Sevgili Yalovalılar!
Bu hafta Yalova AK Parti il kongresi nedeniyle “Yalova Mektupları” yazı dizime ara verdim.
İzlenimlerimden bahsedeceğim…
Bana yine çok kızacaklar! Biliyorum. Biz artık kızmalara ve gönül koymalara alıştık.
Size kongrenin fotoğrafını sunuyorum.
Protokol konuşmaları başlamadan salonun önüne geldim. İçeriye girene kadar seçimi İsmail Atik’in kazanacağına meyilli bir anlayış hâkimmiş gibi görüntü vardı.
Salona girince görüşlerim değişti.
Delegeler salondaydı. Fakat AK Parti gönüllüleri tribünde yoktu. Salon, coşkulu havadan yoksundu. Bu duruma en çok fiilen ve ruhen Tayyip Erdoğan’sız yapılan kongreye katılan misafir milletvekilleri şaşırdı. Hatta “Biz neredeyiz” der gibi bakıyorlardı.
Delege olmayan Yalovalılar kongreye gelmemişti. Daha doğrusu halkı salona getirecek sürükleyici bir siyasiden yoksun kongre seyrettik. Küçük bir grup vardı. Onlar da İsmail Atik hatırı için gelmişler. Düşünün şimdi, 300 delegenin iki yakını salona gelseydi 1000 kişi ederdi. İyi de halkın katılım göstermediği kongrede il yönetimi kimlerden oluşursa oluşsun seçimlerde nasıl başarılı olacaklar?
Ana kademeyi seçen delegasyon, parti tabanını temsil etmede sıkıntı mı yaşamaktadır?
Tüm bunları izlerken divan seçildi ve konuşmalar başladı.
İlk hitap, İl Başkanı Umut Güçlü’den geldi.
Konuşma performansını ve ses tonunu beğendim. Ne yalan söyleyeyim! Umut Başkan’dan böyle bir konuşma performansı beklemiyordum. İfadeleri de isabetliydi. Konuşma kalitesi kadar alkış alamadı. Salonu dikkatlice süzmeye gayret ettim. Sadece son cümlesinden sonra gelen alkışlar yarıdan fazlaydı. Kimlerin alkışladığına dikkat kesildim. Bu portrede gördüklerim bana kalsın. Yalnız başkan Umut Güçlü’nün “Kim kazanırsa kazansın bugün bu salonda taşkınlık olmayacaktır” demesinin altında yatan mesajı pek çözemedim. Başkan Umut Güçlü’nün son söz ve son sözüne aldığı alkış tüm konuşmaların en baskın desteğini kazandı. Taktığı bordo mavi kravat benim dikkatimi çok çekti. Kemalettin Öztürk fark etti mi? Bilmiyorum.
Dedim ki; şimdi İsmail Atik, siyasi tecrübesiyle salonu coşturur. Çıktı ve ilk seremonide “Hoş geldiniz” dediğinde Umut Güçlü’den bir volüm fazla alkış geldi. Fakat bu alkış seslerinin tribündeki Termalliler tarafından çoğaltıldığını fark ettim. Delegasyon tarafında tezahürat yoktu. İsmail Atik’in kurduğu cümleler çok anlamlı ve vurguluydu. O ise ses tonunu ayarlayamadı. Konuşma metnini tezahürat şekline uyarlayabilseydi ve salona sunabilseydi etkisi artardı. Konuşmasının bir bölümünde her noktada alkışlanması gereken cümleler vardı. Fakat bu ince ayar salonun ruhsuz yapısına kurban gitti. Ya da bu ince ayarı anlayan AK parti kitlesi salonda yoktu. Birkaç kez konuşmasını sekteye uğrattı. Seçimin gidişatına kafasının takılı olduğu konuşmasından anlaşılıyordu. Bir sorun olduğu besbelliydi. Demek ki o da benim gibi seçimi Umut Güçlü’nün kazanacağını anlamıştı.
Üçüncü sırada Yalova milletvekili Meliha Akyol konuştu. 28 Şubat zulümlerinden bahsetti. AK Parti hizmetlerini anlattı. Alkışlar yine cılızdı. Konuşma, delegeleri coşturmadı. Tarafsız bir konuşma yaparak kürsüden indi. Delegenin aklı, başkan kim olacağı konusuna takılıydı. Daha doğrusu delege AK parti vizyonunun derdinde değil de içinde bulunduğu konumun hesabındaydı.
Benim merak ettiğim Ahmet Büyükgümüş’tü. Ne inkâr edeyim; eğer Ahmet Büyükgümüş konuşma yapmasaydı AK Parti kongresinde olduğumu fark edemeyecektim. Ahmet vekilin haricinde temsiliyet ve mensubiyet zayıftı. Elinde bir kâğıt yoktu ama cümleleri düzgündü. Hiç teklemeden konuşuyordu. Partisinin misyonunu fevkalade güzel anlattı. Hayret bir şey ki onu büyük bir şevkle alkışlaması gereken delege, kendi arasında sohbet etmeye devam ediyordu. İşte ben burada AK Parti delegasyonunu anlamakta zorlandım. Oyunuzu nereye verirseniz verin. Buna saygı duyarım. Hatta seçtiğiniz başkan, herkesin başkanıdır. Lakin AK Parti’yi en üst düzeyde temsil etme yeteneğine sahip Ahmet Vekil’i burada hakkıyla alkışlamıyorsanız parti geleneklerini unutmuşsunuz ya da farkında değilsiniz demektir. Ya da herkes bir tanıdığını ayartma çabasındaydı da konuşmaya ilgi gösteremedi.
Ahmet Büyükgümüş’ün konuşması bitti. Ben de salondan ayrıldım. Benim için seçim sonucu burada ortaya çıkmıştı. Çünkü delegenin duruşundan Umut Güçlü’nün seçimi kazanacağını anlamıştım.
Başkan Umut Güçlü’yü tebrik ediyorum. Bu labirentin içinden nasıl çıktığını ince detaylarına kadar araştırdım. En büyük hamlesi İsmail Atik’in banko gördüğü delegelerini ikna edip kendi tarafına çekmesiydi. Etnik dengeleri rakibinden iyi kurgulamış. Sosyal medyada İsmail Atik’i kadim dostları üzerinden zayıflatma yoluna gitmiş ya da taraftarları böyle bir destek vermiş. Umarım bu durum bir hesaplaşmaya gitmez. Lakin bundan sonraki sürecinin öncekinden on kat daha zor olacağını hatırlatmak istiyorum.
Sevgili Yalovalılar!
AK Parti Yalova il kongresi, siz kabul etmiyor olsanız bile Yalova Ticaret Odası seçimlerinin gizli rövanşı oldu. Kanaatimce “Sen yürü! Arkandayız” diyen bir delege kitlesi İsmail Atik’ten rövanşını almak için bulunmaz fırsat yakalamış. Bu durum apaçık belli oluyor. İlerleyen süreçte diğer odalar bu seçim sonucundan nasibini alacaklardır. Sıradaki milletvekili seçimlerinde bütün temayüller değişecektir. Ardından gelecek yerel seçimlerde dananın kuyruğu kopacaktır. İl Genel Meclis’i fazla gitmez yakında tartışmaya açılacaktır. İl başkanlığı seçimi için pazarlık konusu olmuş gibi geldi bana…
AK Parti’de sıradan çıkan ya da çıkartılanın bir daha aynı konumu yakalaması adeta imkânsız bir süreç olarak geçmiş tecrübelerde vardır.
2015 yılında AK Parti’den milletvekili aday adayı olmuştum. Seçim ve siyasi tecrübelerime dayanarak söylüyorum ki teşkilat, kazananın yanında durur. Parti geleneği böyledir. Kaybeden sıradan çıkar ve özel işlerine bakar.