Haber / Zeynep TAŞTAN
Yalova Barosu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla gerçekleştirdiği basın açıklamasında, “Cumhuriyetimizin 100.yılında vurgulamak isteriz ki nice mücadeleler sonucunda kazanılmış olan haklarımızın kaybına müsaade etmeyeceğiz” ifadelerine yer verdi. Yalova Baro Başkanı Av. Elif Turnacı Çavuş, yaptığı açıklamada, şunları söyledi: “Yalnızca iki gün önce Kocaeli’nde, Ajda Yatar bir ay önce boşandığı eski eşi, çocuklarının babası tarafından güpegündüz bir restoranda yemek yerken vurularak öldürüldü. Ajda öldürüldüğünde, tıpkı Emine Bulut ve niceleri gibi, gece vakti dışarıda değildi, katilini tahrik edecek kıyafetleri yoktu, yalnızca yemek yiyordu. Bir kadın yalnızca yemek yiyordu ve öldürüldü! Yine bir 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü ve artık kadınların son derece ahlak dışı ve eril bahaneler ile aslında sadece kadın oldukları için hayattan koparılmalarına tahammülümüz yok. Hiç kimsenin bahaneleri ve gerekçeleri ile ilgilenmiyoruz. Ajda ile birlikte bu yıl 357 kadın daha katledildi. Katillerinin çoğu bu kadınların tanıdığı kimselerdi. Kimini eşi, kimini sevgilisi, kimini oğlu, kimini babası kopardı hayattan. Öldürüldüğünde çoğu, çantasındaki biber gazını avuçlarında tutarak varlığından güç almak zorunda kaldığı ya da telefonla konuşuyormuş gibi yaparak güvende hissetmeye çalıştığı bir yerde değil, her insanın kendini en güvende hissedeceği yer olan evlerindeydi. Ne acı ki Birleşmiş Milletler tarafından kadınlar için en tehlikeli yerin kendi evleri olduğu açıklandı. Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden 20 Mart 2021’de çekildi, bu kararın yanlışlığı ve kadına karşı şiddetle mücadele noktasında toplumumuzu geriye götüreceğini yalnızca biz değil toplumun çeşitli kesimlerinden birçok kişi dile getirmesine karşın “Haklarımızın teminatı sözleşmeler değil, kanunlardır” sloganıyla bu endişeler kulak arkası edildi. Fakat bugün bakıldığında kadın haklarının varlığından dahi rahatsızlık duyulan bir resim ortaya çıktı. Verilere bakıldığında kanunlarımızın ve izlenen politikaların; kadınların temel insan haklarının teminatı ve kadına karşı şiddetin engellenmesi noktasında yeterli olmadığı açık. Aile içi şiddetin bu kadar yaygın olduğu toplumumuzda, aile kurumunda yozlaşmalar yaşanıldığı gerekçesiyle ; kadın haklarının tartışmaya açılması ve bu konuda yapılan mücadeleler nedeniyle aile kurumunun yıkıldığının gerekçe gösterilerek , sırf ailenin güçlendirilmesi odaklı politikalar izlenmesi ve tek bakış açısı içinde çalışmalar yapılmaktan bir an önce vazgeçilmelidir. Yapılması gereken kadının söz hakkının olmadığı, ekonomik, psikolojik, fiziki vb şiddet türlerine maruz kaldığı aile algısının değiştirilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı sağlıklı aile kurumunun yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar ile bu ailelerin güçlendirilmesidir. Aksi halde izlenilen politikalar kadın haklarının çiğnenmesinden ve daha çokça kadın cinayeti haberi almamızdan başka bir işe yaramayacaktır. Kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddet vakalarının sayısı biz mücadele etmedikçe , sessiz kalıp , yok saydıkça artacaktır. Bu nedenle Kimse Haksızlık Karşısında Susmasın, Hiçbir Şeyden Korkmasın! Biz mücadele ettiğimiz sürece sosyal medya etiketleri arasında kadınların siyah beyaz resimlerini değil başarıları ile ülkemizi muhasır medeniyetler seviyesine taşıdıklarını göreceğiz. Yalova Barosu olarak bu mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha kamuoyuyla paylaşırız.”