Yalova’nın Termal bölgesi, sadece doğal güzellikleri ve şifalı sularıyla değil, aynı zamanda tarih boyunca taşıdığı mistik ve kehanet dolu geçmişiyle de dikkat çekiyor.
Haber/Zeynep TAŞTAN
Termal Kaplıcaları’nın kökenleri, antik çağlara kadar uzanıyor. Bölgenin Bizans döneminde ‘Phytion’ olarak anıldığı ve kahinlik merkezi olarak bilindiği belirtiliyor. Özellikle Argonotların Karadeniz seferi sırasında bölgedeki kahinlere danıştıkları iddiası, Termal’in geçmişteki önemini ortaya koyuyor. Antik dönemde sıcak su kaynaklarının bulunduğu yerler, sadece fiziksel şifa için değil, aynı zamanda manevi rehberlik ve kehanet merkezi olarak da görülüyordu.
HERAKLES VE ASKLEPİOS’UN KORUMASINDA BİR ŞİFA MERKEZİ
Termal Kaplıcaları’nda bulunan tarihi kitabeler, bölgenin mitolojik ve dini geçmişine ışık tutuyor. Mermerden yapılmış bu kitabelerde Herakles, Asklepios ve dans eden üç perinin (Nemfler) tasvirleri yer alıyor. Bu figürler, Termal’in antik dönemlerde kutsal bir alan olarak kabul edildiğini ve hastaların burada şifa bulduğuna inanıldığını gösteriyor. Herakles’in gücü, Asklepios’un tıbbi bilgeliği ve perilerin manevi desteği, hastalara hem fiziksel hem de ruhsal iyileşme vaat ediyordu. Bu inanç, dönemin insanları için şifanın ilahi bir lütuf olduğu fikrini pekiştiriyordu.
RÜYA VE İLHAM YOLUYLA KEHANET..
Roma döneminde insanlar, Termal Kaplıcaları’na sadece şifa bulmak için değil; aynı zamanda geleceklerine dair rehberlik almak için de geliyorlardı. Bölgenin kahinleri, insanların gördüğü rüyaları yorumlayarak onlara yol gösteriyordu. Sultan II. Abdülhamid döneminde çekilen yukarıdaki fotoğraf, bu mistik atmosferi ve dönemin ritüellerini günümüze taşıyor. İnsanlar, yeraltı tanrılarının gücüne inanarak buradaki kahinlerden aldıkları ilhamlarla hayatlarına yön veriyordu.
TARİHİ VE KÜLTÜREL MİRASIN İZİNDE..
Yalova’nın Termal bölgesi, tarih boyunca sadece bir kaplıca merkezi değil; aynı zamanda bir kültür ve inanç merkezi olarak da ön plana çıkıyor. Araştırmacı-Yazar Muhsin Sevencan’ın bu paylaşımı, Termal’in sadece fiziksel değil; manevi bir şifa merkezi olduğunu da gözler önüne serdi.