Bu hafta sizlerle Ragıp Kemal’in 12 Nisan 1934 tarihinde Vakit Gazetesi’nin 8. sayfasında Çınarcık’la ilgili köşesine taşıdığı yazıyı paylaşmak istiyorum.
Aslına bakarsanız ben de o Çınarcık’ı arıyorum.
Bakalım Ragıp Kemal neler yazmış:
“Yedi kişinin el ele verip de kucaklayamadığı 600 yıllık ağaç…
Çınarcık bir nahiye merkezidir. Burası deniz sahilinde bulunan kasabaların en güzelidir. Hatta yaradılış itibarıyla Yalova’dan da üstündür. Burada arazinin bir parça dalgalı olması, her tarafında fazlaca çınar ağaçlarının görülmesi, kasabanın orta yerinden geçen dere yatağının dik ve taşlık bulunması buraya müstesna bir vaziyet vermiştir. Bahusus sahildeki gazino görülecek şeylerdendir. Bu gazinonun geniş bahçesi o kadar güzel düzenlenmiştir ki içine giren bir daha çıkmak istemez. Buradaki yüksek çınar ağaçlarının ruha verdiği ferah kalemle tarif edilemez. Hele içlerinde 600 yaşında olduğu söylenilen çınar ağacı, bahçenin bir kısmını geniş dallarıyla gölgelediğinden insan onun gölgesine sarılıp adeta okşamak istiyor. Fakat onu kucaklamak ne mümkün! Biz onu ancak yedi kişi el ele tutunarak etrafına dizilmek suretiyle kollarımızın arasına alabildik!
Su ve Hava
Çınarcık’ın suyu pek meşhurdur. Kaza dâhilinde bunun kadar güzel suyu olan bir yer yoktur. Havası son derece mükemmeldir. Kasabanın arkasındaki sırtlarda ve denizden iki kilometre uzakta Hasan Baba ismiyle maruf bir mesire mahalli vardır ki halkın içtiği suyun kaynağı da buradadır. Buranın denize doğru olan manzarası ve etrafının da meşelik olması itibarıyla yaz günlerinde herkesin ve büyüklerimizin şerefli ziyaretlerine mazhar olmaktadır.
Çınarcık tenezzüh yeri
Yaz günlerinde Çınarcık’a birçok tenezzühler tertip olunmakta, İstanbul’dan vapurlar buralara insan taşımaktadır. Kış günlerinde de burası yabancıların spor sahası olmaktadır. Geçenlerde arkadaşlarıyla buraya gelen Lehistan sefiri akşama kadar dağlarda avlanmış, üç domuz vurarak dönmüştür. Yalova kaplıcalar müdüriyetinin bu yaz buraya tenezzühler tertip ederek müşterilerine subaşında yemek yedireceğini söylediler.
Geçen sene buraya gelen tenezzüh vapurları iskeleye yanaşamadıklarından ahali sahile kayık ve motorlarla çıkmaya mecbur oluyorlardı. Köy ihtiyar heyeti bu sene iskeleyi dört beş metre daha uzatmaya karar vermişlerdir.
Bu sayede bu seneki tenezzüh vapurları iskeleye yanaşabilecek ve halk da rahatça dışarı çıkabileceklerdir.
Nahiyenin idaresi ve memurlarımız
Buradaki çınarların çokluğundan kinaye olarak nahiye merkezine Çınarcık denilmiştir. Bu nahiye tam teşkilatlıdır. Nahiye müdürü Nuri Bey’in çok senasını işittim. Mumaileyh faal, zeki, iş adamı bir zattır. O, buraya müdür olalıdan beri çok işler yapmış, halkı hükümetimize karşı minnettar edecek icraatta bulunmuştur.
Tahrirat kâtibi Behzat Bey, Nuri Bey’in kıymetli bir arkadaşıdır. Müdür Bey’in bulunmadığı zamanlarda nahiyeyi muvaffakiyetle idare eylediğini sair zamanlarda da vazifesini hakkıyla yaparak Nuri Bey’in yüklerini hafiflettiğini söylediler.
Nüfus memuru Rahmi Bey de aynı derecelerde kudret ve meziyet gösteren bir gençtir. Bu iki gencin terbiye ve nezaketleri ve halk arasındaki dürüst hareketleri nahiye müdürüyle kaza kaymakamının da yüksek teveccühlerini kazanmaya vesile olmuştur.
Ragıp Kemal”
Şimdi insan sormak ister!
Çınarcık’ta bizzat yaptığı caddeden adı silinen Nuri İntepe’ye hakkı iade edilmesin mi?
Altı kişinin sardığı çınar ağacını insanlar özlememiş midir?
Herkesi büyüleyen meşhur Çınaraltı Gazino’su tekrar Çınarcık’ın sembolü olamaz mı?
Ve daha birçok soru…
Ah o eski Çınarcık…
Düşler kasabası…
Neredesin?