Dünyada yaşayan herkese ve bizden sonra gelecek olan nesillere de müthiş bir bolluk ve bereket sağlayabiliriz. Ama sağlayamıyoruz. Gerçi sanayi devrimi öncesindeki dünya ile kıyaslandığında çok daha ilerdeyiz ama günümüzdeki standartların çok daha ilerisini de kolaylıkla yapabiliriz. Peki neden olmuyor? Bana sorarsanız bu sorunun cevabını bulabilmek için biraz da ‘Roma imparatorluğu ve Paganizm neden yok oldu’ sorusunun cevaplarıyla uğraşmamız gerekiyor. Ahtapotlar ve Yunuslar da oldukça zeki ama medeniyet kurup dominant tür olan biz olduk. Medeniyet kurup dominant tür olma meselesinde Zekadan ve Konuşabiliyor olmaktan fazlası gerekiyor olabilir. Çok fazla araştırma yapılabilir ama maalesef günümüz dünyasındaki hakim yapılar oldukça bağnaz. Fermi Paradoksunun ve Drake Denkleminin en akla yatan çözümü ‘Medeniyet kendini yok ediyor’ cevabıdır ama tarih boyunca defalarca kez dünyanın yok olacağı söylenmiştir ancak hiçbirisinde de yok olmamıştır. İnsanoğlu biraz ‘Her şey yok olacak’ moduna girmeye eğilimli. Bence tarih döngülerden oluşuyor ama tarihte tek bir döngü değil, aksine birbirine hiç benzemeyen ve iç içe de geçebilen bir sürü döngü vardır. Bence uzaylılar yok ama biz daha önce uzaya gittik. Uzayla ve yaşam ile ilgili daha bilmediğimiz ve bildiğimiz zannına kapıldığımız pek çok sır daha olabilir. Günümüz dünyası, Roma’nın imparatorluk dönemine benziyor ve sonunda Doğu Roma bir Hristiyan medeniyetine dönüşürken Batı Roma ise tıpkı Mayalar ve Zimbabwe Harabeleri gibi tamamen yok olmuştu. Günümüzde global bir medeniyet var ama sonunda hangisi olacak? Günümüz dünyası, tıpkı Roma’nın imparatorluk dönemi gibi Plütokratik bir sistemdir. Günümüz dünyasında Paranın gücü Devletlerin gücünden daha fazladır. Ama ilk sinyaller çoktan başladı: Batı ülkelerinin demografisi giderek üçüncü dünya halklarının lehine değişiyor, yeni doğanlarda zeka testlerindeki skorlar düşerken otizm hızla artıyor, dünyanın pek çok yerinde sıradan insanlar yoksullaştı ve dolayısıyla da öfkeliler, günümüz dünyası giderek 1984 ve Cesur Yeni Dünya gibi distopyaları andırmaya başladı, biz sıradan insanların beyinlerine çip takılacağı söylentileri dolaşıyor ve bu içten içe ciddi bir korku yaratıyor, zaten dünya halkları da giderek global otoritelerden çok fısıltı gazetelerine daha çok inanmaya başladı… Avrupa 16. yüzyıldan beri Şanslı bir şekilde yükselişteydi ama artık bu bitti. Bir sürü şirketin CEOları bile Hintlilerden olmaya başladı artık. Avrupa’da 1315-1317 kıtlığı ve Veba salgınına kadarki dönemde soylular gerçek bir savaş yarasından çok turnuvalardaki kazalarda ölüyorlardı ama bu tarihlerden itibaren hem köylü isyanları başladı, hem de kralların kendi aralarındaki savaşlar çok arttı. Prekaryalaştırma, Global Plütokrasinin oynadığı büyük bir kumardır. 19. yüzyılın ilk yarısında İngiltere’deki insanlar 18. yüzyıldakinden de daha ufak tefekti çünkü o zamanın insanları geçmişe göre bile yoksullaşmıştı. Şimdi de dünyanın pek çok yerindeki insanlar yoksullaşıyor. Bakunin ve Frantz Fanon, Lümpenproleteryanın öneminden bahseder. Kara Panter Partisinin gazetesinin adı ‘Voice of the Lumpen’, yani Lümpen’in sesiydi ve Amerikan devletini oldukça korkutmuşlardı. Eric Hoffer da zenginken yoksul düşen insanların kitle hareketlerine oldukça kolay dahil olabileceğinden bahseder. Uzaya çıkabiliriz! Satürn’de halka manzaralı evimiz olabilir veya isteyen herkesin bir Porsche’si, bir de Rolls Royce’u olabilir! Ama olmuyor! Çünkü günümüz dünya düzenini kuranlar da işletenler de hepsi insan. Tanrı gibi gözükmeye çalışıyorlar ama değiller. Ortalık karışırsa adalarına kaçabilirler ama orada yalnızca hayatta kalabilirler ve lüksleri de geride kalır. Onlar zaten lüks ile ilgilenmezler. Para kazanmak istemelerinin tek nedeni günümüz dünyasında gücün para ile elde ediliyor olmasıdır. Onlar güç istiyor. Roma’da da geleneksel değerler aşınmıştı, daha fazla fetih yapamıyorlardı, vergiler ve harcamalar da aşırı derecelere çıkmıştı! Günümüz ABD’sinde de vergi oranları önceki zamanların kat be kat üstünde! Artık karşılarında durabilecek hiçbir güç yok ve bu da, Soğuk savaştakinin aksine, global plütokrasi içindeki kliklerin birbirleri arasındaki sorunları bir kenara koymak için hiçbir sebep yok demektir. Roma’da da fethedilecek bir yer kalmayınca isyanlar ve karışıklıklar başlamıştı. Paul Lafargue daha 19. yüzyılın sonlarında insanların günde 3-4 saat çalışmasının fazlasıyla yeteceğini söylüyordu ama teknolojinin inanılmaz noktalara geldiği günümüzde hala çok daha fazla saat çalışıyoruz. Bertrand Russell da benzerini diyor. Keynes ise haftada 15 saatin yeteceğini söylüyordu. Çökmekte olan düzenlerde kitleler otoritelerden çok fısıltı gazetesine güvenirler ve günümüz dünyasında pek çok coğrafyada olan şey bu. Bence 3. dünya savaşı çıkmayacak ama pek çok ülkenin kendi içinde çatışmalar çıkacak. Yapay zekadan çok korkuluyor ama bence pandora’nın kutusu çoktan açıldı çünkü şimdi durdurulsa bile bu çalışmalar ABD ve Çin gibi büyük güçler ile teknoloji devlerinin gizli laboratuarlarında gizlice devam edecektir, eğer bütün rekabetler tamamen sona ermezse! Nükleer savaştan da hala korkuluyor ama bence o noktaya gelinmesi düşük bir ihtimal. Gerçi ihtimal düşük de olsa oldukça korkutucu. Bence Nibiru gezegeni çoktan bulundu ama saklıyorlar. Kimbilir bizim neyi bilmemizi istemiyorlar? Dünyadaki ‘Karbon vergisi’ ne için alınıyor? Halbuki Karbondioksit yararlı bir gazdır ve daha çok karbondioksit demek bitkilerin daha hızlı büyümesi demektir ve modern seraları işletenler de bu yüzden bitkilerin olduğu ortamlara ekstra karbondioksit basarlar. Ayrıca küresel ısınma demek okyanuslardaki buharlaşma artacağı için daha bol yağmur ve kutuplara daha yakın yerlerde tarım yapılabilmesi demektir. Aksine soğuma tehlikeli! Ayrıca su molekülleri atmosfer’den dışarıya kaçamaz, yani su hep var. Enerjide de emin olun kıtlık diye bir şey yok. Fosil yakıtların bitmesi durumunda kullanılacak kaynaklar çoktan hazır ama şimdi kullanırlarsa enerji sektörü ciddi zarar görür; zaten akıllı telefonlar ve teknolojiler de sırayla piyasaya sürülmez mi? Steve Jobs’ın hazırladığı son model de ölümünden uzun süre sonra piyasaya sürüldü çünkü her bir dizayndan ayrı ayrı kazanç sağlamak istenir. Emin olun teknolojimiz Andromeda galaksisini bile fethetmeye yeter de artar bile. Sürekli panik yayıyorlar. Bilgi kirliliğinden şikayet eden dünya düzeni bunun alasını bizzat kendisi yapıyor. Her türlü yayın organı günümüzde bir beyin yıkama aygıtına dönüşmüş durumda. Yapay et ve böcek yedirmekten bahsediyorlar. Özellikle sığırlara müthiş bir düşmanlık var. Düşünün ve sorgulayın! Sizi yanıltmadıklarından ve kandırmadıklarından nasıl emin olabilirsiniz? Afrika’nın halkları artık yeni ilaçlar için denek olmak istemiyor! Aslında batılıların ve üçüncü dünyalıların düşmanları ortak ama bu ortak düşman halkları sürekli birbirine karşı kışkırtıyor ve sonuçta da birbirleriyle birleşemez hale geliyorlar. Neden medeniyetler çatışması? Çünkü aksi takdirde dünyanın bütün halkları düzen aleyhinde birleşir! Amerikan hapishanelerinde; Beyaz, Zenci, Latin gibi ayrımlar vardır. Bu kampların geçici süreyle dahi olsa yapacağı bir ittifak ise ABD’nin hapishane sisteminin çöküşü anlamına gelecektir; ve hatta belki dalga dalga domino gibi bir büyük devrim… Bir halkın başına kötü şeyler geliyorsa bunun sorumluluğu aydınlara aittir. Halkı aydınlatması ve halkın gözünü açması gerekenler aydınlardır. ABD anayasasının ikinci maddesi silah kullanma ve taşıma hakkıdır. ABD’nin kurucu babaları bu hakkı gücün kötü ellere geçmesi durumuna karşı bir sigorta olarak getirmiştir. Ama günümüzde ABD’de bir sürü silah kontrolü var. Yani silah sahibini korur ama kendisini koruyamadı. Çünkü onları koruması gereken aydınlar görevini yapmadı! Ne yapabiliriz? Ne yapmalıyız? Farklı görüşleri, farklı kaynakları okumak oldukça iyi bir şeydir. Wikipedia çok geniş bir kaynak ama çok daha dar olmasına rağmen Conservapedia’yı daha çok beğeniyorum. Mançu hanedanı zamanında yapılan Gujin Tushu Jicheng ve Siku Quanshu da oluşturulurken ciddi sansüre uğramıştı. Aslında herkes sansürler. Ama yazılar birbiriyle karşılaştırılırsa bir çok şey çok daha netleşir çünkü birinin söylemediğini diğeri söyler, birinin yanlışını diğeri ortaya çıkarır… Şu anda plütokrasinin kurumlarının sözcüleri gerçekten doğru bir şey bile dese kitleler inanacak durumda değil. Buna karşın komplo teorisyenleri gerçekten saçmalasa dahi kitleler inanmaya hazır! Thylacine konusunda gerçeği söylemiyorlar; Süperağır elementler, sigara, enerjinin korunumu kanunu ve daha pek çok şey de bu durumda. Darwin çoktan Lamarck’a yenildi ama Darwin hala büyük bir bağnazlıkla savunuluyor. Sözde Giordano Bruno’nun mirasını devralanlar bugün onun yakılması ile aynı gerekçelerden ötürü gerçekleri sansürlüyor. Küresel ısınma diyorlar, Amazonlardan ve büyük bariyer resifinden bahsediyorlar ama mesela neden Kriptozooloji ile ilgili kanıtlar ısrarla inkar ediliyor, taşlanıyor, lanetleniyor? Mohenjo Daro ile ilgili bir raporda nükleer kalıntı varken diğerinde yok. Hangisi gerçek hangisi değil? Birisi uydurmuş ama hangisi? Bol bol düşünün! Bol bol okuyun, araştırın, sorgulayın… Size sunulanlarla yetinmeyin. Gerçekler ipuçlarında saklı! Çok fazla şey okuduğunuz takdirde birbirinin açıklarını işaretlediklerini göreceksiniz! Günümüz global medeniyeti bir dönüm noktasına doğru gidiyor. Kim kazanacak? Ne istiyorsunuz? Çocuklarınız çok daha muhteşem şekilde yaşayabilir. Niye olmasın? Uzay filmlerinin gerçek olması ile aramızda ne var? Global plütokrasinin sansürleri ne olacak peki? Bize önerdikleri gelecek çok karanlık. George Orwell, 1984 romanını özellikle kötü sonla bitirmiştir ama iyi sonu biz yazabiliriz! Kendinize inanın! Araştırın, okuyun, düşünün ve sorgulayın! Bu dünyada her şeyin bir sonu vardır!