Yalova eski milletvekili, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin Türk basınının bütününe yönelik eleştirilerini hafta içinde HABERCİ’nin manşetine taşıdık; açıklamanın geniş bir özetini okurlarımızla paylaştık…
İnce, ‘hem nalına hem mıhına’ misali; iktidara yakın basını da muhalefet basınını da yerden yere vuruyor, ‘senin hırsızın benim hırsızım mı diyeceğiz?’ sözleri ile ulusalda yayın yapan basının tepeden tırnağa tetikçilik, şantaj ve iftira ile kamuoyunu yanıltan bir yayın politikası izlediğini ifade ediyordu…
………………….
-90’lı yıllarda HABERCİ’yi takip eden okurlarımız gayet iyi hatırlayacaklardır; o zamanlar CHP’nin il başkanlığını, ADD’nin şube başkanlığını yapan, aynı zamanda özel bir eğitim kurumunun başında bulunan İnce, HABERCİ’deki ‘ÇALAKALEM’ başlıklı köşesinden her hafta Yalovalılara sesleniyor, görüşlerini kendine has üslubu ile okurlarıyla paylaşıyordu. Tabii o yıllarda sosyal medya ve internet yayıncılığı bugünkü gibi gelişmiş değildi ve okurları İnce’yi yalnızca HABERCİ gazetesindeki köşesinden takip edebiliyorlardı…
- İnce’nin bu son çıkışına, iddialı sözleri ve bir o kadar da ağır ithamlarına gelince…
2023’te 60. yılını dolduracak olan HABERCİ’de yaklaşık 30 yıldır yazan bir gazeteci olarak diyorum ki…
Eksiği var fazlası yok sözlerinin!
Özellikle de ülke genelinde yayın yapan basının tamamına yakını; yayın kalitesi, yayın içeriği, şeffaflık ve güvenirlik açısından kelimenin tam anlamıyla ‘yerlerde sürünüyor’…
Tabii bu garabet durum ‘böyle istendiği, böyle kurgulandığı için’ yaşanıyor; yani hiçbir şey tesadüf değil, basındaki bu yozlaşma sadece bugünün yönetenlerine ya da bugünün muhalefetine mal edilecek kadar basit ve kolay da değil…
Yıllar yılı gazetecinin görevi sadece gazetecilik yapmak olmadı ki bu ülkede!
Siyasetin, iş dünyasının, iç ve dış farklı güçlerin elleri-kolları basının üzerinden hiçbir zaman eksik olmadı ki!
Hatta; 4. güç denilen basın (yasama, yürütme ve yargıdan sonra) hiçbir zaman 4. güç olamadı; her dönemde ilk üç gücün güdümünde oldu!
Türk insanı, özellikle son 50 yılda tek bir gazetede, tek bir TV kanalında, hatta bugün itibarıyla sosyal medyada; aynı anda net doğruları göremedi…
Ya siyah ya beyaz dendi; griler yok sayıldı…
Gözü kapalı; ya methiyeler düzüldü yağcılık yapıldı, ya da olan biten her şey kötülendi ve karalandı…
Gerçekte yaşanan ne varsa insanların önüne tüm şeffaflığıyla konulup, takdir ve değerlendirme halka bırakılmadı…
Hep bir algı, hep bir yönlendirme, hep bir beyin yıkama ve gerçekleri çarpıtma..
50 yıldır böyle oldu; hala daha bu oluyor…
O yüzden…
Muharrem İnce aslında herkesin, hepimizin bildiği gerçekleri söyledi; hepsi o kadar..
O da nasıl söyledi?
Kendisi basında yer bulamadı, değer göremedi de o yüzden çıktı konuştu…
Eğer aynı İnce, Türk basınında hak ettiğini düşündüğü yeri bulabilseydi, kıymet görebilseydi, haksızlığa uğramamış olsaydı çıkıp bu gerçekleri kamuoyuyla paylaşır mıydı; orasını bilemem…
Bildiğim tek şey…
SÖZLERİNİN DOĞRU, HATTA EKSİK OLDUĞU!!