yalovahabercihabergazetegündemgüncelson dakikaenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhpak parti
DOLAR
32,2474
EURO
35,0778
ALTIN
2.527,35
BIST
10.643,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Yalova
Az Bulutlu
22°C
Yalova
22°C
Az Bulutlu
Pazartesi Parçalı Bulutlu
23°C
Salı Az Bulutlu
25°C
Çarşamba Az Bulutlu
23°C
Perşembe Az Bulutlu
21°C

DEPOPÜLASYON

04.10.2023 17:58
0
A+
A-

Şeker kamışı, mısır, pirinç ve buğday; günümüzde dünyanın en önemli tarım ürünleridir. 8 milyar nüfusumuz var ama şimdiden 20 milyar için yiyecek üretiyoruz. Yemen, Afganistan, Burundi, Orta Afrika Cumhuriyeti gibi yerlerdeki açlığın nedeni de gıdanın dağıtımında yaşanan sorunlar. Obezite, Kalp-Damar problemleri ve Tip 2 diyabet neden başımıza bela oldu zannediyorsunuz? Dünyada her yıl üretilen buğday’ın üçte biri karlılığın düşmemesi için yakılır! Neden hibe edilmez açlık olan yerlere? GDO ve suni gübreler çok önemli bir yere oturdu ama aslında bunlara hiç ihtiyacımız yok. Tarihte ne zaman ekstra yiyecek üretme imkanı olmuşsa o zaman nüfus artmıştır. Ama şu anda üretilen yiyecek miktarı sürekli artmasına rağmen nüfus artmıyor. Malthus’un kehanetinin tam tersi oluyor şu anda. Nedense dünyada açlık ve savaş olan ülkelerin nüfusu artarken çok zengin ülkelerin nüfusu azalıyor! Halbuki tam tersinin olması gerekmez mi? Doğum oranlarının ülkelerin gelir seviyesi ile ters orantılı olduğu söylenir ama aslında eğitim seviyesiyle ters orantılıdır! Bu nasıl bir eğitimdir?

Artık 20 milyar için yiyecek üretme teknolojisi elimizin altında ve bu miktarın 8 milyarlık düzeylere indirilmesine de karşıyım. Dünya düzeni dünya nüfusunu şimdiki 8 milyarın da altına çekmek istiyor. Salgınlarla veya savaşlarla olacağına dair komplo teorileri var. Ama bunu global doğum oranlarını yenilenme eşiği olan 2.1 değerinin altında tutarak yapacaklar. Çünkü hızlı bir depopülasyon, sonunda düzenin de yıkılmasına yol açabilir. Malthusçu Darwinist zihniyet kendi seçtikleri dışında herkesin soyunun tükenmesini istiyor. Ama meselemiz sadece Öjeni ideolojisi değil! Normalde her canlı soyunu çoğaltmak ister. Aslında farklı hayvanlarda kıtlık durumunda ortaya çıkabilen doğum kontrol mekanizmaları vardır. Ama şu anda insanoğlunun nüfusu açısından doğum kontrolünü gerektirecek bir durum yoktur. Dünyada aslında 8 milyar insanın büyük çoğunluğu geçim sıkıntısı çekmektedir. Ama bunun nedeni kıtlık değil dağılımda yaşanan problemlerdir. Bu problemler hem ülkeler arası, hem de ülkelerin kendi içinde görülür. Ayrıca bunların da dışında çoktan icad edilmiş olmasına karşın mevcut endüstrileri tehdit ettiği için kullanılmasına izin verilmeyen teknolojiler vardır.

Aslında bu anlattığım durum bir kıtlık hikayesinden çok Calhoun’un 25. Evren deneyinde farelerin yavru yapmamasına neden olan mekanizmadır. Calhoun’un 25. Evreninde farelere sınırsız yiyecek ve su veriliyordu. Bunun dışında hasta olan fareler anında tedavi ediliyordu. Oda sayısı ise 3840 ile sınırlıydı; ki bu deneyde belki de tek sınırlı olan şey de buydu. Ama sorunların başlama noktası olan 600 fare var olduğu anda daha bol bol yer vardı. Olan şey ise şuydu: Kabadayı fareler girişleri tutmuştu ve bu nedenden ötürü pek çok fare evsiz kalmaya başlamıştı. Sayı 2200’e kadar yavaşlayarak da olsa artmaya devam etti. Sonunda ise doğum oranı sıfıra indi ve en son fareler de yaşlılıktan ölünce deney bitti. Dünyamız ve teknolojimiz aslında milyarlarca değil trilyonlarca insanı beslemeye yeter. Ama trenin ve telgrafın keşfinden itibaren dünya üzerindeki mesafeler kısalmaya başladı. 300 yıl önce Yalova’dan Bursa’ya gitmek için gereken sürede bugün belki dünyanın öbür ucuna gidebiliyoruz. Ayrıca görüntülü konuşma teknolojisi ile Los Angeles’tan birisi Yalova’daki bir toplantıya katılabiliyor. Birkaç yüzyıl önce bir kaçak, bulunduğu yerden birkaç günlük bir mesafedeki yere kaçtığında bulunması çok zorlaşıyordu. Şimdi ise dünyanın öbür ucunda bile kolaylıkla yakalanabiliyor.

Dediğim gibi meselemiz eşitsizlik de değil mesafelerin çok kısalmış olmasıdır. Calhoun’un 25. Evreni, sınırlı olan tek değişken yüzünden çökmüştü. Endüstri herşeyi üretebilir ama araziyi üretemez. Hong Kong, Singapur, New York tıklım tıkış! Aslında Tayga kuşağı ve Sahra çölü gibi yerler bomboş. Ama oralarda sık nüfus için de, engellenen teknolojiler gerekiyor. Uzayda ise ışık hızıyla olacak iletişim bile zamana ihtiyaç duyar. En basit Plüton’a güneş Işığının ulaşması 5.5 saat sürer; Dünyaya ise sadece 8 dakikadan biraz daha fazla süre gerekir. Bunun dışında, Karbon bazlı canlıların kimyasında en çok bulunan 6 elementten sadece Oksijen dünyamızda bol bulunurken Karbon, Hidrojen, Azot, Fosfor ve Sülfür ise sanıldığından çok daha az bulunur. Bu elementlere muazzam miktarlarda ihtiyacımız var. Dolayısıyla da Altın ve Platin gibi elementlerin aksine nükleer santrallerde yapılabilecek üretim yetersiz kalacaktır.

Günümüzde Yunanistan ve Bulgaristan sınırlarımızdaki gibisinden engeller insanların içeri girmesini önlemek içindir. Tarihte de Çin Seddi ve Hadrian duvarı gibi örnekler vardır. Ama soğuk savaştaki meşhur Berlin duvarı, insanların kaçmasını engellemek için inşa edilmişti. Bunu inşa etmelerinin sebebi işçiliğin de tıpkı diğer şeyler gibi arz-talep dengesine tabi olmasıdır. 14. Yüzyılda bazı şehirlerin %90’ını öldüren veba salgınından hemen sonra depopülasyon nedeniyle işçilik maliyetleri artmış ve bundan dolayı da işverenler oldukça zor durumda kalmıştı. Öyle ki, krallar zorla çalıştırmaya ve işçilerin zam istemesini yasaklamaya kadar çok sert tedbirlere başvurmak zorunda kalmışlardı. Eğer uzay kolonileri açıktan kurulmaya başlanırsa Dünya, uzaya ciddi bir göç verecek ve benzer bir depopülasyon olayı çıkar sahiplerini ciddi şekilde vuracak. Bulgaristan ve Romanya, komünizme yeni geçtikleri zamanlarda yöneticiler ‘Biz vasıflı elemanlara Batı ülkelerindeki maaşları veremeyiz, sınırları kapatmazsak Afrika ülkeleri gibi oluruz’ diyorlardı. Şu anda Global plütokrasi, Komünist ülkelerin göç yasağını ortodoks bilime gerçekleri saklatarak fiilen uyguluyor. Ama aynı zamanda da farklı nedenlerden ötürü doğum oranlarını düşük tutarak dünya nüfusunun yavaş yavaş düşmesine de uğraşıyor. Ayrıca şu da var ki; eğer uzaydan çok ucuza madeni ürünler elde edilmeye başlanırsa dünya piyasaları pek çok nedenden ötürü altüst olacaktır ve bu da global plütokrasi için başka bir problemdir.

Kaderimiz bizim elimizde! Ne istiyorsunuz? Kararınızı iyi verin! Ama kararınızı verirken acele etmeyin!

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.