Sevgili dostum. İnsanları idare etmenin, yönetmeye soyunmanın adı siyasetse bunun bir okulu, bir mektebi birde sahası olmalıdır.
Siyasal bilgiler fakültesi var diyeceksiniz biliyorum. Bu okullarda insana ait ne varsa öğretilse bile saha tecrübesi ancak sahada öğrenilir ve insan ancak sahada tanınır, anlaşılır. Her insan ayrı bir cevher, her insan ayrı bir değer, her insan ayrı ayrı Allah’ın en güzel sanatıdır. Bu yüzden Allah cc bütün peygamberlerini, özel eğitime alarak, idareci, önder ve bu günün deyimiyle siyasetçi, en iyi yönetici, büyük bir sorumluluk bilinci yüklenen liderler yapmıştır.
Buradan bakarsanız, siyaset kutsal bir dava, insanlara hak ve adaleti sağlamak için mücadele, zulmü durdurma, her bireye Dünya ve ahiret saadeti temin etme, güçlünün değil haklının kazanması gibi kavramlar içerir ve buna iman ettirir. Peygamberler kendinden çok toplumun refahını, huzurunu beden ve ruh sağlığını düşünen en büyük bireylerdir. Bu uğurda canlarını ortaya koyacak kadar mücadeleci, insan kaybetmemek için çok merhametli, haksızlık karşısında yürekli ve cesaretli, toplum içerisinde idarecilik konusunda en liyakatli, kendini ve insanları eğiterek, kendine ve insanlara kural koyucu ve uygulayıcı, bu kuralları ilahi bir emire bağlayıcı en büyük önderlerdir. Bu yüzden siyaset bir peygamber mesleğidir.
Siyaset yapmaya karar veren her Müslüman, peygamber gibi düşünmek, onun izinden gitmek, insanlığın refahı ve huzuru için çalışmak ve Dünya’dan çok ahiret sevabı aldığına bilmesi gerekir. Aksi takdirde insanları kendi nefsine uydurmaya, ya da başka bir düşünce adına idare etmeye karar verir. Böylece kendi nefsini ya da başka düşünceleri ilahlaştırmış olur. Hatta Müslüman olsa bile. Bu yüzden siyaset zor bir görevdir. İçinde çok büyük sorumluluklar taşıyan, liyakat, cesaret, metanet, sabır, adalet aynı zamanda merhamet, kural ve kavramları uygulayacak insanların işidir. Bu zor görevde hata yapma lüksü azdır. Bu yüzden peygamberlerin ismet sıfatı yani hata yapmadan uyarılma sıfatı vardır. Buna rağmen peygamberler bile istişare yani çevresindeki bilenlerle fikir alış verişi yapmıştır. Bu yüzden siyaset mektebi şarttır. Bu mektep insanlık için çalışmayı dava edindirir. Liyakatli ve samimi insan yetiştirir. Bu insanlar istişareyi külfet değil nimet bilir. İnsanın huzur ve refahı için yaşanılır bir Dünya kurmayı kendisine dava edinir. Kendisi gibi düşünenlerle bir olur, dava arkadaşlığı, yol arkadaşlığı yapar, bu yolu kutsal kabul eder, öldükten sonra bile dava arkadaşlığı devam eder. Nefsi için ne arkadaşlarından nede davasından asla vaz geçmez. Topluma vaz geçilmez bir dava sunar ve buna gerçekten inanır. Bu uğurda asla taviz vermeden her engeli aşar. Bu topluluk içlerinde en iyi olanlardan birini lider yapar ve onun etrafında toplanarak ona yardım eder. Boyun eğmez, emir almaz beraber hareket eder. Hatası varsa düzeltir, sözü varsa konuşur, bilgisi varsa paylaşır asla fitne yapmaz, kargaşa çıkartmaz, enaniyet sahibi değildir. Bu topluluğa Allah yardım eder ve insanlık daima huzur içinde yaşar. Bu topluluğu üretmek için siyaset mektebi ilahi bir emirdir.
Tamda burada din siyaset ilişkisi başlar. Bir milletin dinine göre siyaseti vardır. Ahlakına göre şekillenir, doğruluğuna göre yönetilir. Bir toplum doğru yönetilmek istiyorsa kendini düzeltmek, kendine çeki düzen vermek, düşünmek zorundadır.
Gelelim bu günün siyasetine, Tayyip Erdoğan siyaset mektebinin tam ortasında yetişmiş, ömrünü sahada geçirmiş, siyaseti dava edinmiş, milletin derdini kendine dert edinmiş büyük bir lider. Hataları olabilir çünkü peygamber değil, ama asla art niyetli değil. Bizden iki gömlek yukarda, belki üç gömlek yukarda görmek istiyoruz onu. O zaman aramızdaki gömlek sayısını bire düşürmek için mücadele etmek zorundayız. Bu mücadelede kendimizden, nefsimizden başlayarak, iyi çalışkan, üretken Allahtan korkan, bilgili ve becerikli olduğumuz gün gömlek bire düşecektir. Cebimizi ve midemizi daha çok düşündüğümüz gün, maneviyatımızı davamızı kaybedecek gömlek dörde belki beşe çıkacaktır. Tayyip Erdoğan’ı kaybettiğimiz gün ise iş işten geçmiş olacak, bir dahaki Tayyib’i en az yüz yıl bekleyeceğiz. Belki de hiç gelmeyecek. Hürriyetimizi kaybedecek tarih sahnesinden, madden var görünsek bile manen silinip gideceğiz.
Tayyip Erdoğan’ı beğenmiyor isek ondan daha kötülerine yanaşmak çözüm olmayacak, sorunu daha da büyütecek hatta içinden çıkılmaz hale getirecektir. Bundan ders alacak olan Erdoğan değil biziz. Yanlışa yanlışla karşılık verilmez. İki yanlış bir doğru etmez. Benim siyaset mektebinde okuduklarım bana bunu öğretti. Lütfen siyaset mektebini politika mektebine çevirmeyin. Bu millete uymaz. Aslınıza dönün ve kendinize inancınıza güvenin. Politika değil, Siyaset mektebinde okumuş, sizden biri olan, Tayyip Erdoğan’a cumhurbaşkanınıza sahip çıkın. İnanın kendinize sahip çıkmış olacak, kendinize oy vermiş olacaksınız. Politika mektebini değil, siyaset mektebini okuyun. Çünkü bu mektep ahlaki ve ilahidir.
