HABERCİ’nin hafta içindeki haberlerinden en dikkat çekeni, ‘ÖNCE KAÇAK, SONRA YIKIM, ŞİMDİ TAKAS.. ŞAKA GİBİ!’ başlıklı manşet haberdi.
Köylere Hizmet Götürme Birliği alelacele toplanıyor, dere ağzındaki eski buzhane binasının takas yoluyla belediyeye verilmesi ve karşılığında yatırımcının zararını karşılayacak başka bir arazi ya da mülkün temini ile sorunun aşılması planlanıyordu. Bu gerekçe ile bir de oylamaya gidiliyor ve ‘oy çokluğu’ ile takas kararı alınıyordu.
Binada kiracı konumdaki vatandaş, yapılan işlemin hukuka uygun olmadığını, mahkeme kararlarının hiçe sayıldığını söylüyor, ret oyu veren meclis üyeleri de benzer ifadelerle hukukun yok sayıldığını ifade ediyorlardı.
HABERCİ; tarafsız habercilik ilkesi gereği, gelişmeleri olayın muhataplarının beyanları ile detaylandırıyor ve okurlarına ‘ŞAKA GİBİ!’ başlığı ile duyuruyordu.
……………………
İşin özeti şu: Bu binaya ilişkin olan-bitenin ayrıntılarını, yaşanan hukuki süreci ve diğer detayları Yalova kamuoyu bilmek zorunda değil aslında. Neticede valiliğin kiraya çıkardığı, eğitimci bir müteşebbisin de kiraladığı bir bina var ortada. Yatırımcı, yasal süreci takip etmiş ve doğal olarak kendini haklı görüyor. Hadiseye hukuksal açıdan baktığınızda, kiracı feveran etmekte, tepki koymakta haklı. Ancak kamuoyunu ilgilendiren husus; Yalova’nın böylesi kritik konumdaki bir bölgesinde yapılan kiralama işlemi!! Devletin ilgili birimleri nasıl olur da kendine ait bir mülkü apar-topar gözden çıkarır? Nasıl olur da Yalova’nın yarınlarında yaşam bulabilecek bütünsel bir projenin uygulama sahasında bugün yaşanan çelişkili durumu öngörmez, hesap etmez? Bu bölge, seçim dönemlerinde siyasilerin yatırım projeleri ile ilişkilendirilen bir bölge. Örneğin; yıllar önce turizm yatırımı amaçlı satılan arboretum arazileri her ne kadar bugün itibarıyla yeşil alana çevrilse de, ortada, yarın ne olacağı belli olmayan, tartışmalı bir durum var. Arazinin sahibi Arap yatırımcı milyonlarca dolarlık tazminat kozunu elinde tutuyor. Dönemin belediye yönetimine zimmet çıkabilir. Olası bir karar değişikliğinde yeniden turizm yatırımlarına start verilse, ihale şartlarına uygun yatırımların önü yeniden açılsa o eski buzhane binasının olduğu alan bir büyük çekim merkezinin, bir büyük yatırım planlamasının tam orta yerinde kalmayacak mı? Düşünün; bir tarafta oteller bölgesi, burnunun dibinde helikopter pistleri, yat limanı ve turistik tesisler, tam orta yerinde bir özel okul! Kaldı ki valilik apar topar kiralamaya gitmeden önce belediyenin, bölgenin bütününe yönelik projesi vardı. Ne oldu? Seçimler tamamlandı, yerel yönetim el değiştirdi, valilik yangından mal kaçırır gibi belediyeden yeri geri aldı ve alelacele kiralamaya gitti. Asıl tartışılması, sorumlularından hesap sorulması, hatta bir adım ileri gidelim; doğan kamu zararından birilerine zimmet yoluna gidilmesi gereken hadise bu. Yoksa bugün gelinen noktada elbette kiralayan insanın zararı, mağduriyeti ve haklılığı söz konusu; buna hiçbirimiz söz söyleyemeyiz. Ancak, sanki bugün yaşananlara o günlerden bir çanak tutulmuş ve ‘BİLE BİLE LADES’ denilmiş gibi de bir durum var ve Yalova’da makam-mevkii her ne olursa olsun, yapanın yanına kar kalması çok rahatsız edici bir durum. Bu ve benzeri oldu-bittileri önleyemez isek, bugün eski buzhane binasının durumunu tartışıyoruz ya, yarınlarda aynı şekilde İl Özel İdaresi’ne ait başka mülklerin ya da arazilerin, hazineye ait başkaca taşınmazların-arsaların başına gelenleri tartışacağız ve boş yere zamanımızı, enerjimizi tüketeceğiz.
İşte bu yüzden diyoruz ki..
Şehri yöneten insanlar sorumluluklarının farkına varsınlar. Yetkileri dahilindeki tasarruflarını kullanırken daha dikkatli, daha özenli davransınlar. Kamu hakkına zarar getirecek, kamu vicdanını rahatsız edecek, devletin saygınlığına gölge düşürecek iş ve işlemlerden uzak dursunlar!