Sevgili dostum. Müslüman olarak, yeryüzüne, İslam güneşinin yeniden doğmasını istiyorsan, kimseden bekleme. İlahi kanunlar, önce senin bedeninde, ruhunda hayat bulsun. Yanlış yaptıysan, arkasından hemen bir doğru, Allah’ın hoşuna gidecek bir iyilik yap. Doğru yaptıysan yine Allah’ın hoşuna gidecek şekilde, kendini mükafatlandır. Bunu yap ve dostlarına güzellikle tavsiye et. Çünkü İlahi kanunlar, tavsiye niteliğindedir. Merhamet çimlendirir. İman etmeyene emretmez. O emri de insan değil Allah verir. Emre uyanlarla ilahi kanunlar hayat bulur. İnsanın kurtuluşu, insanlığın kurtuluşuna delalet eder. Bu yüzden insana faydalı ne varsa helal (mübah), insana ney zararlı ise haram(kerih) görür. Bu yüzden hem hayat verir, hem de hayat kurtarır. Kardeşiniz zalim de olsa ona yardım edin. Müslümanlara bir emirdir. Sizin varlığınız zulmü durduramıyorsa, İslam suçlu değildir. Zalim kardeşinize, nasıl yardım edeceğinize artık siz karar vereceksiniz. Kafasını, gözünü, hatta kalbini bile kırın demiyor. Elini tutun diyor. Zulüm yaptığı elini, yada belaya bulaşmasın diye elinden tutun diyor. Yanlış fikirdeki kardeşleriniz, önce kendine zulmediyor. Kardeşinizi sarmış olan yanlış fikir belasına, düşman ol, kardeşine değil. Bu emre kim karşı gelebilir ki. Buradan bakarak iman eden, her muvahhide Müslüman, Allah’ın tavsiyelerine, başım gözüm üstüne der, kendine kanun yapar ve her ferde tavsiye eder. Bu tavsiyeleri, çırağın ustasını dinlediği gibi dinleyenler, ancak başarabilir. Ustanı dinlemezsen yanarsın sözü, pek manidardır. Yalnız şunu unutma ki, tavsiye eden, seni yaratan, senin ustan Allah’tır. Senin başarmanı ister. Bu O’nun sana olan merhametindendir. Hatalarına hemen ceza, iyiliğine anında mükafat verip vermemesi, acizliğini değil, bizatihi bizi çok iyi tanıdığı için, inceliğini’ kibarlığını gösterir. Bizler, ben derken O biz der. İyi düşünürsek eğer, her tavsiyesi, ilahi bir kanun, ilahi adalettir. İnsanın beynine kalbine nüfuz eder. İnsanda Allah(cc) korkusu zirve yapar. Buda insanı, faziletli, merhametli, cömert biri haline getirir. İslam’ın böyle insanlar yetiştirdiğine inanan insanlar, İslam’a göre hayat kurar ve kanunla İslam korunur. Korunan İslam, bizim varlığımızın delilidir. İlahi adalete inanmayan, ona göre hayatına ilahi kanunları uygulamayan, bu günün tabiri ile demiyim, yine Nasrettin Hocama danışıyım. Bindiğin dalı kesmektir der. Birey olarak Nebiler, sonra onlara tabi olanlar ve bu gün onların yolunda gidenler, fert olarak ilahi kanunları hayatlarına uygulamış ve savunmuşlardır. Bu gün bunu yapanlar az olabilir, ilahi kanunları bazen yalnız, bazen de üç beş dostuyla yaşarlar. Ama ümitsiz asla değillerdir. Allah nurunu tamamlar der işlerine bakar, insanlara faydalı olmaya çalışırlar. Dünya’ya itibar etmezler. Biz ilahi geçmişimizin mirasını tüketiyoruz. Bitince anlayacak ve arayış içinde olduğumuz gün, ilahi kanunlardan başka çıkar yol olmadığını fark edecek geri döneceğiz. Bu kolay olmayacak, çünkü ilahi kanunlardan hatta kavramlardan çok uzakta olacağız. Ama içimizdeki medeniyet kırıntıları bize yol gösterecek, fakat zaman alacak. Bizim için o zamana, ne zaman ulaşacağımız değil, vazgeçmeden, tereddüt etmeden, vesveseye düşmeden, arkamıza bile bakmadan, yola sabırla devam etmemizdir diye yolumuza devam edeceğiz.
Sabrın doğru yolda ilerlerken, ne olursa olsun, sebat etmek manası taşıdığını da o zaman yaşayacağız. Biz o güne ulaşır mıyız bilmiyorum. O güne o zamana ulaşanlar asla geri dönmeyecekler. Onlar yeniden çok büyük bir medeniyet kuracaklar. Onlar
Yüce Allah’a şöyle bakar ve inanırlar.
İlahi adalete tabi tutulmak için, bizi bizim irademize bırakarak, insanlık imtihanını başlatan, Allah’a hamd olsun. İlahi adalet mutlak tecelli edecektir. Kimsenin yanına kötülüğü kar kalmayacağı gibi, karşılığını kat be kat alamayacağı iyilikte kalmayacak, karşılığını fazlasıyla alacaktır. Alamayacaksa yaratıcı yok demektir. Yaratıcı yoksa yaratılan da olmaması gerekir. Yani yaratılan varsa yaratan da vardır. Yeryüzündeki zulümleri görerek, Allah’ın müdahalesini beklemek, kendi kıyametinizi beklemektir. Siz doğru yolda olmadan, Allah’ın yardımı gelmez. Eğer gelirse Allah(cc) dinini korumuştur, sizden sonra gelecek olan, yada içinizdeki mazlumları korumak için yapabilir. Allah katında insanın değeri çok yüksek olduğu gibi, Dünya bedeninin ise hiç bir kıymeti yoktur. Vakti gelince toprağa bırakır, geldiği yere gider. İnsan ölümsüzdür, ölenler sadece yer değiştirirler. Önemli olan kim adına ve niçin öldüğüdür. Yaratıcı adına insan olup, insanca yaşam mücadelesi vermeniz halinde, yaratıcı sizinle ilgilenmiyorsa, Rab olmaz, O’na ibadetin bir manası da kalmaz?
Allah (cc) ilk insanla irtibatlı olduğu gibi, son insanla da irtibat halinde olacaktır. Yeter ki insan bunun farkında olsun. Bu kadar muhteşem bir varlık olan insanla, yaratıcının ilişkiyi kesmesi, imkansızdır, hatta mümkün değildir. Çünkü İnsan ilk yaratıldığı gibidir. Yaşaması hayat sürmesi için insan, o gün ne düşünüyorsa, bu günde aynı şeyi düşünüyor. Beyninin yüzde on beşine olan kısmından, o gün ne kadar kullanıyorsa, bu günde yine yüzde on beşinden o kadar kullanıyor
Şartlara göre sadece araç ve gereçler değişiyor. Korunmak barınmak, kural koymak gibi. Belki de ayakta kalmak için, beynini bu günkü insandan daha fazla çalıştırmak zorunda kalmışta olabilirler.
İnsan her devirde insan üstü kavramlara inanmış, korkularını, duygularını, isteklerini onunla paylaşmıştır. İnsanı iyi tanıyan yaratıcı, bu yüzden insanla irtibatı hiç kesmemiş, ilk insanı rehber kabul ettiği gibi, son peygamberi de rehber olarak göndermiştir. Bu rehberlere tabi olan Allah’ı kendine dost edinenlere ise, Allah her daim dost kalmıştır. Bu dostlar insanlığın reçetesinin, ilahi kanunlar olduğunu, halen hem yaşamakta, hem anlatmaktadır. Önemli olan ilahi kanunlardır. Adına şeriat da deseniz, İslam’da deseniz, insan da deseniz, beşerin huzuruna, mutluluğuna, zalimin zulmünü durdurmaya, mazlumun hakkını korumaya yönelikse ilahidir. Karşı gelmek olsa olsa ya cehaletten, yada yaradılışa ihanettendir. Her insanın yaşama hakkı vardır. İslam kanunlarla bunu sağlar ve korur.
İnsanın kendi fikri olan kanunlar ise, zaman içerisinde, tekamül gereği değişikliğe uğrar. Fakat ilahi kanunlarda zaman yoktur. Hz ademe verilen neyse, bütün peygamberlere verilen aynıdır, fakat son peygamber de din tamamlanmış, kıyamete kadar tüm insanlığa ışık olacaktır. Tartışılamaz, lâyüseldir. Çünkü insanın yaradılışına münhasır olarak insanla beraber, yeryüzüne gönderilmiştir. İlahi kanunları tartışmak, insanlıktan çıkmak manası taşır. Çünkü Allah(cc) bize tavsiye ediyor, İnsan değil. İlahi kanunlarda zaman, kavramlarda ise asla çağ kavramı yoktur. Fani değil, bakidir.