Neden düşünmüyoruz? Neden sorgulamıyoruz? Neden bize söylenen her şeyi kayıtsız şartsız kabul ediyoruz? Bizi yoldan çıkartıyor olma ihtimalleri hiç mi yok? Peki ya bizi bilerek ve isteyerek bir uçuruma sürüklemek istiyorlarsa? Sibirya’nın ıssız yerlerinde yaşayan canlı mamutlara dair iddialar dolaşıyor. Kaya örneklerindeki radyoaktif bozunma sonucu ortaya çıkmış ama henüz havaya karışma imkanı bulamamış Helyum ve Argon miktarları 4.5 milyar yıl değil 6000 yıl tarihine uyuyor. Eğer global anlamda gelir adaletsizliği çok artmamış olsaydı şimdi söylediklerimin dünyada pek alıcısı olmazdı. Ama global plütokrasi, tam da dünyanın pek çok yerinde gelir adaletsizliğinin çok artmış olması nedeniyle nefret edilen bir yapı haline geldi. 2+2=4 deseler bile pek çok insan artık onlara inanmayacak.
Ortodoks bilim var. Bir de Devrimci bilim var. Giordano Bruno neden yakıldı? Galileo neden bedel ödedi? Şu anda mirasçıları ne yapıyor peki? O zamanlar Kilise hükümrandı. Bugün ise ortodoks bilimciler hükümran değil, sadece meşruiyet yaratan odaklar. Şu anda hükümran olan ise global plütokrasi ve global plütokratlardır. Bir bilimsel yayında radyoaktif kalıntılara rastlandığı söylenirken başka bir yayında böyle birşey bulamadıklarını söylüyorlar. Hangisine inanalım? İki taraf da birbirini yalancılıkla suçlayacaktır. Ayrıca ikisi de bilerek isteyerek var olmayan bir veriyi veriyor olabilir.
Bunlar için mi binlerce yıllık dünya mirasını çöpe attık? Protestan reformunun yan ürünü olarak ortaya çıkmış ve önce Avrupa’ya, sonra da Avrupa’nın dünyanın geri kalanına hakim olmuş olması sayesinde dünyaya hakim olmuş bir zihniyet! Global plütokrasinin kurucuları, devletlerin ve dinin kendilerinden daha güçlü olmasını istemiyordu. Şu anda başardılar! Dünyayı bir çılgınlığa sürüklüyorlar! Delirmiş bir dünyada yaşıyoruz! Hastalıklara farklılık, farklılıklara ise hastalık diyoruz! Nereye gidiyoruz? Malthus ve Darwin, Nazilerin ideolojisidir ve o ikisi yenilmedikçe Nazizm de asla yenilmiş sayılmaz! Assisili Francis kovuldu! Yerine de Josef Mengele geldi! Peki teknolojik tekillik gelince; veya gelebilirse ne olacak? Bazıları çok korkuyor. Onların korkuyor olması beni umutlandırıyor. Anaç insanları severim. Sevgi, şefkat, merhamet kayboldu bu dünyadan.
Herkes için müreffeh bir çağ istiyorum! Obskürantizm olmasın istiyorum! Gerçekten özgür düşüncenin ve sorgulamanın egemen olduğu bir dünya istiyorum! Lafta onlar da benimle aynı görüşte; ama sadece lafta… Antik Yunan ve Pagan Roma’nın sonları da iyice çürümüşlüğün egemen olduğu bir dönemdi. Bilim-kurgu filimlerinde görüp, hayalini kurduğumuz şeylerin birer birer gerçek olduğu bir çağdayız! Ne yapmalıyız? Nereye gidiyoruz? Büyük ihtimalle kapitalist medeniyetin sonlarına geldik. Peki şimdi ne olacak? Roma ve Çin gibi evrimleşecek miyiz; yoksa Mayalar gibi yerle yeksan mı olacağız? Benim görüşüme göre İnsan daha önce uzaya gitmişti; ama o teknolojiyi kaybettik. Kimbilir ne oldu… Kimseye güvenemez hale getirdiler. Nelerin altından neler çıkıyor! Soğuk savaşı Amerika kazandığı için Sovyet biliminin önemli bir kısmı çöpe gitti; gerçi daha Kruşçev ve Brejnev dönemlerinden itibaren bu başlamıştı… Sonuçta Sovyetler Phoebus karteli gibi şeyleri sadece yasakları delerek yapabilirdi ama yapmadı!
Çocuklarınıza nasıl bir dünya bırakmak istiyorsunuz? Bu soru bütün Ademoğullarını ilgilendiriyor! ‘Böl ve yönet’ taktiğine karşı direnç geliştirmeliyiz! Bizleri birbirimize düşürmeye çalışıyorlar! Bunun kazananı kim olacak?
Umarım hayırlısı olur!