BIST 100
10.918,51 -1,07%
DOLAR
42,5177 0,12%
EURO
49,5981 0,14%
GRAM ALTIN
5.768,63 0,27%
FAİZ
37,98 0,00%
GÜMÜŞ GRAM
79,45 1,79%
BITCOIN
92.088,00 -0,09%
GBP/TRY
56,7703 0,05%
EUR/USD
1,1659 0,13%
BRENT
63,22 -0,06%
ÇEYREK ALTIN
9.431,71 0,27%

ZORU BAŞARMAK

mustafa-karamercimek-haberci-kose-yazisi

 

Sevgili dostum.

18’ime kadar her daim bir şeyler yazmak istemişimdir. Duygu ve düşüncelerimi paylaşacak birilerini, bazen etrafımda bulamadığım zamanlar ya şiir yazmış ya da bir iki sahife bir şeyler karalamış, sonrada içimi döktüğüm sayfaları, yırtıp atmışımdır. Tâ ki insanın ölümsüzlüğe açılan bir kapısı olduğunu, samimi bir hal ile anlayana kadar. O tarihten itibaren pandemi denilen bugüne kadar da yazdıklarımı ya bir köşede ya da çocuklarımın defterlerinde sakladım. Sanki sakladıklarını çıkart dercesine, birçok insan gibi bende eve hapsoldum. Belki de evlere hapsolduğumuz gün, sakladıklarımızı çıkarttığımız gündü, ne dersiniz?

Çocukluğumdan beri şüphesiz bir kalp ile Allah’a ve ahiret gününe inanmak, peygamber efendimizin yolundan gitmek adına, hiçbir sorunum da yoktu. Fakat içimde yine de büyük bir boşluk vardı.  İbadet, ahlak, huy, çalışkanlık, samimiyet, cömertlik hatta merhamet adına da samimiyetsizliğim olmadı. Fakat puzzle misali içimdeki boşluğun resmini, bir türlü tamamlayamıyordum. Bize kadar gelen, İslam’ın evrensel medeniyetini, bizim yaşayamadığımız bir ortamdan, gelecek nesillere neyi taşıyacağımızı, kendime dert edinmiştim. Puzzle’daki noksanlığın mücadele olduğunu keşfettikten sonra, puzzle’nin son parçasının yerine konulması için ayağa kalktım. Bu iş elbette kolay olmayacaktı, beynimi resetledim ve zoru seçtim. Çünkü itikat duvarını aşmadan ibadetin lezzetini alamayacağımı artık biliyordum. Allah Resul’ünün mücadelesinden, sahabe efendilerimizin mücadelesine, oradan ecdadımıza sonra, günümüz de mücadele eden kim varsa, hayatlarını, fikirlerini, eserlerini araştırmaya ve kendilerini tanımaya karar verdim. Mehmet Akif'in "ne irfandır veren ahlaka yükseklik ne vicdandır, fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır" dediği ahlak yüklü sözünü, Necip Fazıl’ın “kim var orada denildiğinde, sağına soluna bakmadan, ben diyebilen bir gençlik“ dediği içinde cesaret barındıran haykırışını, kendime şiar edindim. Gazali'den tasavvuf başta olmak üzere, mutasavvıfları, liyakati, Seyit Kutup'tan siyaseti, sosyal adaleti, tevhit ve özellikle Fîzîlal' îl Kur'an beşinci cilt, atmış üç sahife dava ve itikat konusu beni derinden etkiledi. Siyahla beyazın kardeş olduğunu, zenginle fakirin birbirine muhtaç olduğunu, kadınla erkeğin Allah katında aynı değeri taşıdığını, ırkların ayırdığını, Müslümanlığın birleştirdiğini, üstünlüğün Allah'a yakın olmak olduğunu, karıncayla file aynı gözle bakılması gerektiğini, bunu da İslam’ı ancak yaşayanların anlayacağını öğrendim. Kendimi her daim kitapların arasında buldum. Bana katkısı ise en çok okuduğum akşam orta okulu ve akşam ticaret lisesinde oldu. On sekizden kırk yaşa kadar, her yaştan gencin bulunduğu bu ortam benim için, kendimi yetiştirmek adına bulunmaz bir nimet, hatta fırsattı. Bin dokuz yüz yetmiş beş yılında başladığım gece okulunda, daha çok ahlak ve maneviyatı işliyor, gençleri Millî Türk Talebe Birliği'ne davet ediyordum. Bu çalışmam bayağı tutmuştu. Okulda namaz kılanlar çoğalmaya, arkadaşlığımız pekişmeye, dostluğumuz samimiyete dönmüştü. Böylece puzzlemi tamamlamıştım. Kendimi itikat duvarını açmış, evrensel İslam’ı dava edinmiş, bir hayatın içinde buldum. Artık Sırat-ı Müstakim yolu nedir iyi biliyor ve mutluydum. Ta ki liseye geçene kadar. Ağzımızın tadını bozmadan, orta okul dönemi hayatıma biraz daha devam edip, lise dönemini haftaya yazmak istiyorum. Orta okul arkadaşlarımla her fırsatta buluşuyor, onlara okuduğum eserlerden, aklımda kalanları anlatıyor, İslam'a hizmet etmiş büyüklerimizi yad ediyordum. Sorular soruyorlar, bilemediklerimi ya kitaplardan karıştırıyor ya da Zeki Hayran gibi, Yusuf hoca gibi İslam’ı yaşadığına şahit olduğum, hocalarımızdan fikir alıyordum. İlk okul öğretmenim Hayreddin Çakırın şu sözünü de asla unutmuyordum. “Kiminle oturursanız ona benzersiniz, alimlerle oturun, ömrünüz boşa geçmesine öğretmenime değer verdiğim gibi, sözleri de benim için altından kıymetli idi. Onlardan aldığım ahlak ve samimiyeti her daim anlattım ve yaşamaya gayret ettim. İnsanları her daim tefekküre, düşünmeye, samimiyete çağırdım, asla da vazgeçmedim ve devam ediyorum.

Kudret ve kuvvetin yegane tek sahibi, Cenabi Hak insana , Dünya ve ahıret  olmak üzere iki hayat sunmuş.  Ruhlar aleminde  ölümsüz olarak  var olan insan , ölümlü Dünya' da  bir müddet , imtihana tabi tutularak, değerini  artırıp, geldiği yere, eskiyen  Dünya  elbisesini  bırakıp, tekrar gayp alemine dönmesine ölüm diyoruz. Demekki ölüm yok olmak değilmiş. Ölüm mekan değiştirmekten başka bir şey değilmiş. İnsan, özellikle insanlık ölümsüzmüş. Bunu en iyi anlayanlar ise, şehitler ve şairlermiş.yada bu ruh üzere yaşayıp, vakti gelende isyan etmeden, ruhunu emin ellere teslim edenlermiş. İnsanın imtihanı  yaradılışında var olan yeteneklerini keşfetmekmiş. Hayra ve şere meyyal olan insan,  iradesiyle yeteneklerinihangisine fazla kullanırsa,  ona göre değer alacağını bilmesiymiş. Ben irademin bana verdiği yetkiye dayanarak ,Rabbimin razı olacağı hayrı seçtim. Ara sıra dalgalansamda şeri hiç düşünmedim, şer bana geldiyse sabrettim, isyan etmedim, Rabbimde sabrımın her daim karşılığını verdi, şeri hayıra çevirdi. Benim hayattaki tek derdim olan, bir adam kurtarma gayretim bana öyle bir eser bırakki, çorbada seninde tuzun olsun dedi. Bunun en güzel yolu yazmaktı bende öyle yaptım.  Meğer insanların bir kısmı, ölse bile, ölümsüzlüğü başarabilirmiş. Allah için mücadele ederken, şehit olanlarla, insanların ruhunu diri tutan şairler, ölümsüzlüğe ulaşmış, hayır sahipleri de öyle. Allah (cc) şehitler ölmez diyerek yaşadıklarını, Yunus ise, ölen hayvan imiş, aşıklar ölmez diyerek, ruhu diri tutan şairleri ölümsüzleştirmiş. Gençlerle, çocuklarla arkadaş olmaya karar verdiğimde, ölümü öldürmeye karar verdim. Biliyorum işim zordu, ama ben tekeden süt çıkarmaya da inanmıştım. İman varsa imkanda vardır şiarıyla, bütün zorluklara göğüs gerecek, mum gibi eriyecek ama birilerine dokunacaktım. Çünkü gençler bana bu umudu vermişti, yani ben onlara dokunmadan, onlar bana dokunmuştu. Zoru başarmak adına, ölümsüzlüğün, mektebine kayıt yaptırdım. Mektebi bitirebilirmiyim bilmiyorum ama bu yolda olmak bile bana, insanlığımı sunuyor. En azından biraz korku biraz ümit arası bir hayatın içinde, ruhumu hissederek ruhumu sahibine teslim etmiş olurum.

Arkamı dönüp insanlığın tarihine baktığımda, etkilendiğim, ölümsüzleşen,

öyle insanlar verki, bedenen bu Dünya'dan göçseler bile, ruhen yüz yıllardır, yaşamış, hâla bizimle.yaşıyorlar, bundann sonrada yaşamaya devam edecekler. İyilik yapanlar iyilikleriyle, kötülük yapanlar kötülükleriyle anılmış, hatta iyiliğin ve kötülüğün öncüsü olmuşlar.

Gençlere, ve çocuklara, liyakatten, adaletten, cesaretten, bahsederken, hayal kurun ama hayalleriniz öyle büyük olsunki, çok insan cesaret bile edemesin. Fakat siz hayalleriniz  gerçekleşene kadar, peşinden gidin ve asla pes etmeyin. Arayanlar bulur, aramayanlar, bulanlara muhtaç olur bunları asla unutmayın.

Ben  gerçekten çok çalıştım, çok paralar kazandım eğer İslamı seçmeseydım, zenginler kulubünde itibar görürdüm. Dokuzkere kazandıysam on kere kaybettim. Her kaybettiğimde bir köle azat etmiş gibi sevindim. Bırakın on, yüz kere bile kaybetsem yine bu hayatımı tercih ederdim. Asla keşke demedim keşkelerim yok benim. Ben islamın evrenselliğine aşık oldum, zordu elbette hayatım ama ben her daim mutluydum. Ne gelirse başa, sabret yaşa şiarıyla bir hayat kurdum. Zora talip oldum ve zoru başardım.

Haftaya akşam okuduğum yetmiş sekizli lise yıllarım. Hoşça kalın dostça kalın.

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.
Yeni bir yorum göndermek için 60 saniye beklemelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?