Ne demişler; testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur…
Artık siz testi kırılmadan mı dersiniz, fay kırılmadan diye mi anlarsınız; bilemem…
Ancak, iş işten geçmeden ve geri dönüşü olmayan bir yola girmeden bir kez daha şehrimizi yöneten insanlara birtakım hatırlatmalarda bulunmakta fayda görüyoruz…
………………….
24 yıl önce Yalova’da yaşadığımız deprem felaketinde canlarımızı yitirmiştik; o gün ateş düştüğü yeri yakmış, Yalova olarak perişanlığın-çaresizliğin ne olduğunu bizzat yaşamıştık…
Bugün Güneydoğu Anadolu’da 10 vilayetimiz büyük acı yaşadı, milyonlarca insanın acısı hepimizin nefesini kesti, boğazımızı düğümledi…
Günlerdir, haftalardır…
Birlikte haykırıyor…
Birlikte ağlıyor…
Birlikte üşüyor…
Birlikte dayanmaya çalışıyoruz…
Ve nihayetinde…
Tüm acılara rağmen hayat bir şekilde akıp gidiyor…
Şehrimizi de çok yakından ilgilendiren yeni deprem tehditleri ile karşı karşıyayız…
Eğer bir an evvel almamız gereken tedbirleri almazsak…
24 yıl boyunca yaptığımız gibi…
Başımızı kuma gömmeye devam edersek…
Sorumsuzluğumuza, vurdumduymazlığımıza bir son vermezsek…
Altından kalkamayacağımız yeni felaketler, yeni acılar yaşayacağımız muhakkak…
……………………
Vekillerimizi Ankara’da, TBMM’de şehrimizi temsil etsinler diye seçtik gönderdik…
Yerel yönetimlerimiz, Yalova’yı yönetsinler diye iş başında…
Sayın Valimiz de bürokrasinin başı olarak, siyaset ile bürokrasi arasında, Yalova ile Ankara arasında koordinasyonu sağlamakla görevli mülki amirimiz…
Hal böyleyken; şehrimizin yönetiminde ve temsilinde en üst makam ve sorumlulukları taşıyan bu insanlara bir kez daha seslenmekte, kamu adına hatırlatmada bulunmakta fayda görüyoruz: KOLLARI SIVAYIN; YAPMANIZ GEREKENLERİ YAPIN!
Depremin ne olduğunu, nasıl büyük yıkımlara yol açtığını, ne gibi travmalarla sonuçlandığını konuşmaya, anlatmaya gerek var mı?
Bu son Güneydoğu Anadolu deprem felaketi…
24 yıl önce yaşayıp, sonrasında unuttuğumuzu…
Belli aralıklarla Van’da, İzmir’de ve diğer yerlerde yaşayıp sonra yine yok saydığımızı…
Artık görmezden gelmeye imkan vermeyecek şekilde yeniden ve güçlü bir şekilde hatırlamış olmalı; öyle değil mi?
O halde…
Yalova olarak…
Yaklaşan büyük İstanbul depremi öncesi; yapmamız gerekenler, almamız gereken önlemler, göstermemiz gereken hassasiyetler belli…
Yapacağımız tek şey…
24 yıldır yapmadıklarımızı yapmak…
Özetle…
- 1999 depremi öncesi inşa edilen yapı stoğunu gözden geçirecek ve gereğini yerine getireceğiz; yıkacak, yerlerine yenilerini yapacağız.
- 1999 sonrası yeni yönetmeliğe göre inşa edilen binaların sil baştan kontrolünü sağlayacağız; eksik ve kusur varsa, gidereceğiz.
- Bu andan itibaren yeni inşa edilecek yapıların; yerini, denetimini, kontrolünü, tepeden tırnağa tüm detaylarıyla eksiksiz biçimde mercek altına alacağız.
Ana başlıklar bunlar; gerisi detay…
Ve aslına bakılırsa insan yaşamının da bu detaylarda gizli olduğunu milletçe çok acı biçimde tecrübe etmiş, deneyimlemiş durumdayız…
Yeni afetler öncesi…
Hiçbir ayrıntıyı hafife alma, görmezden gelme, önemsememe lüksümüz yok…
Yalova olarak 24 yılı nasıl olup da boşa geçirdiğimizi…
Ülke olarak onca bilimsel veriye rağmen nasıl olup da geçmişin felaketlerinden dersler çıkarmadığımızı…
Tüm bunları elbette eleştirebilir, tartışabiliriz…
Yeri ve zamanı geldiğinde sorumlularından siyaseten hesap da sorabiliriz…
Ancak gün…
Tek bir dakika bile kaybetmeden geleceğe hazırlanma günüdür…
Yeni deprem felaketlerinde kayıpları en aza indirme yolunda…
Kararlı ve cesur adımları atma günüdür…
Bilime, teknolojiye, liyakata ve sağduyumuza…
Sıkı sıkıya sarılma günüdür…
Unutmamamız gereken…
Ne başka bir Yalova’mız var…
Ne de…
Başka bir Türkiye’miz…