
- AK Parti Merkez İlçe Başkanı Hüseyin Özyılmaz; yukarıdaki bu sözlerle Belediye Başkanı Mehmet Gürel’e yüklendi ve ilave etti: ‘VAAT VAR HİZMET YOK!’
..”31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerin ardından göreve başlayan Sayın Mehmet Gürel’in, aradan geçen yaklaşık 15 aylık süreçte, şaşkınlık ve endişe içerisinde, hala harekete geçemediğini gözlemliyoruz.”
- ..”Sayın Gürel, görünüşte, ihtiyaç sahibi kimseler için sıcak bir tabak yemek hayal etti. Ama iş uygulamaya gelince, daha önce belediyemizce ücretsiz sunulan yemek hizmetini alıp, üstüne bir de fiyat etiketi yapıştırdı. Hani bu bir ileri demokrasi gibi; önce hizmeti al, sonra ücretli hale getir, sonra da bunu ‘halkçı’ diye pazarla!”
- Haber / Zeynep TAŞTAN
AK Parti Merkez İlçe Başkanı Hüseyin Özyılmaz, Yalova Belediye Başkanı Mehmet Gürel’in göreve gelmesinin ardından geçen yaklaşık 15 aylık süreci değerlendirerek çarpıcı açıklamalarda bulundu. Özyılmaz, Gürel’in seçim döneminde verdiği vaatlerin hiçbirini hayata geçiremediğini ifade ederek, kamuoyunu derinden etkileyen başlıklar altında belediye yönetimini sert bir dille eleştirdi.
- ‘VAATLERİN ŞAHI, GERÇEKLERİN PADİŞAHI!’
“Vaat var, hizmet yok” diyerek açıklamasına başlayan Hüseyin Özyılmaz, şunları söyledi: “31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerin ardından çok isteyerek oturduğu koltukta göreve başlayan Sayın Mehmet Gürel’in, aradan geçen yaklaşık 15 aylık süreçte, şaşkınlık ve endişe içerisinde, hala harekete geçemediğini gözlemliyoruz. Kendileri seçim sürecinde öyle vaatler savurdular ki, zannediyoruz hangisinden başlayacaklarına karar vermeye çalışıyorlar. Ne vaatler ama! Halkı doyuracak, denizi balıklarla değil, tertemiz umutlarla dolduracaklardı! Ama anlaşılan işler öyle bir tersine döndü ki, Yalova halkı ne yazık ki su yerine vaat içmeye başlamak zorunda kaldı. Demek ki koltukta oturmak aslında öyle dışarıdan göründüğü kadar kolay değilmiş…”
- ‘KENT LOKANTASI MI, MENÜDE HAYAL KIRIKLIĞI MI?’
Özyılmaz, Kent Lokantası uygulamasını da şu sözlerle eleştirdi: “Sayın Gürel, görünüşte, ihtiyaç sahibi kimseler için sıcak bir tabak yemek hayal etti. Ama iş uygulamaya gelince, daha önce belediyemizce ücretsiz sunulan yemek hizmetini alıp, üstüne bir de fiyat etiketi yapıştırdı. Hani bu bir ileri demokrasi gibi; önce hizmeti al, sonra ücretli hale getir, sonra da bunu ‘halkçı’ diye pazarla! Kurulduğunda 40 TL olan yemekler de zaten aradan çok zaman geçmeden neredeyse iki katına çıktı. Üstelik hali hazırda Sayın Gürel’in Kent Lokantası adı altında parayla verdiği hizmeti, şu ankinin en az 10 katı fazla sayıda ihtiyaç sahibi kimselere Ak Belediyecilik anlayışıyla ücretsiz bir şekilde zaten ulaştırmaktaydık. Üstelik bunu yaparken de hiç kimseden bir kuruş bedel talep etmeksizin yaptık. Zira Ak Belediyecilik anlayışı gereği biz, ‘sağ elin verdiğini sol el bilmez’ düsturuyla, bunun reklamını dahi yapmayı kendimize, partimize, halkımıza yakıştıramadık. Yani Sayın Gürel, bizim ücretsiz olarak 10 kat daha fazla sayıda sunduğumuz bu hizmeti alarak reklamla, gösterişle sanki Yalova’ya yeni bir uygulama, yeni bir kazanımmış gibi sunarak ücret karşılığı ve 10 kat daha az sayıda kişiye ulaştırmayı icraat olarak göstermeye çalıştı. İşte gerçek belediyecilik!”
- ‘İSTANBUL’DAN YALOVA’YA EKMEK’..
Halk Ekmek uygulamasıyla ilgili eleştirilerde bulunan Özyılmaz, açıklamasına şöyle devam etti: “Yalova’ya halk ekmek getiriyoruz!’ denildiğinde başta sevindirici gibi gözükse de meğerse bir de buzdağının görünmeyen kısmı varmış. Zira Yalova fırıncı esnafı kara listede olduklarından bihaberlerdi. Çünkü kimse Sayın Gürel’in ekmeği, İstanbul’dan getireceğini bilmiyor, tahmin de etmiyordu. Sayın Gürel’in anlaşıldığı kadarıyla Yalova esnafının korunması, refah seviyesinin artırılması gibi bir derdi de yokmuş. Şayet böyle bir dertleri olsaydı kamu kaynakları ile mazot, otoyol, işçilik ve gözüken-gözükmeyen pek çok maliyet kalemiyle sanki Yalova’mızda ekmek üretilemiyormuş gibi İstanbul’dan her gün ekmek taşımazlardı. Hadi üretmeyi beceremediler diyelim, söz konusu nakliye operasyonu için harcanan bedeller Yalova’mızda mevcut bulunan fırınlardaki askıda ekmek uygulamasına bağışlansa idi, Halk Ekmek büfesinde satılandan çok daha fazla sayıda ekmek bırakın ucuzu, ücretsiz bir şekilde ihtiyaç sahibi hemşerilerimize ulaştırılabilirdi. İcraatın sonuçlarından anladığımız kadarıyla kendileri, yol arkadaşı İBB Başkanı İmamoğlu’na, ‘Bir zamanlar biz de sizin ilçenizdik, bizi de burada unutmayın’ dercesine Yalova halkının kamu kaynaklarıyla İBB’ye destek olma gayreti içerisindelermiş… Zira ne kadar düşünsek de neden kamu kaynakları kullanılarak kamyonlarla İstanbul’dan Yalova’ya ekmek taşındığına başka bir mana yükleyemiyoruz… Görüleceği ve anlaşılacağı üzere; mazot kamu kasasından, zarar esnaftan, israf da hepimizden. İşte bu CHP’nin kalkınma modeli. Adı; ‘tersine kalkınma’, mahiyeti ise, ‘Yalova üretmesin, taşısın!’”
- ‘DENİZ Mİ, LAĞIM MI? YALOVA SAHİLLERİNE GÜLE GÜLE!’
YASKİ ve sahillerdeki kirlilik hakkında da açıklamalarda bulunan Hüseyin Özyılmaz, yaşanan çevre krizine şu sözlerle dikkat çekti: “Denizimiz var ama yüzemiyoruz, çünkü belediyemiz ‘doğal döngüye’ inananlardan. Belediye iştiraki olan YASKİ elektrik vb. borçlarını ödemeyince arıtma durdu, kanalizasyon da ‘sıfır filtre, tam gaz’ denize salınmaya başlandı. Deniz kirlendi, sahiller koktu, turist kaçtı. Yalova sahilleri şu anda doğa tarihi müzesine dönmüş durumda; ama kıymetli halkımızı uyarmak gerek: ‘Yüzmek tehlikeli ve yasaktır, burnunuzu tıkamayı unutmayın!’ Sayın Başkanın insan sağlığına karşı bu kadar duyarsız kalmasının altında yatan sebep hükümetimizin Yalova’mıza yapmış olduğu sağlık hizmeti yatırımlarına duyduğu güven olsa gerek. Çevreye, insan sağlığına ve turizme verilen zararı geçtik, martılar bile artık göç ediyor. Sayın Gürel seçim döneminde burnunu tıkayıp sosyal medyada şov yaparken, yaklaşık 15 aylık süreçte Ak Belediyecilik döneminde asla yaşanmamış bir ilke imza atmayı başardı. Kanalizasyonu, ‘kokmaz herhalde!’ düşüncesiyle olduğu gibi denize bıraktılar. Şimdilerde Sayın Gürel, zamanında burnunu tutarak poz verdiği yerlerde de pek gözükmüyor, sanırız kokudan kendisi de sahillere pek yanaşamıyor. Seçim propagandasında burnunu tutarak verdiği pozların bulaşıcı olduğunu da hiç düşünmemiştik. Sayın Başkan kötü bir akım başlattı, artık herkes Yalova sahillerinden burnunu tutarak geçmek zorunda kalıyor.”

