Yalova’nın dünya çapında sanayi kuruluşu olan AKSA, 1971 yılında hizmete açılmıştı. Kuruluş çalışmaları 1969’da başlayan AKSA’nın o ilk günlerinde genç bir mühendis vardı; Selçuk Ergin. Deyim yerindeyse ‘fabrikanın ilk harcında’ emeği-alın teri olan Merhum Ergin, tesis açılıp üretime başladığı andan itibaren Genel Müdür olarak hizmet verdi.
Tek bir cümle ile özetlemek gerekirse, 1969’dan vefat ettiği 2003’e kadar; 24 yıl boyunca AKSA denildiğinde hem kayıtlarda hem akıllarda tek bir isim vardı: SELÇUK ERGİN.
Yalova’da; Merhum Ergin’in ve dolayısıyla AKSA’nın katkısının olmadığı, desteğinin bulunmadığı bir dernek, vakıf, STK, eğitim kurumu, spor kulübü görmek pek mümkün değildi.
Yeri geldi; fabrikaya yönelik tehditlere-şantajlara tek başına direndi. Büyük mücadeleler sonrasında kendisini ve elinde gelişip büyüyen AKSA’yı Yalova’da etkili ve saygın bir konuma getirdi.
Şahsı ve kurumu adına özeleştiri yapmayı, empati kurmayı bildi. Yalova halkına ve Yalova’nın değerlerine üst perdeden bakmadı. Varlıklıydı, ama asla kibirli değildi. Dinlerdi, anlamaya çalışırdı, elinden ne geliyorsa yapardı; faydalı olurdu.
Bu şehrin insanlarını hiçbir zaman küçük görmedi, görmezden gelmedi, yok saymadı. Hemen her konuda atacağı adımları şehrin ileri gelenleriyle, yerel dinamikleriyle paylaştı. Kamuoyunu bilgilendirmede, şeffaf, katılımcı ve paylaşımcı olmada o denli başarılıydı ki, kısa sürede sanayici kimliğinin bir adım ötesine YALOVALI kimliğini de taşıdı. Merhum Ergin; kimseden çekinmez, her ortamda şöyle derdi: “Sanayiciyim, doğrudur. Şirketimin menfaatlerini korur, kollarım; bu da doğrudur. Ama ben aynı zamanda bir Yalovalıyım, bu şehrin sevdalısıyım. Yalova’ya rağmen adım atmam, Yalova’yı asla yok saymam; Yalova’nın menfaatlerini görmezden gelmem; gelemem.”
…………………
- Sadece çok yakın dostlarıma anlattığım küçük bir anımı bu özel günde sizlerle de paylaşmak isterim..
Yanılmıyorsam, -80’lerin sonu, -90’ların başıydı. Yalovaspor genel kurula gidiyor. Yer; bugün Karizma İş Merkezi’nin olduğu, o dönem Yalova belediye binasının üst katındaki BESA düğün salonu. Kritik günler, kulüp sıkıntıda, işler kayyuma kadar gidebilir. Günler öncesinden yayınlara başladık. Çanakkale Dardanel, Siirt Jetpa gibi örneklerden yola çıkarak dedik ki; ‘Yalova’nın AKSA’sı var, neden YalovasporAksa olmasın!’
Günlerce benzer yayınlar yaptık. Haberler, yorumlar, röportajlarla konuyu gündemde tuttuk. Kongre günü geldi ve söz alan dönemin yöneticileri, üyeleri ‘KAPTIRMAYIZ’ dediler, başka bir şey söylemediler.
Yalovaspor’u bırakmazlarmış, kaptırmazlarmış; öyle dediler..
Sonra olmadı tabii ve kulüp yönetimi mecburen dönemin belediyesine kaldı. (İbrahim Uzun dönemi)
Aradan birkaç gün geçti; Merhum Ergin aradı, “Görüşmemiz lazım” dedi.
Fabrika içindeki kort alanında bir araya geldik, sohbete başladık.
“HABERCİ’yi ne kadar sevdiğimi, seni ne kadar takdir ettiğimi biliyorsun, öyle değil mi?” diye söze başladı ve hiç unutamayacağım şu cümlelerle devam etti: “Sanayiciyim, ama aynı zamanda sizler kadar da Yalovalıyım; bunu biliyorsun. Önce Yalovalı kimliğimle söylüyorum. Harika bir kongre süreci yaşattınız. YalovasporAksa’yı hafızalara kazıdınız. Aslında oluyordu, tutuyordu da. Kongre ‘tamam’ dese, anahtarları teslim etse; kaçamazdık. Bizi dünya kadar ekonomik yükün içine sokmanıza ramak kalmıştı. İşi gücü bırakıp stattı, tesisti, transferdi; ne gerekiyorsa yapacaktık, yapmak zorundaydık. Ama olmadı, genel kurul HABERCİ’yi anlamadı, yapmak istediğinizi kavrayamadı, ya da kim bilir, belki de birilerinin işine gelmedi. Seni ve gazeteni tebrik ediyorum, harika iş çıkardınız. Şimdi de sanayici kimliğimle bir şeyler söylemem lazım. Bizimle derdiniz ne! Yönetime her yıl ciddi rakamlarla destek veriyoruz. Bizi böyle bir yükün altına sokacaktınız; zorunuz ne, size ne kötülük yaptık? Bir talebiniz oldu da hayır mı dedik? Aman ha; bırakın da herkes işini yapsın, bizi bir daha böyle şeylere bulaştırmayın..”
………………………..
Düşünüyorum da; samimi-dost insandı, Rahmetli Selçuk Ağabey.
Sevdiğini-takdir ettiğini saklamamıştı; Yalovalı kimliğiyle..
Tatlı-sert sitemini de esirgememişti; sanayici, AKSA’lı kimliğiyle..
HABERCİ; o yıllarda da yatırımları, gelişmeyi, dolayısıyla sanayiyi ve AKSA’yı destekleyici, motive edici yayınlar yaptığı gibi, fabrika yönetiminin hoşuna gitmeyecek eleştiri ya da önerilerini de kaleme alırdı; bundan asla çekinmezdi.
Aynen bugün olduğu gibi..
Tek bir fark vardı..
Selçuk Ergin, iyi niyetli, şeffaf, mert bir yöneticiydi; yayınlarımızın art niyetten uzak, yapıcı, Yalova’nın menfaatleri doğrultusunda olduğunu bilir ve şirket yönetiminin hoşuna gitmese de her zaman saygı duyardı.
Bugünün yönetimleri ise, o günlerdeki şeffaflıktan, katılımcılıktan, paylaşımcılıktan uzak, Yalova’ya karşı ‘kapalı kutu’ görünümünde, kritik konulardaki bilgilendirmeyi toplumun bütünü ile değil de birkaç partili ya da makam-mevki sahibi ile sınırlı tutan, adeta hukuku öteleyen, siyaseti önceleyen bir anlayışa büründü.
Dün ile bugünün farkı tam olarak bu.
……………………
Vefatının 19. yılında Yalovalıların Selçuk Ağabey’ini bir kez daha rahmetle anıyor, ‘O; ÇOK BAŞKAYDI!’ diyor, yakınlarına-sevenlerine bir kez daha sabır ve baş sağlığı diliyoruz. Mekanı cennet olsun.
..Ve bir dip not: Adı verilen spor salonu, Yalova Lisesi ile birlikte yıkıldı. Yeni yapılacak olan lisenin spor salonu için, ‘Hazır yıkıldı, ismi de unutulur’ diye düşünen olursa, karşısında HABERCİ’yi bulur. Bu şehir, kendisi için emek veren, fedakarlık sergileyenleri unuttuğu gün bitmiş-tükenmiş demektir. Buna kayıtsız kalmayacağımız bilinsin..