
‘HAKLIYMIŞIZ!’ DEMEK HİÇ DE HOŞ BİR DURUM DEĞİL; ANCAK MAALESEF.. HABERCİ HAKLIYDI!
BURASI TERSANE BÖLGESİ!
20 yıldır katı ve sıvı kimyasal atıkların nereye depolandığı, denize mi toprağa mı; nereye döküldüğü belli değil. Kayıtlar açıklansın diyoruz; ses çıkmıyor. Denetim ve kontroller yapılsın diyoruz; çıt çıkmıyor. Yetkili birimler göreve diyoruz; duyulmuyor. Raspa işlemlerinin günün hangi saatlerinde yapıldığı, kontrollü bir çalışmanın olup olmadığı konusunda en ufak bir açıklama yok. Tüm bu çevresel sorunlar yetmezmiş gibi bir de Osmangazi Köprüsü’nün ayağına kadar dayanan, deprem ve yangın gibi afetlere karşı büyük risk taşıyan çarpık yapılaşma konusunda da atılan bir adım, bir önlem, bir soruşturma göremiyoruz.
BURASI YALOVA PAŞAKÖY!
Haftalardır-aylardır göz göre göre bir doğa katliamı yaşanıyor; Yalova Paşaköy’de. En son gelinen noktada ortaya çıkan tablo, yağış mevsimi ile birlikte bölgede her an bir heyelan felaketinin yaşanabileceğini ortaya koyuyor. Dile kolay; her gün onlarca kamyon hafriyat taşınıyor, bölgeye. Yaklaşık 200 kamyon, her bir kamyon 30-40 ton hafriyat ve toplamda gün içerisinde toprağa yüklenen 5-6 bin ton yük. Bunu haftalarla-aylarla çarpın; bakın nasıl bir tablo çıkıyor ortaya. Bozulan, delik-deşik olan yollardan, bunun devletimize yol açtığı maliyetten bahsetmiyoruz bile; zira önceliğimiz, doğanın korunması ve insan hayatı.
- Haber/Yorum - İbrahim Yurdagül
HABERCİ yıllar önce, Yalova’nın ‘SAHİPSİZ ŞEHİR’ olduğunu, şehrin önemli problemlerinin çözümsüz bırakıldığını vurgulamış ve dönemin siyasetçilerinin, bürokratlarının, STK’larının görev ve sorumluluklarının gereğini yerine getirmediklerine dikkat çekmişti.
Aradan yıllar geçti; bugün yine aynı şeyleri yaşıyoruz. Yani; sorunlar derinleşiyor, farklılaşıyor, ancak çözüm üretme noktasında yine aynı kayıtsızlık, vurdumduymazlık yaşanıyor.
- BİR TARAFTA YALOVA’NIN DOĞUSU..
Örneğin; Altınova tersane bölgesi. 12-13 yıl önce ‘YALOVA’NIN SAHİBİ KİM?’ başlığını atarken, bölgenin denetimden uzak, kontrolsüz bir yapılanma içerisinde olduğuna vurgu yapıyorduk. Bugün de değişen bir şey yok. 20 yıldır (tersanelerin faaliyete geçtiği 2005’ten bu yana) katı ve sıvı kimyasal atıkların nereye taşındığı, nereye gömüldüğü, nasıl bertaraf edildiği ya da edilmediği belli değil. Raspa işlemlerinin kontrol altında tutulup tutulmadığını bilmiyoruz. Biz de bilmiyoruz, dolayısıyla kamuoyu da bilmiyor. Kim bilir, belki de bilmesi gerekenlere bile doğru bilgi aktarılmıyor! Yetkili birimleri, başta Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü olmak üzere, defalarca göreve davet ettik; ancak sonuç alamadık.
Altınova’da kimyasalların bir bölümünün atıldığı çöplükteki yangın hala hafızalarda. Deprem zamanında (1999 depremi) bölgedeki fabrikalardan sızan kimyasal gaz ile bölgeyi terk eden insanlarımızın yaşadıkları hala unutulmadı. Ancak geçmişten dersler çıkarmak ve gerekli önlemleri almak yerine hala gelişmeleri film izler gibi izliyoruz.
- DİĞER YANDA ŞEHRİN TAM ORTASI..
Örneğin; Paşaköy’de kelimenin tam anlamıyla bir doğa felaketi yaşanıyor. Bugün itibarıyla gerçek bir felaketten bahsedemeyiz belki ancak her gün dökülen binlerce ton hafriyat, yanı başındaki ağaçları yan yatırdı. Metrelerce aşağıda akan dereye bir heyelan durumunda çok sayıda insanımızın, olası bir sel felaketi ile ev ve işyerinin başına ne geleceği belli değil. Facia adım adım ‘geliyorum’ diyor. Doğanın, toprağın dengesi bozulmuş. Ancak ne gören, ne duyan var; ne de uyarıları dikkate alan! Orman İl Müdürlüğü yetkilileri, karayolları sorumluları ne yapar; bu kurumlar nasıl harekete geçirilir, hakikaten anlamakta güçlük çekiyoruz.
………………
HABERCİ’nin tavrı kesin ve net. Sonuç alınıncaya, tüm bu çarpık gelişmeler bir biçimde halkımızın ve Yalova’mızın lehine sonuçlanıncaya, şehrimizin ve nesillerimizin geleceği sağlam temellere oturtuluncaya kadar mücadelemiz bitmeyecek.
Gazetecilik ‘BÜLTENCİLİK!’ değildir..
HABERCİ; kurulduğu 1963 yılından bu yana taşıdığı misyonu 62 yıldır unutmadı, bundan sonra da unutmayacak ve bildiğini-gördüğünü cesaretle yazmaya, ‘FARK YARATMAYA’ devam edecek; bu da tüm okurlarımıza, tüm Yalovalılara sözümüzdür.


