
Yalova’da yaşananları en iyi tarif eden şarkı sözü:
Arkası gelmez dertlerimin, bıktım illallah..
BÖYLE GELMİŞ BÖYLE GİDECEK; KORKARIM VALLAH!
- 26 yıl önceki deprem felaketini nasıl unuttuysak, 11 yıl önceki su krizini de aynı şekilde unuttuk..
- Ne deprem sonrası kentsel dönüşümü tamamlayabildik, ne su krizi sonrası su ile ilgili yatırımlarımızı hayata geçirebildik..
- Sıkıntıyı-sorunu yaşadığımız anda sızlanıyor, ancak sonrasında hiçbir şey olmamış gibi yapıyor ve sessizliğe gömülüyoruz; maalesef biz buyuz!
- Haber / Yorum - İbrahim Yurdagül
Tarih: 9 Eylül 2014 Salı.
HABERCİ’nin manşeti: BU AYIP SİZE YETER!
Yalova, tarihinin en çalkantılı dönemlerinden birini yaşıyor..
Basın kuruluşları Türkiye’de ‘tasarruf gerekçesiyle’ suları kesilen ilk vilayet olarak Yalova’yı işaret ediyor..
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “GELECEĞİN SU ŞEHRİ” dediği Yalova..
81 vilayet arasında, merkez ve tüm ilçelerinin denize kıyısı bulunduğu tek il olan Yalova..
Bir gün ansızın ‘SU KESİNTİLERİ’ ile muhatap oluyor..
O gün..
Bundan tam 11 yıl önce o tarihte kaleme aldığımız yazıyı aynen siz değerli okurlarımıza aktarıyoruz ve o tarihten bugüne değişen ne olmuş, YA DA DEĞİŞEN BİR ŞEY OLMUŞ MU; Yalova halkının takdirlerine bırakıyoruz..
…………………….
İşte; ‘BU AYIP SİZE YETER!’ başlıklı o yazı:
..”Masallar; masallar.. Kurtköy deresi bağlanacakmış, Ortaburun göleti bağlanmak üzereymiş, civar iller su verecekmiş.. Medyada ver alan, ‘suyu tükenen ilk il’ anons ve başlıklarıyla tüm Türkiye’ye rezil olduk.
Allah’tan gelene elbette hiçbir kulun söyleyecek sözü olamaz..
Doğanın, değişen iklim koşullarının sebep olduğu olumsuzluklara da hiç kimse bir şey diyemez..
ANCAAK..
Haftalar, aylar; hatta yıllar öncesinden ‘geliyorum’ diye bas bas bağıran ve ‘sadece kuldan kaynaklanan’ nedenleri apaçık ortada olan su sıkıntısına söylenecek çok şey var elbette..
‘Yumurta-kapı’ misali üst üste açıklamalar duyuyoruz..
..’’Kurtköy deresi bağlanacak.’’
..’’Ortaburun göleti bağlanmak üzere.”
..Ve ne acıdır ki, bir de tarihler veriliyor..
Biri birkaç güne; diğeri birkaç haftaya bağlanacak diyor..
Oysa aynı Yalova’da..
Aylar önce ‘su çalıştayları’ yapılmış, durumun vahameti, o bugün sözü edilen önlemlerin aciliyeti aylar öncesinden ortaya konulmuştu..
Bu şehrin atanmışları, seçilmişleri..
Aradan geçen aylar boyunca ne yaptılar?
KOCA BİR HİÇ!
Bir yandan son derece hatalı biçimde, sanki suyumuz bolmuş ve en ufak bir susuzluk tehlikesi yokmuş gibi, su satışlarına devam edildi..
Öte yandan aynı Kurtköy deresi, aynı Ortaburun göleti oldukları yerde bugünkü kapasiteleri ile duruyorken, bağlantılara yönelik alt yapı çalışmaları geciktirildi..
Hepsi bir tarafa..
Tehlike son aşamaya gelene kadar, baraj suyuna aldıkları suyun parasını ödemeyen belediyeler, abonelerinden gelen paraları gelir hanesine yazarlarken, o söz konusu gelirin karşılığında ‘kaçağı-israfı’ önlemeye yönelik en küçük bir yatırım yapmadılar, müdahalede bulunmadılar..
Ve bir şey daha..
En önemli hayati değer olan suyumuz, içme ve kullanma suyumuz, tarlalara, bağ-bahçelere, sanayi kuruluşlarına, hatta yetmedi, İstanbul boğazındaki tankerlere-şileplere kullandırıldı..
Elbette bir çözüm bulunacak, bir biçimde ‘susuzluktan ölmeyeceğiz’..
En azından bugün için!!
Ancak; bu sorumsuzluğun sorumluları bilmeli ki..
Yalova önümüzdeki dönem suya boğulsa bile..
Bugün yaşatılanlar..
Tarafımızdan..
Asla unutturulmayacağı gibi..
Söz konusu ihmallerin, vurdumduymazlıkların, ‘Yalova’nın suyunun birilerine peşkeş çekilmesinin’ hesabı mutlaka sorulacak..
Ellerinde banka cüzdanları maaş zamanı geldiğinde milyonları cebine indiren seçilmişler de..
Oturdukları koltukta hava atan, ahkam kesen atanmışlar da..
Lafa gelince mangalda kül bırakmayan, oturdukları yerden hükümet deviren-hükümet kuran ya da ülkeyi ve Yalova’yı şaha kaldırdıklarını iddia eden siyasiler de..
Aldıkları maaşın hakkını vermesi gerekirken, istifayı hatta kovulmayı göze alamayıp, gerçekleri bağlı bulundukları birimler ve kamuoyu ile zamanında paylaşmayan görevli yetkililer de..
Hiç kimse, Yalova’nın bugün yaşadığı bu büyük sıkıntının mimarı olan hiç kimse, yaptıklarının yanına kar kalmayacağını, aynı kafayla bu şehri bundan sonra yönetemeyeceklerini, sokaklarda böbürlene-böbürlene dolaşıp caka satamayacaklarını çok iyi bilmeli..
Baştarafı 1’de
Bu şehrin yönetenleri sınıfta kalmıştır..
Yol, kaldırım, tretuvar yapmak; park-bahçe düzenlemek..
Birtakım yatırımcıların yatırımlarının takipçisi olmak..
Yalova’ya gelecek rutin devlet yatırımlarının anonsları ile uğraşmak..
Hatta ve hatta..
Kendi partisinde ülke yönetimine talip olacak kadar cesur olmak..
Bunların hiçbiri Yalova’nın bugün yaşadığı sıkıntının önüne geçecek gündem maddeleri değil ve bunların hiçbiri ‘geliyorum’ diye aylar öncesinden bağıran bu sorunun bugünkü halini almasına ‘zamanında’ önlem aramak ve almaktan daha önemli değil; olamaz..
Sonbahar geldi..
Çok ciddi ve beklenmedik bir kuraklık sezonu yaşamaz isek..
Zaten söz konusu sıkıntı çok daha fazla uzamaz..
Ancak bu kritik dönemde..
Yalova’ya ve Yalovalıya yaşatılanları..
TV’lerde, gazete sayfalarında, ‘Türkiye’nin tek susuz şehri Marmara kıyısındaki butik Yalova ili’ şeklindeki yayınlara sebep olanları..
Yalova’yı yönetim zafiyetine düşürenleri..
UNUTMAYACAĞIZ..
Ve daima..
HATIRLATACAĞIZ!!”
…………………
Zaman akıp gidiyor..
Yönetenler değişiyor..
Ancak zihniyet..
İşte o pek değişmiyor..
11 yıl önceki sıkıntıları unuttuk; niye?
Çünkü 11 yıldır aynı sıkıntıyı yaşamadık..
Bugün ise yeniden hatırladık; niye?
Çünkü; su krizi yeniden patlak verdi..
Peki; akıllı insanlar ne yapar?
Akıllı ve sorumluluk sahibi, vizyon sahibi insanlar ne yapar?
Bir olayı bir kez yaşadığında, ikincisini yaşamamak için önlemlerini alırlar, yatırımlarını yaparlar ve sıkıntının tekrarına fırsat vermezler..
……………..
Şimdi bu saatten sonra..
Yok fabrikalara, tersanelere niçin şehrin tek içme su kaynağı olan barajdan su satılıyormuş?
Yok gemilere, şileplere, tankerlere hangi akılla su pompalanıyormuş?
Yok kayıp-kaçakların önüne niçin geçilmemiş?
Yok sözü edilen göletler niçin bağlanmamış, sözü verilen barajlar niçin tamamlanmamış?
Yok Güney Marmara’nın Bolu’dan Trakya’ya kadar uzanan ağında tüm barajlar birbirine entegre olacak ve bölgedeki hiçbir il susuz kalmayacak, bu yöndeki yatırımlar takip edilecek ve tamamlanacak şeklindeki sözler niçin havada kalmış?
Bunların hiçbirinin pek bir önemi yok..
Zira..
-99 deprem felaketini unutup, aradan çeyrek asır geçmesine rağmen hala daha ciddi ve köklü bir kentsel dönüşümü nasıl başaramadıysak, umursamadıysak..
Aynı şekilde..
11 yıl önce yaşadığımız su krizini de unuttuk, umursamadık ve aynısının kopyası sıkıntıları bugün bir kez daha yaşıyoruz..
Çünkü biz dünü çok çabuk unutan ve günü gelip hatırlamak zorunda kaldığımızda da birbirinin yüzüne şaşkın ördekler gibi bakakalan bir toplum olduk-çıktık; bunun başka bir izahı yok..


