova’da bugüne kadar milletvekilliği yapanların isimlerini sayabilir misin?” derim.
Cevabı burada söylemeyeyim.
Belediye başkanlarını da sayamıyorlar.
Hele valileri doğru dürüst hatırlayan bile yok.
Ama aralarında bazı isimler var ki hiç unutulmuyor.
Temennim, yüz yıl sonra insanların sizinle ilgili anlatacağı tatlı bir anıyı geride bırakmış olmanız. O zaman kazanmış olursunuz. Kazanmanın başka türlüsü yok.