yalovahabercihabergazetegündemgüncelson dakikaenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhpak parti
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Yalova
Hafif Yağmurlu
10°C
Yalova
10°C
Hafif Yağmurlu
Pazar Hafif Yağmurlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C
Salı Az Bulutlu
12°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
14°C

YOL GÖSTERİCİLERE KULAK VERMEK

23.11.2021 11:40
0
A+
A-

İnsanın yaşam süresi çok kısa. Bu kısa süre içinde neler yapması, nasıl yaşaması gerektiğini, neredeyse tamamen ailesinden ve yakın çevresinden edindiği bilgilerle bulmaya çalışıyor. Bunlara yol gösterici türden 5-10 kitap ekleyen de oluyor ama bence o kitapları da kendi istediği şekilde, daha doğrusu ailesi ve yakın çevresinden edindiği kısıtlı bakış açısıyla anlıyor, yani gerçek manalarıyla değil de anlamak istediği şekilde anlıyor…

Yani hemen hemen hepimiz bu dünyadan neredeyse hiç bir şey anlamadan göçüp gidiyoruz. Oysa pek çok yol gösterici gelmiş geçmiş bu dünyadan. Belki onlar da filin tamamını görememiş ve anlayamamışlar ancak bizlerle karşılaştırılınca onlar dünyayı yalayıp yutmuş insanlar…

Yani içinde doğup büyüdüğümüz ailemiz ve de yakın çevremize nazaran çok çok çok daha fazla yararlanabileceğimiz insanlar bu sözünü ettiklerim. İnsanlığın önemli öğretmenlerinin yazının icadından bu yana yaşamış olanlarını biliyoruz, ondan önce de muhakkak pek çokları vardı ama onları ne yazık ki bilmiyoruz. Bildiklerimizin (çok önemli sayılabilecek olanların) sayısı bile yüzlerce hatta binlerce. Her birinin de bir çok yazılı eseri var. Yani karşımızda bir yol gösterici okyanus uzanıyor. Bu okyanusun tümünde kulaç atmak tabii ki mümkün değil. Ama en azından kıyılarında dolaşmak, bu dünyada yapabileceğimiz en iyi iştir düşüncesindeyim. Bu dünyaya bir kere geliyoruz, elimize aldığımız herhangi bir işi, o işin doğasının gerektirdiği şekilde nasıl doğru dürüst yapmaya çalışıyorsak, o işi yaparken nasıl ki sadece ailemizden ve yakın çevremizden edindiğimiz bilgileri yeterli görmüyorsak, yaşamak gibi en temel uğraşımızda da, olması gerekene yakın çizgiler izleyebilmek için öğretmenlere ve onların bıraktığı kaynaklara ihtiyacımız var…

Ben de elimden geldiğince, bu binlerce öğretmenin içinden 30-40 kadarının yol göstericiliğine başvurmaya çalışıyorum, yolumu aydınlatabilmek için. Bu 30-40 kişinin içinde Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. İsa, Mevlana, Yunus, İbn Arabi gibi dini anlamda peygamber veya veli olarak isimlendirilen kişiler de var; diğer yanda ise Cibran, Montaigne, Fromm, Platon, Marcus Aurelius, Tolstoy, Schopenhauer, Russell, Buda, Lao, Gandi, Einstein, Tınaz Titiz, More ve Exupery gibi insanlar var. Ancak öğretmenleri tasniflemek yerine tümünü bir bütün olarak görüyorum, hepsi kendi baktığı pencereden görebildikleriyle yolumuza ışık tutmaya çabalıyor, tabii bizim onların fikrini alma isteğimiz varsa eğer…

*****

Bu yazıda öğretmenlerden birkaçının bazı cümlelerine yer vermek istiyorum. İlk olarak Tolstoy‘dan (1828-1910) cümleler almak istiyorum. Nasıl ki Einstein bilim adamı olmasının yanında bir önemli öğretmen (yaşam öğretmeni) vasfını da taşıyorsa, Tolstoy da önemli bir romancı olmanın yanında yine önemli bir yaşam öğretmeni olma vasfı taşıyor. Tolstoy’un kitaplarından birkaç cümle:

–”Piyer tutsaklıkta, aklıyla değil, bütün varlığıyla, bütün yaşamıyla insanın mutluluk için yaratılmış olduğunu, mutluluğunu da kendi içinde taşıdığını, mutluluğun insanın kendi ihtiyaçlarını karşılamaktan ibaret olduğunu, bütün mutsuzluğun da yoksunluktan değil, fazlalıktan ileri geldiğini anlamıştı.”

–”Olayların nedenlerinin tümü, insan kavrayışının ulaşamadığı bir şeydir. Olayların koşullarının karmaşıklığını kavrayamayan insan, gerçek neden sandığı sonsuz sayıdaki olasılıklardan, önüne ilk çıkanı alarak: ‘Neden budur’ der.”

–”Bütün ruhumla iyi olmak istedim; fakat gençtim, tutkularım vardı. Ne zaman iyi olanı arasam yalnızdım, tamamen yalnızdım. Ne zaman kalben hissettiğim ahlaken iyi olma isteğimi dile getirmeye çalışsam aşağılama ve alayla karşılaştım. Ne zaman alçak tutkularıma yenik düşsem takdir, teşvik edildim. İhtiras, güç sevgisi, bencillik, zamparalık, gurur, öfke, intikam, bunların tamamı saygın addediliyordu. Kendimi bu tutkulara kaptırdıkça büyüklerim gibi olmaya, onların da benden memnun olduklarını hissetmeye başladım.”

*****

Bir önemli öğretmenin de Roma İmparatoru Marcus Aurelius (121-180) olduğunu düşünüyorum.  O dönemde Roma İmparatorluğu dünyanın en büyük hatta belki tek süper gücü. Aurelius sırtındaki yükün muazzamlığına aldırmadan hep doğrunun ve gerçeğin peşinde koşuyor ve bunları yaşamının ve devlet yönetiminin ayrılmaz bir parçası yapmaya çalışıyor. ‘Felsefe ayrı, yani doğrular ve gerçekler (ve bunları arayış) ayrı; pratik yaşam ve devlet yönetimi ise apayrıdır’ demiyor. O’nun asıl önemi de buradan geliyor bence. Aurelius, ‘Kendime Düşünceler’ isimli kitabında şunları söylüyor:

–”Duyduğumuz her şey bir görüştür, bir gerçek değildir. Gördüğümüz her şey bir bakış açısıdır, hakikat değildir.”

–”Öfkenin sonuçları nedenlerinden çok daha üzücüdür.”

–”İnsanlar sizi sadece aynı yerden canı yandıklarında anlar.”

–”İnsanın başına kaldıramayacağı hiçbir şey gelmez.”

–”Eğer birisi yanlış yapıyorsa, ona nazikçe yol göster ve nerede yanlış yaptığını anlat. Eğer bu da onu düzeltmiyorsa kabahati kendinde ara, hatta daha iyisi hiç kimsede arama.”

–”Kişi yalnızca yaptığından ötürü değil, yapmadığından ötürü de haksızlık eder.”

*****

Bu yazıda sözlerine yer vermek istediğim son öğretmen Platon (MÖ 428-MÖ 348). Platon, felsefe ve bilim tarihindeki pek çok tartışmanın temellerini atmış bir öğretmen. İngiliz matematikçi ve filozof Whitehead, “Avrupa felsefe geleneğiyle ilgili yapılabilecek en güvenilir genel nitelendirme, onun Platon’a ait bir dizi dipnottan oluştuğudur” diyor. Platon gibi muazzam bir okyanustan birkaç cümle seçmek zor tabii. İşte o’ndan bazı cümleler:

–”Sorgulanmayan bir yaşam gerçekte yaşanmamıştır.”

–”Eğer bana yanlışımı gösterirsen, senin bana yaptığın gibi kızmam; tersine, seni bana iyilik edenlerin en başına koyarım.”

–”Filozoflar devletlerde kral olmadıkça ya da bugün kral ve yönetici dediklerimiz gerçek ve ciddi anlamıyla filozof olmadıkça, siyasal güçle filozofluk aynı kişide birleşmedikçe, ne ülkelerin, ne de insan soyunun dertleri bitip tükenmeyecektir.”

*****

Yazımda sadece Tolstoy, Aurelius ve Platon’dan birkaç cümleye yer verdim. Önemli öğretmenlerin sayısı hiç de az değil ve her birinin yazdıkları başlı başına birer okyanus. Böyle devasa okyanuslar dizisi bizi korkutmasın, hepsini hatmetmemiz tabii ki mümkün değil. Ama onlardan bir tas su olsun almamız da zor değil. Onlardan bir tas veya iki, üç daha fazla tas su almaya çalışalım derim. Değer verdiğimiz ne kadar iş varsa hepsinin yanında böyle bir uğraş, o çok değer verdiğimiz diğer uğraşlarımızdan daha değersiz değil bence. Hatta iddialı bir şekilde şunu söyleyebilirim ki, bence en değerli uğraşınız aslında budur, bu olacaktır…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.