yalovahabercihabergazetegündemgüncelson dakikaenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhpak parti
DOLAR
34,4787
EURO
36,4051
ALTIN
2.952,29
BIST
9.305,83
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Yalova
Yağmurlu
22°C
Yalova
22°C
Yağmurlu
Perşembe Parçalı Bulutlu
20°C
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
10°C
Pazar Az Bulutlu
10°C

AİLE BAĞLARI.

18.10.2024 14:55
0
A+
A-

 

Sevgili dostum. Bu milletin hiç bir sorunu yoktur, ahlak sorunundan başka. Halbiki hâlâ yeryüzünun, en ahlaklı, en dürüst, en namuslu, en karekterli en yardım sever, vatanına milletine, devletine, bayrağına sıkı sıkıya bağlı, mert insanlar, bu eşşiz güzellikte olan, bizim vatanımızda  yaşıyor. O zaman bir sorunumuz var demektir. Gün geçmiyorki bir aile faciası yaşanmasın. Haberlerin yarısından fazlası,  ya cinayet, ya kavga yada kaza haberleri. Yol yüzünden katil olanmı dersin, kira yüzünden bir birine girenmi, para hırsından çocukların ölümüne sebep olan hastanemi doktormu, gösteriş yapmak için, düğünde kilolarca altın takanmı, hangi birini sayıyım. Bu sonradan görme, dağdan inme, dininden dönme gurubu, memleketin tamamını temsil etmiyor. Bunların içinde yokluk bölümünü hiç göremedim. Gören varsa söylesin. Birileri sanki bu milletin tamamı bozuldu, imajı vermek için, çaba gösteriyor. Terör sanki başka kılıfa bürünüyor. Bence bu ahlaksızlığın zirvesine çıkmış azınlıklara karşı, tedbir almayan, alamayan, her şeyi devletten bekler hale gelen, bu milletin, neme lazım hastalıģı var gibi. Buda ahlaksızları cesaretlendiriyor.  Eskidende bir çok olaylar oluyordu, ama haberimiz olmuyordu, fakat ahlaki sorunumuz, bu kadar sorun değildi. O zaman dahamı zengindik? Hayır ama aile bağlarımız daha sağlamdı, büyük büyüklüğünü bilir, küçükde küçüklüğünü bilirdi. Mahallede, köyde herkes bir birine bağlı, en ufak bir meselede devleti beklemez, büyük meselelerde bile devletinin yanında olurdu.

Bu olumsuz haberlerin tamamı, aile sorunlarınıda beraberinde getiriyor. Bu gün başkasının başına gelenler,   benim başıma nasil olsa gelmez, ben o yolda değilim demek, doğru yolda kötülerin olmayacağı anlamına gelmiyor. Zira şeytan kötülüğe giden yolu, iyilik taşlarıylada döşermiş. Zehirde çoğu zaman, altın tepside sunulurmuş insana. Mesele şeytanın döşediği taşları farkedebilmek, altın tepsiden  yada altin kaseden yiyip içmemekte. Bu düşünce bu ruh, sadece ve sadece ailede alınır ve aile bağlarıyla kuvvetlendirilir. Bunuda unutmamak, birde kesinlikle hayatımıza  uygulamak gerekir.

Bir hikaye yada masal geldi aklıma, misal gibi. Mütedeyyin, aklı başında, dinine ailecek bağlı, alim bir zat, bir gün bir rüya görür. Rüyasında çok şiidetli, sanki gökyüzü delinmiş, bardaktan boşanırcasına bir yağmur yağar. Yagmur durur, güneş açar, insanlar sokaklara çıkmaya başlar. Bu zat evinin penceresinden geleni geçeni seyre dururken, bir şey dikkatini çeker. Kapılarınin önünde gürül gürül akan sokak çeşmesinden, su içen kim varsa adeta delirir. İçmeyin diye bağırırken, kanter içinde uyanır.  Kendi bağırmasına uyandığını farkeder ama bütün ev halkınıda uyandırmıştır. Yağmurmu yağıyor der hanımına, ne yağmuru bu yaz günü, sen rüya gördün herhalde, daha gecenin yarısı bile degil, yat der hanımı. Yatar fakat rüyanın etkisiyle, gözünü uyku  tutmaz. Çünkü böyle rüya olmaz. Neden böyle bir rüya gördüm, rahmanimi, şeytanimi diye düşünür durur. Fakat bu rürayı üç gün üst üste görür. Rahmani olduğuna kesin kanaat getirir. Bu rüyayı söylemediği kimse kalmaz. Kendinden başka kimse itibar etmez, rüya der güler geçerler. Aradan zaman geçer, bir gece korkunç bir şimşek sesiyle uyanır. Yatağından fırlar birde ne görsün, gördüğü rüyanın aynısı gibi gökyüzü, ne yapacağını bilemez. Evde ne kadar boş kap varsa, içine su doldurur, herkes şaşkındır. Babamız aklınımı yitirdi diye merak eder konuşurlar. Gün doğar sokağa çıkar, insanlarda bir değişiklik varmı diye, delilik görmez ama insanlığında azaldığını görür. Kendi kendine konuşur, evine gelir, hanım yağmur çoktan yağmış, suları ağaçlara, hayvanlara dok, bari onlar bozulmasın der. Ben nasıl görememişim der ve kendini suçlar. Dünya peşine koşmayı bırakır, ev ev ziyaret eder ve insanlara, aile bağlarınızı koruyun, yoksa aile değil insan kalmayacak der.

Aile bağları, pamuk ipliğine bağlı olmamalıdır. Pamuk ipliğiyle bağlamak, düşünmeden kopacağını bile bile, iş olsun, dostlar aile görsün diye yapılan, usulsüz işlerdir. Allah adına deriz amma, pamuk ipliğine bağlarız. Bu yüzden koptu bağımız, zaten yoktu bağımız.

Aile, fırtınalara yelken açan Nuhun gemisi gibidir. Aile kurarken, her şeyin yolunda gitmesini beklemek, huzursuzluğa, mutsuzluğa davetiye çıkarmak anlamına gelir. Mutlu çıkılan yolda, fırtınaların, depremlerin, sellerin olacağınıda hesaba katmak gerekir. Böyle kurulursa aile, her aile ferdi yola hazır demektir. Aksi takdirde,  fırtınaların Yolculuğun nerede ve nasıl biteceği asla belli olmaz. Önemli olan fırtınalarda savrulmamak, depremlerde yıkılmamaktır. Gemiyi yapmak Nuha düşsede,  Ancak inananlar binebilir. Yani her aileye bir nuh, o nuhada inanmak yardım etmak, yanında olmak gerekir. Hz Nuh’u belkide en çok yaralayan, hanımının ve oğlunun Nuha inanmamasıdır. Tıpkı Hz Peygambere amcası ebu lehebin inanmadığı, Taifde akrabalarının taşladığı gibi. Günler sonra gemi karaya ulaşır ve inananlarla hayat kurulur. Yalnız inananlar kurtulur, sadece onlar mutlu olur. İşin sırrı ise, inanmak ve Nuha yardım etmekten geçer. Her fert aile kurmadan, aile kurmanın, devlet kadar önemli olduğunu, bilerek aile kurmalı ve aile bağlarını her daim, korumalı ve kollamalıdır. Fert kalmak tek kalmak, yada gözü açılmadan, aileden ayrılmak, sürüden kuzunun ayrılması gibidir. Kurtlar bu anı bekler. Kurtlar, çakallar, tilkiler azınlıktır amma, sen aile bağlarını kopardığın için, hem güçsüz hemde yalnızsın, aile olmadan, aile olmayı bilirsen, ne yalnız kalırsın, nede yalnız bırakırsın, asla ama asla unutma.

Yazarın Diğer Yazıları
27.02.2022 12:23
09.04.2023 17:39
06.09.2024 15:51
15.12.2023 12:58
26.04.2024 13:13
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.